“Bu kitap tarihe bırakılmış bir belge, bir tanıklıktır. 12 Eylül döneminde Ankara DAL veya İstanbul Gayrettepe`den geçen herkes Süleyman Toklu efsanesini duymuştur. Sebahattin Selim Erhan her çeşit işkencecinin/sorgucunun pes ettiği bu inanılmaz süreci kaleme alırken, olayı bize bir kahramanlık hikayesi olarak sunmuyor. Her şeyden önce bu benzersiz süreci bütün ayrıntıları ile hikayeleştirirken olayın her iki tarafını da anlamaya/anlamlandırmaya/anlatmaya çalışıyor. Ayrıca bu sürece giden yolu, bu direncin kaynakları olarak ele alıyor ve böylece resmi tam olarak anlamamızı sağlıyor. Süleyman`ın kendisini vuran "solcuları" çok iyi tanımasına rağmen polislere ısrarla "beni vuranları tanımıyorum" diye ifade vermesi ve bunun için ilaveten gördüğü işkencelerin anlatıldığı bölüm ise kitabın insanı alt üst eden müstesna satırları arasında.
Yaşandığını bilmesek inanılması zor bir hikaye. Ama gerçek, ama ibretlik, ama mutlaka kayda geçmelik.
Daha önce kendi hikayesini anlattığı ‘’Yine Kazacağız Yine Kaçacağız’’ ve Karadeniz’in Zemheri Çocukları’’ adlı iki kitabını büyük bir ilgiyle okuduğumuz Sebahattin Selim Erhan aynı yetkinlikle arkadaşını anlatıyor.”
-Murat Gültekingil-
’’Bazı insanlarla aynı çağda yaşamak gurur verir; bazılarıyla ise aynı zaman diliminde, aynı ortamlarda olmak, hatta onları tanımak gurur, haysiyet kazandırır. Süleyman Toklu benim için, bizim için böyle bir değer’dir; efsanesi yarınlara ışık tutacaktır…”
-Ahmet Telli-
(Tanıtım Bülteninden)