Yirmi yıl sonra onları bir araya getiren ölümcül hastalık…
Ölümden önce yaşanan aşk…
Onların aşkına şahitlik eden, kızın çileli annesi; yıllar önce depremde ailesini kaybeden, bir zamanların ateisti yaşlı adam; kocasını seven ve fakat onun aşkına da saygı gösteren kadın…
Yanı başımızdan gelip geçiveren, farkında olmadığımız hayat…
Ve hayata anlam katan acı…
Ölüm ve kader gibi hayatın kaçınılmazgerçeği ve parçası olan acı…
Bu romandaki olayların, yaşantıların, mekânların bir kısmı gerçek, bir kısmı hayalîdir. Keza kişiler de öyle…
Kim bilir, bu kişilerden biri de sizsiniz. Sahi, sizin de sevip ama sevdiğinizi söyleyemediğiniz “ulaşılmaz” bir sevgiliniz oldu mu hiç?
(Tanıtım Bülteninden)