Bu gerçekler insanlara; tekâmülleri için akıllarını kullanmalarının, çağdaş eğitimle çağdaş ve evrensel düşünmelerinin, vicdanlarını dinleyip nefs (alt-hayvani ego) terbiyesi yaparak tanrısal özlerine ulaşmalarının en yüce kutsal görev olduğuna işaret etmektedir. Rûhumla birlikte olan beklenti ve hizmetimiz ilerideki çağlara dönük; `gelecek nesiller nezdinde kazanılacak bireysel yüksek idrak, bilinç ve ruhsal deneyimler` üzerinedir.
Rûhi hakikate ait ilim dolu bilgi hangi çağ olursa olsun asla kaybolmaz ancak; `cehalet karşısında gizlenir`, yani sırlanır. Felsefe, yani evrensel bilgi ve düşünce ruhsal bilgelerin çağlar boyu devreden mirasıdır. Bilinen veya bilinmeyen tüm âlemlerde geçerli öz, temel öğreti "Kendi evrensel ve tanrısal hakikatini bilmek"tir. `Kişinin pâk tarafı`, yani "rûh"u kişiyi ve onun hayvani nefsini doğru yola sevk etmeye çalışan `Vicdan`ıdır! "O", ölümden sonra yüzü görülecek Rabb`in sesidir!
Bu tanrısal öz, yaşarken dinlendiği ve uyulduğu takdirde kişinin ölümden sonraki rabbani hesapta tanrısal şahidi ve kurtarıcısı durumundadır. `Nefsini çıkar aradan, görünsün yaradan!` Tasavvuf " Ey İnsan! İnsanlığın "Hikmet`e " ihtiyacı var, onu; ` çağında çağdaşlık ve evrensellikle yansıtmak için çok çalış! ` Gerekirse uyuma! Yeme! İçme! Gezme! Anını boşa geçirme!
Cahillerin peşinden gitme, dünyevî hiçbir şey beklemeden, istemeden, arzulamadan sessizce, çok büyük aşkla, yüksek sabırla, hakikat yoluna hizmeti, içindeki özünle her an uzlaşarak ustalıkla yap, kendini bu yolda feda eyle, kalben safiyane olarak hizmete talip ol! "
Malik İlyas Tanrıbağı
(Tanıtım Bülteninden)