Mutluyum Asrın.”
Birbirlerini buldukları gece değişmeye başlayan hayatları, Asrın’ın Esila’ya sorduğu soruyla yol ayrımına sürüklenmişti.
Sahip oldukları o derin aşkın ışığında geçen günler, bilinmezliğe doğru evrildiğinde ise hayat son kozunu oynamak için hazırlanmıştı.
Kurtulmak istediklerinde bile yakalarını bırakmayan anıları peşlerinden gelip ardı ardına felaketler yaşanmasına sebep olunca, kaçınılmaz son gerçekleşti; yaşanması hiç de sürpriz olmayan acılar sonrasında ödenen bedellere rağmen ruhlarında sönmeyen aşkın ateşiyle bir karar vermek zorunda kaldılar.
Ya onları rahatsız eden hayaletlere mahkûm olacaklar ya da sahip oldukları en değerli duyguların izinden giderek, kendi dünyalarında, kendi elleriyle ektikleri papatyalarla yaşayacaklardı.
“Bu şarkı senin sevgilim, dans et.”
(Tanıtım Bülteninden)