Bu işin partisi olmaz.
Bu işin tarafı olmaz.
Bu vatana yapılmış bir yanlıştır.
Düşünün sevgili okuyucular; Birkaç Vatan Haini çıkıyor, benim ülkemin malını, canını, namusunu koruyan polisime saldırı düzenliyor.
Bununla da yetinmiyor, masum insanlara saldırıyor. Bu da kesmiyor, halkın seçtiği bir parti binasına saldırıyor.
Amaç, gözü dönmüş bu insanlar kana susamış, cana kastetmiş.
Bu vatan hainlerinden biri, Yunanistan’da eğitim görüyor. Babası herkese kayıp ilanı verdiğini söylerken, aslında Yunanistan’a eğitim kampına ziyarete gidiyor. Üstelik bu baba, geleceğimizi emanet ettiğimiz bir öğretmen.
Emniyet müdürlüğü bunu istihbarat ile tespit ediyor. Peşine düşüyor, bir mesire alanında kıstırıp etkisiz hale getiriyor.
Ele geçirilen silahı, terör örgütü PKK üst düzey yöneticilerine verilen özel yapım kısa namlulu Rus yapımı bir silah.
Bu teröristin cenazesi baba evine getiriliyor ve eğitimci üyelerden oluşan kurumsal bir derneğin yine eğitimci başkanı, terörist cenazesine taziyeye gidiyor.
İlçede ve sosyal medyada büyük tepki çeken başkana, büyükşehir belediye başkanı adeta destek verir gibi ziyarete geliyor ve bu da sosyal medyada küfüre varan eleştirilere neden oluyor. Ne hikmettir ki, büyükşehir belediye başkanının ziyaretinin ardından bu belediyenin bir çalışanının da bulunduğu kişiler, bu teröristi bir sol örgüt sempatizanı gibi göstermek için gösteri yapıyor.
Bu teröristin evine giden Türkiye’de önemli yeri olan kurumsal derneğin başkanının eşi, dernek vasıtasıyla önce siyasete sonra da belediyede üst düzeye geliyor. Bu bayan, parti içinde etnik kimlik ve mezhep düşmanlığını yaptığı gibi, bulunduğu üst düzeyde ülkenin zirvesindekine sosyal medyada hakaret ediyor. Ne hikmettir ki, partilileri de alkış tutuyor. (Alkış tutup destekleyen ilçe başkanı, daha sonra bu kişiyle araları bozuluyor ve onun koltuğuna oturuyor) Fakat bu bayan, birileri laptopunu karıştırdıklarını iddia edip yaptığını inkâr ediyor. Devletin zirvesindeki affedince, hakaretten yırtıyor. Fakat bu bayan, bu kez kendisini o göreve getiren başkanın ardından koltuğuna göz dikince, görevden alınıyor.
Fakat gözünü koltuk hırsı bürümüş bu kişi, bu kez yasal aday olup başkana rakip olmaya çalışıyor ama bir kez daha hezimete uğruyor.
Ne hikmettir ki, yine vazgeçmiyor ve siyaset liderliğine soyunuyor. Yine siyasette “bu kadar da olmaz” dedirten durum oluyor ve bu kez, insanları memleket ve mezhep olarak öteleyen bayanın etrafında, ötelenen mezhep başkanları yer alıyor. Hatta bazıları sosyal medyada bu bayanı profil resmi dahi yapıp, saygınlığına gölge düşürüyor.
Ama ilahi adalet, zamanında kendisine destek verenler, önce koltuğunu sonra taraftarlarını alıyorlar.
Bu bayana destek verenler, kurumsal bir derneği siyasi basamak gören dernek başkanı eşi ve bazı eğitimciler olup, bu derneğin üst kademesine değerli Avukat ve Muhasebeci gençlerin gelmesini bir türlü istemiyorlar.
Bu olanları partilerinin genel merkezi ve vekilleri de biliyor ama susuyor ve bir şey yapmıyorlar.
Devletimin polisine halkıma, silah sıkanları destekleyenlerin olduğu, etnik ve mezhepsel ayrımcılık yapanları destekleyenlerin olduğu bir siyaset midemi bulandırıyor.
Yazık ey halkım; bu ülkeyi bize emanet eden Yüce Önder Atatürk’ün emanetine sahip çıkamayanlara ne söylenebilir ki?
Biz bu hale ne zaman geldik?
Ne demişler; “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” Nitekim dönüyor da…
Boşuna dememişler, her seçim bir kaderdir diye, bu onlara büyük bir darbe oldu.
Hem de kendi içlerinden olanlardan….
Herkes er geç hak ettiğini yaşıyor ve yaşayacak.
Size bir şey olmasın sevgili okuyucular.
HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN.
HAK EDENE………