Anadolu’ya gelmeden önce yaşadığımız Türkistan da çok zengin bir Türk efsane kültürümüz oluşmuştu. Türkistan gibi Türk dünyasının güzel ve önemli bir bölümü olan Türkiye de doğal olarak aynı özellikleri taşımaktadır. Adeta her ağacın, her kuşun, her böceğin, her hayvanın, her taşın ve her büyük şahsiyetin bir efsanesi bulunmaktadır.
Günümüzde, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve iletişim araçlarının Türk Kültürümüze maalesef yeterince yer vermemesi sebebiyle efsanelerimiz unutulmaya yüz tutmuştur. Böyle bir hazineden Türk Milletinin yeni nesilleri mutlaka yararlanmalıdır.
Yararlanmanın ötesinde bu gelenek, kopukluk olmadan, mutlaka yeni nesiller tarafından sürdürülmelidir.
Kısacası her Türk vatandaşı halk hikâyelerimizi, destanlarımızı ve efsanelerimizi okumalı ve kendinde sonraki nesillere nakletmelidir.
“Destanı, efsanesi öksüz, sükûtu derin” bir milletiz…Yunan mitolojisinin en ince ayrıntılarına kadar edebiyatımızda ve sanatımızda yer vermeyi “Batıyı taklidi” gıpta ile yerine getirirken, Türk efsanelerindeki yiğitlik sembolü Alplerin, ışıktan yaratılmış iffet timsali k adınların, insani karakter kazanmış atların, efsunlu pusatların, ağaç, su, ışık, toprak ve dağ gibi tabiat varlıklarının Türk dünya görüşü ve söylencedeki fevkalade konumlarını, hepsinden öte Türkçenin asil sadeliği içine gizlenmiş heybetli güzelliğini ve gücünü ne kadar ihmal ediyoruz!
Biz de “Uluğ Türkistan’dan Anadolu’ya Türk Efsaneleri” adlı yeni eserimize Türkistan ve Türkiye coğrafyasında Türk Milleti tarafından ortaya konmuş birçok efsaneyi bir araya getirdik. Türkistan ile Anadolu Türk efsaneleri arasında bir köprü kurup okuyucu ile buluşturduk.
Gayemiz Türk Efsaneleri hakkında okuyucumuza bir fikir vermek ve zengin bir bilgi kaynağı sunmaktır.
Bin bir emekle ve göz nuru dökerek hazırladığımız bolca okunması ve sahip çıkılması dileklerimle...
(Tanıtım Bülteninden)