Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof.Dr. Nagehan Talat Arslan, dünya gündeminde ilk sırada yer alan ve etkisi Türkiye'yi de saran IŞİD terör örgütü ve ülkemizin durumu ile ilgili tespitlerde bulundu. IŞİD'in terör örgütü kimliğinden ziyade, profesyonel bir yapı ve akla sahip olduğuna dikkat çeken Arslan, "Saldırdığı yerler, saldırı şekilleri, kullandıkları silahlar, teknoloji, ekonomik ilişkileri ve ideolojik faaliyetlerine bakıldığında çok profesyonel stratejistlerce idare edildiği görülmektedir. Bu profesyonel aklın çok tecrübeli küresel güçlerden kaynaklandığı unutulmamalıdır. Benzer desteğin aynı şekilde Esed'e de verildiğine yakın zamanda şahit olmuştuk.” dedi. Sınırlarımızdaki yangının sonuçları itibariyle en çok bize zarar veridiğine dikkat çeken Arslan, “Tarihi, dini, kültürel değerlerimiz etnik ve dini bağlarımız bulunan bu insanlara kucak açmak her türlü insani yardımı yapmak geleneksel rolümüzün bir gereği. Türkiye IŞİD ve PKK arasıda bir tercihe zorlanmakta, PKK'nın uzantısı olan terör gruplarını desteklemesi gibi bir realiteyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Maalesef batı konuya 'Benim teröristim iyi senin teröristin kötü' anlayışı içinde bakmaktadır. Yıllardır binlerce sivil vatandaşımızı, askerimizi, polisimizi şehit edip, küresel güçlerin içimizdeki uzantılarına maşalık eden bir örgüt bugün kendince yaptığı sokak eylemleriyle Devletimizi terör örgütüne yardım yapmaya zorlamaya çalışmaktadır.” diye konuştu.
‘ÇÖZÜLEMEYEN MUAMMA IŞİD’
IŞİD'i henüz çözülememiş bir muamme olarak nitelendiren Prof.Dr. Arslan, bu yapının Sünni olarak ortaya çıkıp Sünnileri katlettiğini, Irak Şam sıfatlarını taşıdığı halde Şam ve Bağdat ile değilde bütün güçlerini Aynel Arap'a (Kobani) yönelttiğini, Sünni Kürtlere yönelik operasyon yaptığını ifade etti. Örgütün teknolojiyi çok iyi kullandığını ve bu sayede özellikle de Batı dünyasından kendisine taraftar bulabildiğini ifade eden Arslan, örgütün Türkiye'de de silahlı olmasa da ideolojik olarak çok ciddi destekçilerinin bulunduğunun devlet yetkililerince kamuoyunda dile getirilmekte olduğuna işaret ederek, ekonomik olarak güçlü olan yapının bir devlet gibi değişik ülkelere petrol satıp, enerji hatlarını kontrol edebildiğini ama alan ülkelerin ise ikili oynadığını ileri sürdü.
‘TÜRKİYE BATAKLIĞA ÇEVRİLMEK İSTENİYOR’
Ortadoğu'nun sahip olduğu kaynakları ile batının olduğu kadar, Rusya, İsrail, İran, Çin, Türkiye için de çok önemli bir coğrafya olduğunu vurgulayan Arslan şöyle konuştu: “Bu bölgede ABD ile Avrupa Ülkelerinin çıkarlarının çatıştığı taşeron terör örgütlerini kimlerin desteklediğine bakılarak anlaşılır. Resmi uluslararası toplantılarda birbirlerinin kollarına girip, basın önünde barış mesajları verenlerin coğrafyada kimlere hangi silahları verdikleri, hangi terör gruplarını kime karşı nasıl destekledikleri iyi tahlil edilmelidir. Sonuçlarının en çok Türkiye'yi ilgilendirdiği gelişmelerde dostluk ve düşmanlık kavramlarının her an için değişebildiği unutulmamalıdır. Coğrafya büyük bir bataklığa dönüşmüş ve Türkiye o bataklığa çevrilmek istenmektedir. Demokrasi ve insan hakları teraneleriyle bölgeye saldıran güçlerin ölen insanlarla ilgili olarak yaptıkları açıklamalar istatistiki bilgi niteliğinden öteye gitmemektedir. Suriye konusunda ortaya konulan tavır Türkiye'ye ders olmalıdır. Suriye'nin dostları adıyla ortaya çıkan 44 ülkeden şu an sadece Katar ve Türkiye dışında ülke bulunmamaktadır. 2 milyona yaklaşan mülteci ile ilgili olarak insan hakları ve demokrasi havarisi kesilen ülkeler bir kurşuş bile bir katkı yapmamışlardır.”
‘TARİH TEKERRÜRÜNÜ ENGELLEMEK ELİMİZDE’
Türkiye'nin bu denklemde daha sonraki hamleleri önceden görmesi gerektiği uyarısı yapan Arslan şunları söyledi: “Kimin kimle hangi amaçla savaştığının belli olmadığı, ölenin neden öldüğü, öldürenin neden öldürdüğünü bilmediği küresel bir terör örgütünün tuzağına düşüp bataklığa asla girmemelidir. Türkiye özellikle IŞİD terör örgütünün ülkemiz içindeki ideolojik uzantılarını tespit etmeli, gençlere yönelik yapılanmaları, devlet içindeki uzantılarını, sinir uçlarımızdaki bağlantılarını, medya, iş dünyası, bürokrasi içindeki destekçilerini ortaya çıkarıp geleceğine yönelik tedbirleri almada gecikmemelidir. PKK'nın dönemin idarecileri tarafından bir kaç çapulcudan ibaret görüldüğü dönemler asla ve asla unutulmamalı, IŞİD gibi yapılanmaların ülkemiz için çok daha büyük tehdit unsuruna dönüşebileceği gerçeği ihmal edilmemelidir. Yerine daha vahşi dikdatörlerin gelmesini engelleyemediğimiz zaman yapacağımız hamleler çok anlamlı olmayacaktır. Bahar adıyla İslam aleminde meydana getirdikleri terör ortamında Müslümanı Müslümana öldürtmüşler bir taşla binlerce kuş avlamışlardır. Tarihin tekerrür etmesini engellemek elimizde, yeter ki ders almasını bilelim.” Dedi.