info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4495
Dolar Satış
:
34.5115
Euro Alış
:
36.2759
Euro Satış
:
36.3412
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Başbakan Emniyet Mensuplarıya İftarda

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, milletin polisini çok iyi tanıdığını, tarihi boyunca polisine ve askerine sahip çıktığını belirterek, "Biz mesnetsiz iftiralara kulak asmayız. Biz bu ülkenin öz ve öz evladına utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan küfreden beyni felçli zihniyete değil, milletin hissiyatına bakarız" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Ankara Çevik Kuvvet Şubesi’nde düzenlenen yemeğinde emniyet mensuplarıyla bir araya gelen Başbakan Erdoğan’ın masasında çevik kuvvet ve diğer birimlerden polisler yer aldı. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından verilen iftarda, masalarda bir Osmanlı geleneği olarak ’Kızılcık Şerbeti’ ve ’Demirhindi Şerbeti’ yer aldı. İftar yemeğinde bir konuşma yapan Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, polisin güvenlik-özgürlük kriterini gözeterek görevini yaptığını söyledi.
 
İçişleri Bakanı Muammer Güler de iftar yemeğinde bir konuşma yaptı. Bugün Türk polisinin yasalardan aldığı güç ve yetkiyle hukuka bağlı, insan haklarına saygılı bir şekilde görevini yaptığını söyleyen Güler, Gezi Parkı olaylarındaki tavrından dolayı polisten övgüyle söz etti. Güler, ayrıca Başbakan Erdoğan’dan polisin emeklilik maaşlarına yansıyacak olan iyileştirme konusunda destek istedi. İçişleri Bakanı Muammer Güler, polise "Görevinizi yaparken hiçbir zaman hukuk dışına çıkmayınız, hukuksuzluğa da göz yummayınız" diyerek sözlerini bitirdi.
 
"POLİS NE KADAR BU ÜLKENİN SAHİBİYSE, BİNGÖL’DEKİ AHMET AMCA DA O KADAR BU ÜLKENİN SAHİBİDİR"
 
İftar yemeğinin ardından polislere seslenen Başbakan Erdoğan, "Zor bir coğrafyada yaşıyor olmamız güvenlik noktasında çok ciddi bir birikime sahip olmamızı da beraberinde getirdi" diyerek, polisin bugüne kadar başarılı bir performans sergilediğini söyledi. Erdoğan, "Demokrasinin olmadığı ya da gelişmediği ülkelerde polis sadece devleti korumak gibi gerçekten çok tartışılır bir pozisyonda olmuştur. Demokratik ülkelerde demokrasinin standardının çok ileri olduğu ülkelerde de polis devletin haklarından çok bireyin haklarını, özlük haklarını korumak için vardır. Bunun için görev yapar" diye konuştu.
 
Son yıllarda polisin böle bir değişimi yaşaması için önemli reformlar gerçekleştirdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, Şeyh Edebali’nin ’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünü hatırlattı. Şeyh Edebali’nin burada insana vurgu yaptığına dikkat çeken Erdoğan, "Devleti her taraftan tahkim edersiniz, devleti çok korunaklı hale getirirsiniz. 100 metre, 200 metre aralıklarla çok güvenlikli karakollar inşa edebilirsiniz. Devleti etrafına surlar inşa ederek çok yücelere çıkarısınız. Eğer devletin asıl sahibi olan insanı, bireyi, vatandaşı dışarıda bırakırsanız devleti sahibi olan vatandaşa karşı koruma altına alırsanız o devlet zalimleşir ve yıkılmaya mahkumdur. Tarih bunun nice örnekleriyle dolu. Kendi vatandaşını kendisine tehdit olarak gören devlet zalim devlettir, ceberrut devlettir. Aslında kendi temelini, kendisini düşman gibi gören bir devlettir" şeklinde konuştu.
 
"Bakınız 10 buçuk yıldır, yaptığımız her reformun karşısında bir itiraz cephesiyle karşı karşıya olduk. Yaptığımız her reforma karşı olan, durdurmaya çalışan bloklar oldu" diyen Erdoğan, "Biz bireylere en tabi haklarını, en tabi özgürlüklerini tek tek teslim ederken birileri bu hakları yani özgürlükleri, yani bireyleri savunacakları yerde ceberrut bir devlet hakkını savundular" diye konuştu.
 
Devletin bugün daha güvenilir bir hale geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, dayağın, işkencenin geçmişte devletin vazgeçilmez bir yöntemi olarak görüldüğünü, kendilerinin ise bu uygulamaya son verdiklerini belirtti. Geçmişte karakollara gidildiğinde hep gülmeyen yüzlerle karşılaşıldığını, artık böyle bir karakol, böyle bir emniyet müdürlüğü olmadığını söyleyen Erdoğan, "Artık bu insanlık dışı muameleye sıfır toleransın olduğu bir dönem yaşanıyor. Sonuçta kim kazandı, birey kazandı, vatandaş kazandı. Ama devlet de kaybetmedi, o da kazandı" şeklinde konuştu.
 
