“Televizyon sistemin en temel kalesidir. Sistem içinde bulunduğumuz durumu kendi gözlerimizle değil de televizyonun gözüyle algılamamızı istiyordu. Televizyondaki gibi düşünüp, televizyondaki gibi konuşmamızı ve oradaki gibi yaşamamızı istiyordu. Yani sadık ve savurgan bir tüketici olmamızı istiyordu.
Ve televizyon büyük çoğunluğumuzun duyularını ele geçirmeyi başarmıştı. Ben ise o kadar şanslı değildim. Televizyonda herkes mutlu ve her şey yolunda gözüküyordu. Eğer duyularımı ele geçirseydi ben de mutlu olurdum.”
(Tanıtım Bülteninden)