Atatürk hakkında binlerce kitap ve makale yazılmıştır. Bunlardan bir kısmını, özellikle Atatürk’ün çalışma arkadaşlarının hatıralarını okudum. Bu kitapların her birinden, Atatürk’ün hayatının bilmediğim yönlerini ve Atatürk’ün düşüncelerinin dayandığı sağlam temelleri öğrenip, hayalimdeki Atatürk’ü daha somut ve daha belirgin hâle getirmem mümkün oldu. Atatürk’ün hayatının ve düşüncelerinin her bir yönünü yansıtan bu bilgileri, tıpkı bir yapboz parçaları gibi toparlayıp yan yana getirdiğimde, Atatürk’ün mükemmel bir portresinin ortaya çıktığını fark ettim. Bu güzel portreyi, sevdiklerimle ve okurlarımla paylaşmak istediğim için, bu kitabı yazmaya karar verdim. Bu kitabı yazarken en çok dikkat ettiğim şey, objektif olmak ve Atatürk’ü mümkün olduğu kadar, aslına uygun şekliyle sizlere yansıtmak olmuştur. Atatürk’ü yermek veya göklere çıkarmak gibi bir ön yargım katiyen olmamıştır. Gayem; fikirleriyle, fiilleriyle ve yaşam şekliyle, gerçek Atatürk’ü olduğu gibi ortaya koymaktır. Atatürk’le ilgili olarak okuduğum eserlerin her birinin yüzlerce kaynaktan yararlanılarak hazırlandığı düşünülürse, benim yazdığım bu kitabın da dolaylı olarak aynı kaynaklara dayandığı söylenebilir. Yani bu kitap, sadece benim kaynakçada belirttiğim eserlerin değil, onlara da kaynaklık yapan ve burada belirtilmeyen binlerce eserin bir sonucudur. Bu üç kitap, Osmanlı’nın çöküş dönemindeki ıslahat denemelerini içeren bir ön bilgiyle başlamaktadır. Balkan Savaşı’na ve Birinci Dünya Savaşı’na gerektiği kadar değinilmiş ve Atatürk’ün hayatı ile Kurtuluş Savaşı’na, mümkün olduğu kadar geniş yer verilmiştir. İlk cilt “Kongrelere Doğru” ismi altında Osmanlı’nın çöküş dönemindeki ıslahat denemeleri, Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı’na kısaca değinilerek Atatürk’ün doğumundan Millet Meclisi’nin kuruluşuna kadar olan dönemi kongreleri de içine alacak şekilde kapsamaktadır.
İKİNCİ KİTAP
Eserimizin ikinci cildi “Barışa Doğru” ismi altında kongreler sonrasından, Kurtuluş Savaşımızın sonuna kadar olan dönemi kapsamaktadır. Mustafa Kemal Paşa’nın kurtuluş mücadelesine karar vermesi ve 19 Mayıs 1919’da bu mücadeleyi Samsun’a çıkıp fiilen başlatması, o günün şartlarında çoğu kimse için olmayacak bir işe girişmekten başka bir şey değildir. Gerçekten de her şey aleyhimize gelişmiştir. Çağının çok gerisinde kalan Osmanlı İmparatorluğu kötü yönetilmiş, halkı fakir ve perişan hâle getirilmiş iken kendisine ait olmayan bir savaşa sokularak her şeyini kaybetmiştir. Artık Osmanlı İmparatorluğu’nun parası yoktur, silahı yoktur, hiçbir şeyi yoktur. Toprakları işgal edilmiş ve ordusu dağıtılmıştır. Balkan Savaşları’nda ve Birinci Dünya Savaşı’nda, askerlerini büyük oranda yitirmiştir. Kısacası Avrupalıların “Hasta adam” dedikleri bu hasta ölmüştür. Mustafa Kemal, bu ölüyü diriltmek için harekete geçmiştir. Normal şartlar altında imkânsız gözüken bir işe girişmiştir. Osmanlı Padişahı, yenilgiyi kabul etmiş ve İngiltere’nin insafına sığınmıştır. Bu da yetmezmiş gibi tahtını kurtarmak için, halifelik unvanını kullanarak halkı, Mustafa Kemal’in önünü kesmek için harekete geçirmiştir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Mustafa Kemal, yoluna devam etmektedir.
ÜÇÜNÇÜ KİTAP
Eserimizin üçüncü cildi “Cumhuriyet’e Doğru” ismi altında Kurtuluş Savaşımızın sonundan Atatürk’ün ölümüne kadar olan dönemi kapsamaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün mucizesi, yoktan var ettiği bir ordu ile düşmanı yenerek vatanımızı kurtarmakla son bulmamış, daha önemlisi çağdışı kalmış padişahlık sistemini kaldırarak yerine Cumhuriyet sistemini getirmek suretiyle modernleşmeye doğru devam etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetin ilanından sonra gerçekleştirdiği devrimlerden her biri, gelişmemizi sağlayan ve yolumuzu aydınlatan vazgeçilmez ilkelerdir. Demokrasiye ulaşmamız için laik eğitim ve laik hukuk sisteminden ayrılmamamız şarttır. Laiklik, uygarlık yolunu aydınlatan en önemli ilkelerin başında gelmektedir. Atatürk sayesinde laikliği kabul eden ilk ve tek Müslüman ülke Türkiye olmuştur.
(Tanıtım Bülteninden)