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Devlet ile bireyin irtibatının koptuğu, aradaki güvenin kaybolduğu durumda devlet zulümleşir" diyen Erdoğan, "Bu ülkenin polisi, bu devletin ne kadar sahibiyse, Bingöl’ün bir mezrasındaki vatandaş Ahmet amca da bu devletin o kadar da sahibidir. Aralarında hiçbir fark yoktur. Biz 76 milyonun hep birlikte bu ülkenin sahibiyiz. Polis farklı, asker farkı, bekçi farklı, memur farklı değil. 76 milyonun bu ülkenin eşit derecede sahibidir. Birey bu ülkenin sahibi benim ’ben ne dersem o olur’ derse oradan eşitsizlik çıkar, adaletsizlik çıkar, zulüm çıkar. Aynı şekilde ’bu ülkenin sahibi benim, ben ne dersem o olur’ anlayışıyla hareket ederse oradan da kesinlikle zulüm çıkar. Kim ne yapıyorsa anayasa çerçevesinde yapar, yasalar çerçevesinde yapar. Bunun dışına çıkan başkasının özgürlük alanına müdahale eder ve oradan zulüm doğar. İşte bizim anlayışımız böyle bir konseptte devam ediyor."
 
"BU TEŞKİLAT OLUMSUZ ÖRNEKLERLE KİRLENMEYECEK KADAR PIRIL PIRIL BİR TEŞKİLATTIR"
 
Başbakan Erdoğan, "Biz bugün polisimizle gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz. Bugün Batı, Avrupa Birliği başta olmak üzere diğer Batı’cı ülkeler dahil olmak üzere, onların polislerinin vatandaşlarına yaklaşım tarzları bizim artık çok gerilerimizde kalmıştır" diyerek, "Biz de şefkat eli vardır, onlarda ise demir yumruklar vardır. Artık iş bu noktaya gelmiştir" dedi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Ama bunlar kampanyalarını iyi yapıyorlar, sesleri iyi çıkıyor. Ve Türk polisini karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Güvenlik teşkilatlarımızı karalamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar bizler hukuk içinde kalmak suretiyle, hukukun sizlere verdiği yetkiyi azami ölçüde kullanmakla bu ülkede özgürlüklerin de, demokrasinin de koruyucusu olacaksınız. Yoksa eğer birilerinin dediği noktada hareket edecek olursak şu güvenlik teşkilatımız acınacak hale düşer ki biz polis teşkilatımızı da, jandarmamızı da asla acınacak halde görmek istemiyoruz.
 
Bu teşkilat olumsuz örneklerle kirlenmeyecek kadar pırıl pırıl bir teşkilattır. Bu teşkilat eğitimli, birikimli, donanımlı, özellikle de dürüstlük, disiplin, hakkaniyete sahiplik noktasında son derece hassas bir teşkilattır. Az önce de söyledim. Bir kaç kötü örnek üzerinden tüm teşkilatın karalanmasına müsaade etmeyiz. Bunun karşısında da duran ilk biz oluruz."
 
"BİZİ BAZI GAZETELERİN MANŞETLERİ DEĞİL, BU MİLLETİN MANŞETİ İLGİLENDİRİR"
 
Başbakan Erdoğan, polisin toplum müdahalelerde uyguladığı tedbirlerin çok sık eleştiri konusu yapıldığını belirterek, "Sosyal medya yoluyla, çok sayıda yalan ve iftira da buna ilave edilmek suretiyle polisimizin karalanmak istendiğine çok sık şahit oluyoruz. Bu millet polisini çok iyi tanıyor. Çok iyi biliyor, emin olun ki polisine de kendi evladı gibi sahip çıkıyor. Kimin ne dediği değil, milletin ne dediği, milletin ne hissettiği önemli. Biz milletin hissiyatına bakar, gerçek fotoğrafa bakar ona göre tavrımızı alırız" diye konuştu.
 
"Bizi bazı gazetelerin manşeti değil, unutmayın milletin manşeti ilgilendirir" diyen Erdoğan, "Bu millet tarihi boyunca polisine, askerine tüm güvenlik birimlerine sahip çıkmıştır, onları evladı gibi görmüştür. Hata yaptıklarında onları uyarmış, onlara haksızlık yapıldığında da kucaklamıştır" şeklinde konuştu.
 
Erdoğan, "Biz mesnetsiz iftiralara kulak asmayız. Biz bu ülkenin öz ve öz evladına utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan küfreden beyni felçli zihniyete değil, milletin hissiyatına bakarız" diyerek, polisi yıpratmaya çalışanlara sert sözlerle yüklendi. Erdoğan, "Biz polisimize emre itaatsizlik çağrısı yapacak kadar gözü dönmüş, gözünü öfke, nefret, şiddet bürümüş olanların akıldan uzak çağrılarına değil, milletin ne dediğine bakarız. Bu hakaretlere siz asla kulak asmayacaksınız. Siz aklıselimden, sağduyudan, özellikle yasaların size tanıdığı yetkilerden size tanıdığı yetkilerden dışarı çıkmamak suretiyle de onlara gereken dersi vermiş olacaksınız" diye konuştu.
 
