Bir başka deyişle, bu dönemlerdeki Türk dış politikasının Waltzcu, yani sistemik-yapısalcı bir açıklayıcı analiz modeline oldukça uygun düştüğü söylenebilir. Öte yandan, 1965 öncesi dönemdeki (özellikle de 1950`li yıllardaki) Türk dış politikası yapımında, ülkenin ulusal çıkarları ile blok çıkarlarının hemen hemen tamamen benzer, hatta özdeş olduğu yönünde bir kanı belirleyici olmuştur. Soğuk Savaş dönemindeki bu anlayış ancak "Johnson Mektubu" olayının ardından, 1965-1980 döneminde [nispeten] farklı bir biçimde değerlendirilmeye başlanmış, böylece "çok yönlü dış politika", "çok boyutlu dış politika" söylemi [belki bir süre için olsa da] yaygınlık kazanmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)