“Biz çocuklarımızın ölümleri üzerine konuşmayacağız. Biz biliyoruz ki onlar toplama kamplarında şiddete maruz kaldılar. Dehşet verici işkencelere maruz kaldılar. Onları öldürdüler, uçaklardan denize atıldıklarını da biliyoruz. Bu nedenle, hiçbir zaman kişisel öykülerimiz ile ilgili konuşmadık. Çünkü hepsi benzer şeylere maruz kaldılar. Hepimiz direnmeliyiz! Çocuklarımızın adları için mutlaka mücadele etmeliyiz! Bizim mücadelemiz hâlâ bitmedi. Hiçbir zaman korkmadık, hiçbir zaman! Biliyor musunuz niye? Biz çocuğumuzu dokuz ay karnımızda büyüttük. İşte bu bizim gücümüz, biz onları istiyoruz. Biz ne pardon denilmesini istiyoruz ne de onların unutulmasını.”
Dilini bilmediğimiz insanlar bize bizi anlatırken, eski dünya ile yenidünya birbirine biraz daha yaklaşıyor.
(Tanıtım Bülteninden)