Görevini ihmal edenleri veya her ne sebeple olursa olsun, vazifeyi suiistimal nedeniyle gerek yerel yönetim idarecileri gerekse kamu kurum yöneticilerini köşemde misafir ettim ve etmeye devam edeceğim.
Onların da burada misafir olmaktan mutlu olmalarını da bekleyemeyiz tabi ki.
Fakat Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde iki bürokrat var ki, ben yıllardır tanımama rağmen, görevlerinin zorluğu ve konumları nedeniyle birçok bürokratın stres içinde yaşaması gerekirken, bir gün olsun neşelerinden ve gülümseyerek hizmet aşkıyla mücadelelerinden etkilenmediklerini görünce, köşemde misafir olanların bu iki bürokratı örnek almasını gönülden isterim.
HAKAN CÖMERRTLER;
Namık Kemal üniversitesi özel kalemi olarak, koca üniversitenin sorumluluğunu taşımayı becerebilen başarılı bir yöneticidir. Genelde bu makamda olan insanlar, soğuk ve karşıdaki kişiye karşı mesafeli bir yapıda olurlar. Oysa Hakan Cömertler’in makamına gittiğinizde, güler yüz, tatlı dille karşılanıyorsunuz, kendi akrabasıymış gibi size elinden gelen desteği, ilgi ve alakayı gösteriyor. Sıra dışı bir bürokrat profili çizerek, bulunduğu makamı devlet adına en iyi şekilde temsil ediyor. Ön yargısız, art niyetsiz, samimi bir şekilde herkese aynı derecede görevinin gerektirdiklerini elinden gelen en iyi şekilde yerine getiriyor.
ERDOĞAN GÜLTEKİN;
Tekirdağ Namık Kemal üniversitesi araştırma hastanesi başhekimi Erdoğan Gültekin ise başlı başına pozitif enerji yüklü bir idareci. Görevi gereği hastane başhekimi olmasına istinaden, onun pozitif enerjisini görenler, hastalığını unutup, kendilerini huzurlu bir ortam içinde bulmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Sürekli gülen yüzü, hastalara ve hasta yakınlarına gösterdikleri samimi yakınlık, insanların sağlığına kavuşması için gösterdiği şahsi gayreti takdir etmemek mümkün değil.
Hani başhekimler vardır ya, makamına oturur, iki evrak imzalar, iki görüşme yapar, maaşını alır keyfine bakar ya, bu başhekim öyle değil. Nasıl derler, sıra dışı biridir.
Giden eski Vali Enver Salihoğlu olsun, Muratlı Ak Parti ilçe başkanı Ali Kaplan olsun, rahatsızlıkları esnasında onlarla nasıl ilgilendiğini, sempatik ve güler yüzüyle hasta yakınlarına nasıl moral verdiğini şahsen gözlemlemiş bulunmaktayım. Kısaca ifade etmek gerekirse,NKÜ araştırma hastanesine giden bir hastanın, poliklinikten önce başhekime uğraması sonucu,tedavi görmüş gibi huzurlu çıktığını görebilirsiniz.
Hani Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin bir lafı var; Altından ağacın olsa, zümrütten yaprak, akıbet gözünü doyurur bir avuç toprak.
Makamını kişisel hırs ve egoyla yönetmek yerine, bu iki yöneticiyi örnek alsalar, eminim tüm bürokratlar, ülkeyi bir başarı ve refah ortamına sürüklerler.
Ama ne yazık ki bu yazdıklarımız temenniden öteye geçmez. Bu iki bürokratı kutlar, ülkemizin şu karanlıkları yenme mücadelesindeki geçişlerinde, Hakan’ların, Erdoğan’ların artmasını ve gelecekte daha huzurlu ve mutlu bir Türkiye temennisini dilerim.
Böyle bürokratları tanıdığım için mutluyum. En azından skandallarıyla içimizi karartanlara karşı, yüzümüze tebessüm yansıttıkları için mutluyum.
ONLAR,HALKIN TANIMADIĞI GİZLİ KAHRAMANLARDIR VE BUNLARDAN TEKİRDAĞIMIZDA BAYAĞI MEVCUTTUR.
Güzel günler yaşamak dileğiyle.