Bana şunları söylemişti; Murat, Sevgili kardeşim, o gece benim aklımdan hiç çıkmayacak. Eğer o gece bu vatan hainleri kötü emellerine ulaşsaydı, ilk önce beni alırlardı. Belki de öldürürlerdi. Tehlike geçmiş değil. Ben parti gözetmeksizin herkesi meydana çağırıyorum ama karşı kahvede oturuyorlar yanımıza gelmiyorlar.
BU VATAN SADECE AK PARTİ`NİN DEĞİL, HEPİMİZİN. BU VATANA HEP BİRLİKTE SAHİP ÇIKMALIYIZ.
" Birkaç gündür üşütmüşüm. Gece geç saatlere kadar bu vatan için nöbet tutuyoruz. Bazen göğsüm sıkışıyor. Ama bu hainlere meydanı bırakmam” Demişti.
Ülkücü kökenliydi. Türk-İslam senteziyle yetişmişti.
VATAN, BAYRAK, MİLLET, ONUN VAZGEÇİLMEZ ÜLKÜSÜYDÜ.
Fenalaştığı o gün de, çok sevdiği yeğeni Tekirdağ Devlet Hastanesi Başhekimi Atakan Eren, Muratlı Devlet Hastanesi Başhekimi Tuncay Arı ile Hastane Müdürü Kenan Öztürk, Muratlı devlet hastanesi çalışanları demokrasi mitingine destek için gelmişlerdi.
“Murat, yeğenim Atakan ve diğer sağlıkçılarla bir fotoğrafımızı çek, hatıra kalsın. Bu akşam içim rahat. Bana bir şey olursa, bütün sağlıkçılar burada” Demişti.
Sanki o gün içine doğmuştu. Bütün bir öğleden sonra ve nöbet esnasında veda eder gibi konuşmuştu. Bir dönem eski Kaymakam Mahmut Hersanlıoğlu’nun tayini döneminde sıkıntı yaşansa da, kimsenin küs kalamayacağı, herkesin sevdiği biriydi.
Görevine bağlı bir insandı. İlçe başkanlığını sadece bir siyasi vazife değil, adeta öğretmenliğindeki gibi zaruri bir görev bilinciyle yapardı.
Ülkücülük döneminde de Ak Parti döneminde de her zaman bir dava adamı oldu. Vatanı, bayrağı onun her şeyiydi ve vatanını, bayrağını korurken Hakka intikal etti.
O BİR DEMOKRASİ ŞEHİDİDİR. VATANINI KORURKEN HAYATINI KAYBETMİŞTİR.
ŞEHİT, SADECE CEPHEDE SAVAŞIRKEN VURULARAK HAYATINI KAYBETMEYLE OLMAZ.
ŞEHİT, VATAN, BAYRAK, MİLLET UĞRUNA MÜCADELE EDERKEN CANINI VERENLERDİR.
RUHUN ŞAD OLSUN MURATLI’NIN DEMOKRASİ ŞEHİDİ.
MEKÂNIN CENNET OLSUN.