Polislere, "Siz edeple, adapla, hukukla hareket edeceksiniz" diye seslenen Erdoğan şunları kaydetti:
 
"Unutmayın; edepsiz olan edepten korkar. Bunu unutmayın. Hukuksuz olan hukuktan korkar. Bunu unutmayın. Annelere, babalara saygısı hürmeti olmayan, anne babalara saygılı insanlardan korkar. Siz önce yasalardan ardından da edepten, hürmetten, haktan taviz vermeyecek, bunların bu taviz tuzaklarını da inşallah boşa çıkaracaksınız. Boşa da çıkarıyorsunuz zaten."
 
"BİZE AKIL VERENLER ÖNCE KENDİLERİNE BAKSINLAR"
 
Başbakan Erdoğan, gezi eylemleri sırasında polisin gerçekten demokratik bir şekilde hareket ettiğine vurgu yaparak, "Kimsenin yaralanan yüzlerce polisimizi gündeme getirdiği yok. Bu söylenmedi. Hiç kimsenin polisimize, jandarmamıza yönelik taşlı saldırıların, molotoflu saldırıların hatta silahlı saldırıların üzerinde durduğu yok. Molotof suç değil mi, suç. Yargıtay’ın vermiş olduğu açık net karar var. Ama buna rağmen kimse bunların üzerinde durmamıştır" diye konuştu.
 
"Bizim polisimiz TOMA’sıyla suyu da kullanır, yeri geldiği zaman biber gazını da kullanır" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Bu onun hukuki bir görevidir, vazifesidir. Bunu niçin yapar, oradaki güvenliği tesis için yapar. Ve orada güvenliği tesis için polisimize silah sıkanları takan tavrı mı takınacaktı. Hiçbir zaman bizim polisimiz bu yola tevessül etmedi. Ama bakın ABD’deki 17 yaşındaki bir genç silahla öldürüldü. Buyurun, kıyası yapsınlar. Bize akıl verenler önce kendilerine baksınlar. Bakın bizim polisimizi kıyasıya eleştirenler sadece şu 2 ay içinde İngiltere’de sokak olaylarına polisin nasıl müdahale ettiklerini görmediler, göstermediler. Bunu gündeme hiç getirmediler. Bizim polisimizi linç etmeye çalışanlar bakıyorsunuz polisin göstericilere nasıl müdahale ettiğini her zaman kararttılar. Hiç tartışmadılar. Ankara’ya, İstanbul’a gelip Türkiye’nin polisini kıyasıya eleştirenler, saatlerce yayın yapanlar kendi ülkelerindeki polisi görmediler, görmezden geldiler. İstanbul’u, Ankara’yı bir şiddet arenasına çevirmek isteyenler kalktılar gittiler ABD’de gösteri yaptılar. Ama orada polisin muamelesini hiç ama hiç gündeme getirmediler.
 
Çok açık söylüyorum, eğer haksızlık varsa, eğer hata varsa bunun karşısında ilk duracak olan biz oluruz. Eğer her şey yasalar dahilinde, her şey evrensel standartlar dahilinde ilerliyorsa kara propaganda ile, iftira ile, yalanla, alçakça kampanyalarla polisimizin yıpratılmasına da sessiz kalamayız."
 
"POLİSİMİZİN BU SALDIRILARA KARŞI BAŞINI DİK TUTMASINI RİCA EDİYORUM"
 
Başbakan Erdoğan, hata yapan polislerle ilgili olarak ise, "Hata varsa, yasa dışı bir hadise varsa kendi elimizle bunu yargıya taşırız. Ama haksız saldırılara müsamaha göstermedik, göstermeyiz ve göstermeyeceğiz" dedi. Emniyet teşkilatının son dönemlerde önemli operasyonlar yaptığını, zehir tacirlerine karşı önemli baskınlar düzenlediğini anlatan Erdoğan, "Tarihinde görülmemiş başarı sağlandı. Terörle mücadelede polisimiz canını ortaya koymak suretiyle çok başarılı operasyonlar yapıldı" diye konuştu.
 
"Polisimizin de bu saldırılarda başını dik tutmasını, moralini hiç ama hiç bozmamasını özellikle rica ediyorum" diyen Erdoğan, "Sizin için önemli olan kimin de dediğinden çok, milletin dediği önemlidir" dedi. Erdoğan ayrıca polisi güçlendirmeye devam edeceklerinin de altını çizdi.
 
POLİSE MÜJDE
 
Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı Muammer Güler’in polisin özlük haklarıyla ilgili talebine de cevap verdi. Erdoğan, "Çalışma bizlere geldikten sonra bunu önümüzdeki yasama yılı içerisinde inşallah bunun da kararını, parlamentodan kararını çıkarmaya da inşallah gayret edeceğiz" diye konuştu.
 
Konuşmasının ardından Başbakan Erdoğan’a plaket takdim edildi.