Türkiye Nükleer Tıp Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Zehra Özcan, ekim ayının ilk haftası kutlanan Nükleer Tıp Haftasının, nükleer tıp farkındalığını artırmak, yeni gelişmeleri sağlık camiası ve toplumla paylaşmak için önemli bir fırsat olduğunu söyledi.
AKILLI MOLEKÜLLER KANSER TANI VE TEDAVİSİNİ KOLAYLAŞTIRDI
Doktorlarsitesi.net’den Dr. Fatih Batı’nın haberine göre, kanserin erken ve etkin tedavisinde akıllı radyoaktif molekülleri kullanan nükleer tıp alanında büyük ilerlemeler kaydedildiğini vurgulayan Dr. Özcan, şöyle konuştu:
“Akıllı moleküllerle hedef tümör hücrelerinin çok küçük boyutlarda yakalanması ve son teknoloji ürünü olan gelişmiş hibrit görüntüleme sistemleri, Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) ve kombine cihazlar ile bunların gösterilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu akıllı moleküllerin tedavi edici izotoplarla işaretlenmesi ve tümör hücresini hedefleyen “teranostik” yaklaşım, nükleer tıp ve kanser tedavisine büyük ivme kazandırmıştır.”
Türkiye Nükleer Tıp Derneğinin kanser hastalarına tanı ve tedavi hizmeti sunmak için onkoloji çalışanları ile birlikte yoğun bir gayret içinde olduğunu söyleyen Dr. Özcan, “Ülkemiz, Nükleer Tıp alanında başta PET, PET/BT ve PET/MR olmak üzere kanser tanı ve değerlendirilmesinde yapılan yatırımlar ile olağanüstü katkılar sağlamıştır. Ülkemizde nükleer tıp alanında teknolojik alt yapı yanında radyoaktif bileşiklerin üretiminde geldiği seviye bazı Avrupa ülkelerinden önde, teknolojik alt yapı anlamında da dünya standartlarındadır” diye konuştu.
“NÜKLEER TIPTA YAŞANAN GELİŞMELER MEMNUNİYET VERİCİ”
TAEK tarafından kısa yarı ömürlü radyoizotop üretiminin ülkemizde yapılması için atılan adımın memnuniyet verici bir gelişme olduğunu dile getiren Dernek Başkanı, nükleer tıptaki diğer gelişmeleri şöyle özetledi:
“Özellikle prostat kanserinde, ileri evre olgularda hastalığın seyrini etkileyebilecek başarılı etkin birçok nükleer tıp tedavi yaklaşımı pratik uygulamaya girmiş bulunmaktadır. Bir başka gelişme de alfa ışınımı yapan Radyum-223 gibi radyoizotopların tedavi edici özellikleri ile klinik kullanıma girmiş olmasıdır. İleri evre, kemik metastazları olan prostat kanserlerinde etkin olarak kullanılmaktadır. Meme kanserinin tanısında sık kullanılan ultrason, mamografi veya MR gibi yöntemlerin şüpheli kaldığı durumlarda, meme dokusuna odaklanan, oldukça küçük boyutlu tümör odaklarının yakalanmasını mümkün kılan PET görüntüleme (PEM; Pozitron Emisyon Mamografi) sistemleri kullanılmaya başlamıştır.”
Etkinliği kanıtlanmış ve tüm dünyada kullanılan yeni radyoizotopların, ülkemizde de kullanılır hale gelmesi için azami gayret içinde olduklarını ifade eden Prof. Özcan, bu gelişmelerin Sağlık Bakanlığı, SGK ve TAEK tarafından desteklenmesinin önemli olduğunu söyledi.