…Sessizce eşyalarımı topladım. Kaleydoskopumu, dürbünümü, büyütecimi, Ülkeler kitabımı, atlasımı çantama koydum. Ayakkabılarımı giydim, dışarı çıktım. Atım Rüzgâr kapının önünde beni bekliyordu. Sırtına atlayıp
yola koyuldum. Halama gidiyordum…”
“Herkes halama ‘tuhaf kadın’ der ama olsun, o benim halam.
Evi tatlı yaz portakalı kokan halam.
Hayalleri gerçeğe, gerçekleri hayale dönüştüren iksirler hazırlayan, içine kavrulmuş serüven ekleyip çörekler yapan, güzel rüyalar görmem için başucuma bir kutu elmakurdu rüyası koyan halam.
Neden mi elmakurdu rüyası?
Çünkü elmakurtları çok güzel rüyalar görürmüş…”
(Tanıtım Bülteninden)