-Siz Kaymakamlık insan hakları mahkemesinde, Anadolulara laf söyleyeceksiniz, (gerçi Muratlı Anadolular derneği başkanı cevabını vermiş)
-Siz partinizin kadın kolları seçiminde, şahsınızı ilgilendirmediği halde, sırf Anadolulu diye karşı aday çıkarıp, ev ev üyeleri gezip, bu kez bizden olsun, Anadolulu olmasın mantalitesiyle başkanı değiştirteceksiniz.
-Aylarca yazmamıza rağmen, bir inşaatın çukurunun kapatılması için bir girişimde bulunmayacaksınız, bir diğer inşaata, işgaliye parasını belediyeye ödediği halde, makam aracıyla bizzat gidip işlem yapmak isteyeceksiniz, bu mu adalet ve eşitlik anlayışı?
-Yapılan haberlerden rahatsız olup, basın mensubunun eşini, İL BAŞKANLIĞINA ŞİKÂYET EDİP “eşi yazılarıyla partiye zarar veriyor, görevden alın” diyeceksiniz,
-Öbür taraftan, ünlü gazeteciler tutuklanınca, hukukun olmadığını her daim vurgulayacaksınız? Bu mu adalet, eşitlik anlayışı?
Şahsınız zor durumda kalırsa, ben yapmadım, başkası yapmış, adalete güveniyorum diyeceksiniz. Buna inanmamızı mı bekliyorsunuz?
-Bir başkası, bir dernek ilçe şube başkanıyla yapılan röportaja, üzerine hiç vazife olmamasına rağmen müdahale edecek, bu başkanı arayıp, başka gazetede tekzibini isteyecek, yasadışı olmasına rağmen, bu dernek başkanının sesini kaydedip dinletecek, bu mu adalet anlayışı?
-Aynı şahıs, basına yazdığı yazılar nedeniyle gecenin birinde gazeteciden hesap sormaya kalkacak, “yazma ben o bölüme adam aldıracağım” deme cüretini gösterecek, sonra adalete güvenecek.
-Daha çok şey var ama kısa tutmak istiyorum;
Bir insanın ailesi mahremidir. Her türlü ortamda ailesinin hedef alınmasına karşıyım. Bu gün sosyal medyada ailesiyle bir fotoğraf benzetmesiyle şikâyette bulunanlar, basın mensubunun ailesini hedef alırken, mesnetsiz parti içi şikâyette bulunurken, bugün yaşananlar karşısında pişmanlık duyuyor mu merak ediyorum.
Bu ülkede adalet var. Eğer adalet olmasaydı, telefon dinlemeleri yasadışı olarak kabul edilmez, yapılan haksız organizasyon ve kumpaslar, rahatlıkla gün yüzüne çıkardı.
Fakat unutulmasın ki, bunun da yolu var.
-Bir şahıs, hem telefonla arayıp, milletvekilini eleştirdiğim yazı için baskı gördüğünü yazmamamı söylüyor, sonra da kimden öğrendiyse, aklınca tekzip istiyor. Daha tekzip’in prosedürünü bilmiyor. Çok bekledim mahkeme kararıyla tekzip istemesini. Çünkü o zaman, o dönem telefon kayıtlarını istemek yasal hakkım olurdu.
Siz basın mensubuna, “yazma” diyeceksiniz, ailesini hedef alacaksınız, ünlü iki gazeteci tutuklanınca, “basın susturulamaz, adaletsizlik” diyeceksiniz. Şu anda basına parti içinde yasak koyan siz değil misiniz? Hani adalet?
HER KİM OLURSA OLSUN, PARTİ VEYA ŞAHIS GÖZETMEKSİZİN, KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRIYA KARŞIYIM.
Umarım başta sosyal medya olmak üzere, hiçbir ortamda insanların ailesi ve kişilik haklarına bir müdahale olmaz.
Gün gelip yanlışlarınızı anlayıp özür dileyip pişman olacaksınız ama bir bardak kırılınca yeniden yapılmaz.
ADALETLİ BİR DÜNYA İÇİN BARIŞ VE KARDEŞLİK DİLEĞİYLE.