Kral babası öldürüldükten sonra kendisini de yok etmek isteyen annesinin elinden kaçmak için en yakın arkadaşlarıyla ergen yaşlarda evlerini terk ederek yıllarca Karadeniz dağlarında kaçak yaşayan Sinop doğumlu efsanevi Pontos Kralı VI. Mithradates Eupator (MÖ 135/134- MÖ 63), bir yandan kuvvet, çeviklik, zor şartlara dayanıklılık, cesaret, azim gibi bedensel ve zihinsel melekeler geliştirirken bir yandan da doğanın hem hayat verici, hem de öldürücü gücünü; hayvanların, bitkilerin ve madenlerin zehir ve panzehirlerini keşfetmiştir. En zor şartlarda yıllarca peşinden gelen çekirdek kadrosuyla beraber yürekli bir genç adam olarak şehre indiğinde iktidara el koyup annesini öldürtmüştür. Soyunu dayandırdığı Pers Kralı Dareios ile Büyük İskenderin azametine ve Romaya rakip Doğulu bir imparatorluk vizyonuna sahip becerikli ve hırslı bir hükümdar olarak Karadeniz çevresine hakim olduktan sonra hükmünü, kurtarıcı olarak görüldüğü Anadoluya ve Yunanistana yaymıştır. MÖ 88 yılında Anadoluda yaşamakta olan seksen bin Romalının katledilmesini sağlamak için yerel güç sahiplerini örgütlemiştir. Ancak bu katliam bile elli yedi yıllık hükümdarlığının kırk yılını Roma karşısında savaşarak geçiren, her yenilgisinden sonra güçlerini toparlayıp tekrar karşılarına dikilme becerisi gösteren Mithradatesin nihai mağlubiyetini önleyememiştir. Maceralı hayatı boyunca bir yandan düşmanlarının üzerinde yaptığı denemelerle zehirler konusundaki bilgisini geliştirirken, düzenli biçimde küçük dozlarda alarak zehire direnç kazanmak olan mitridatlama yöntemini kendi üzerinde mükemmelleştirmiştir. Ömrünün son deminde oğlunun ihaneti sonucu kıstırılınca Romalıların eline geçmemek için içtiği zehirin onu öldürmediği söylenir.
Romaya karşı mücadelesine tarih boyunca saygı duyulan, kendi bulduğu Mitridatium adlı iksirin bileşimi merak edilen; zaferleri, bozgunları, entrikaları ve gözdelerine dair efsanelerle Mozartın operasına, Racinein tragedyasına esin kaynağı olan Romanın bu en amansız düşmanı, antik çağ biyolojik ve kimyasal savaş uzmanı Adrienne Mayorın akıcı ve bilgilendirici biyografisiyle iki bin yıl öncesinin Karadenizinden bize sesleniyor.