Kafenin dışındaki fırtına, genç adamın yüreğindekinden daha şiddetli değildi. Annesinin baskılarından o kadar bunalmıştı ki, ona aklına gelen ilk yalanı söyledi. Bu yalanına servis yapan garson kızı da ortak etmeye çekinmedi.
"Telefonda annem var!" dedi asık bir suratla. Otoriter sesli adamın tavrı garson kızın itiraz etmesini engellemişti.
"O ne sorarsa evet de... Tamam mı? Sadece evet de. Çok nazik ol! Söz veriyorum, bu iyiliğinin karşılığını alacaksın!"
Garson kız bu sert görünümlü adamın annesi ile ne konuşabilirdi ki?
"Acaba oğlumun dediği doğru mu?" diye sormuştu kadın. Peki ama ana oğul arasından konuşmanın içeriği neydi ki? Sonra adamın her soruya evet demesini istediğini hatırladı. Sorun değildi. Evet demek o kadar da zor olamazdı.
"Evet, doğru!.." dedi duru bir sesle. Ama ardından gelen soruya hazırlıklı değildi!
"Ve... yani gerçekten evleneceksiniz, öyle mi?"
Birçok yanlış anlamanın sonunda anlaşmaktan başka çareleri yoktu. Sadece iki ay birbirlerine dayanacaklardı. Ama gerçek aşk için sınırlı anlaşmaların hiçbir önemi yoktu. Evlenmemek için evlenmek kadar komik bir şey olabilir mi?
Kadere müdahale edilemeyeceğini anladığınız, anlaşmaların bozulmasına destek olacağınız bir FMArsal romanı daha...