Kurultay'ın gerçekleştiği salona Mustafa Kemal Atatürk ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun posterleri asıldı.
Balonlarla süslenen salonda, davetlilerin oturacakları yerlere Türk bayrakları, CHP flamaları ve Kılıçdaroğlu'nun posterleri konuldu. Çukurambar'daki evinden eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte ayrılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, evinin önünde gazetecilerle tokalaştı.
Kılıçdaroğlu ve eşi, protokol kapısından kurultayın yapılacağı salona giriş yaptı.
Partililer Kılıçdaroğlu'nu salona girişinde ayağa kalkarak alkışladı ve sloganlarla karşıladı. Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu da partililere alkışla karşılık verdi ve salon içinde tur attı.
Kılıçdaroğlu çifti, daha sonra protokol bölümündeki yerlerine oturdu.
Bu sırada partililer "Halkın umudu Kılıçdaroğlu" ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganları attı.
35. Olağan CHP Kurultayı'nda saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, delegelerin Divan Başkanlığı'na, eski İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın'ı önerdiğini ifade etti.
Daha sonra Karayalçın, delegelerin oyuyla Divan Başkanlığı'na seçildi.
Konuşma yapan Murat Karayalçın, kendilerini, CHP'yi yeniden tanımlamalarına gerek bulunmadığını belirterek, "Çünkü bizler, Cumhuriyetçiyiz, Atatürkçüyüz, bizler sosyal demokratız, Sosyalist Enternasyonel'in kararlarına, değerlerine inanan partiyiz. Bu toprakların tarihine, halkımızın, ulusumuzun değerlerine bağlıyız. Kendimizi neden tanımlayalım? Kimliğimiz çok net, tanımımız açık" diye konuştu.
Partiye katılacaklara seslenen Karayalçın, "Biz dışlanmışların, ötekileştirilenlerin partisiyiz. Bize gelecekler, bunları kabul ederek aramıza gelmeliler. Bunları kabul ederek bizimle siyaset yapmalılar. Kendimizi yeniden tanımlamamıza ihtiyaç yok ama örgütümüzü yeniden yapılandırmamıza ihtiyacımız var. Devlet tipi örgütlenmeden, halk tipi örgütlenmeye geçmemiz gerekir" dedi.
Ardından kürsüye gelen Kemal Kılıçdaroğlu, salonda bulunanlara seslendi.
Kılıçdaroğlu, 75 dakika süren konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Bu kurultayın bir bayram havası içinde geçmesini isterdik, bu sahnede oyunların oynanmasını, türkülerin söylenmesini isterdik. İsterdik ki hapishanelerde gazeteciler olmasın, isterdik ki Türkiye'de hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, hiçbir çocuk teröre kurban gitmesin ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı değil, yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği var.
Bizim görevimiz bu ülkeye özgürlüğü getirmektir, bizim görevimiz kardeşliği getirmektir, bizim görevimiz birinci sınıf demokrasiyi getirmektir. Toplumda karamsar hava varsa, o yönetimden kaynaklanıyor. Birlik olursak emin olun Türkiye’yi aydınlığa çıkarırız.
Mısır'daki sağır sultan da duysun, biz CHP'liler olarak bu ülkeye hizmet etmeyi temel görev biliyoruz. Biz CHP'liler olarak terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, hangi amaçla olursa olsun, teröre karşıyız. Terör bir insanlık suçudur. İnsan hayatı kadar değerli olan bir şey yoktur. Terör bir insanlık suçuysa teröre karşı durmak insanlığın ortak görevidir. Hiç kimse unutmasın, terörden beslenen terör örgütleridir, kandan beslenen terör örgütleridir. Terörle mücadele akılla, bilimle, irfanla yapılır.
Terörle mücadele kolay bir mücadele değil ama bugün geldiğimiz nokta iç açıcı nokta değil. 31 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz, önce 'iki baldırı çıplak' dediler, bugün gelinen nokta çok daha vahim bir tabloyu ortaya koyuyor.
Terörle en sağlıklı mücadeleyi Bülent Ecevit yapmıştır. Sıfır terörle iktidarı teslim aldılar. Bugün geldiğimiz noktada 'Biz barışı sağlayacağız' dediler, 'Birlikte olmayı gerçekleştireceğiz' dediler. 'Buyurun yapın' dedik. Onlara nasıl yapacaklarını da anlattık. 'Sizin önerinize ihtiyacımız yok' dediler. Terör örgütüyle masaya oturdular. Türkiye'nin doğu ve güneydoğusundaki fotoğrafların Irak'tan, Suriye'den ne farkı var?