info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.9529
Dolar Satış
:
35.0159
Euro Alış
:
36.6959
Euro Satış
:
36.7620
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Marmara Denizi nde Tsunami Olabilir

Onsekiz Mart Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Perinçek, 8.9 büyüklüğündeki depremin ardından meydana gelen tsunami riskinin, Marmara Denizi nde de bulunduğunu açıkladı.

Japonya'daki 8.9 büyüklüğünde depremin ardından meydana gelen tsunaminin yarattığı yıkıntı Türkiye'de de böyle bir olayın yaşanıp yaşanmayacağı sorusunu akıllara getirdi.

TSUNAMİ HAVAALANINI BÖYLE YUTTU

Bu soruya, tsunami ve fay zonları üzerine araştırmaları bulunan ÇOMÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Perinçek cevap verdi. Bir deprem sonrası tsunami olması için denizin içinde düşey bir hareket olması gerektiğini, bunun da Kuzey Anadolu Fay Hattı içinde kalan Marmara Denizi'nde mevcut olduğu açıkladı.

TÜRKİYE'DE TSUNAMİ RİSKİ VAR

Prof. Dr. Perinçek, Türkiye'de Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu faylarının çok etkin olduğunu, bu nedenle büyük bir deprem beklendiğini ancak Japonya'daki kadar büyük bir tsunami meydana gelmeyeceğini vurguladı. Türkiye'de "deprem sonrası iç denizlerde tsunami olmazö yönünde yaygın bir kanı olduğunu, buna şiddetle karşı çıktıklarını anlatan Prof. Dr. Perinçek, "Çünkü deprem tehlikesi kadar tsunami tehlikesi de var. Yaptığımız araştırmalarda Marmara'da, Ege'de ve Akdeniz'de deprem sonrası tsunami izlerini buluyoruz. Mesela 1506 yılında Osmanlı döneminde Marmara Denizi'nde bir tsunami oluşuyor. O tsunami sonrası dalgaların Haliç'teki köprünün üzerinden aştığını biliyoruz. Yine 6'ncı yüzyılda deprem sonrası meydana gelen tsunami de dalgaların surları aştığını biliyoruz. Ayrıca Yenikapı'da yaptığımız çalışmada tsunami olduğunu gösteren elle tutulur verilerimiz var. 6'ncı yüzyılda 7 tane tsunami var. Daha önceki yüzyıllarda da var, ama 6'ıncı yüzyılda yoğun bir deprem ve tsunami olayı var. Yine yaptığımız bir araştırmada, M.Ö. Saros Körfezi'nde oluşan bir depremin ardından Gökçeada'nın tsunamiye maruz kaldığını belirledikö dedi.

TSUNAMİNİN DEPREMİN ŞİDDETİYLE İLGİSİ YOK

Tsunaminin depremin şiddetiyle ilgisi bulunmadığını aktaran Prof. Dr. Doğan Perinçek, şöyle devam etti:

"Bütün mesele; o deprem denizde düşey bir hareket yapıyor mu? Yani bir taraf düşüp bir taraf yükseldiğinde deniz tabanında, denizin yüksek eğimli olduğu kesimlerinde bir heyelan yaratıyor mu? Marmara Denizi'nde 6'lık bir deprem bile heyelan yaratırsa büyük bir tsunami ile karşı karşıya kalabiliriz. Burada 6 şiddetindeki bir deprem İstanbul'un binalarını yıkmayabilir, ama onun yarattığı bir heyelan sonrasında bütün İstanbul kıyıları etkilenebilir ve belki de çok sayıda insan kaybedebilirsiniz. Marmara Denizi içinden geçen bütün fay zonu boyunca yüksek bir eğim var. Marmara Denizi'nin geçen dik fay sistemi her zaman için heyelan yapabilir. Bir deprem ve arkasından bir heyelan ve heyelanın yarattığı tsunami Marmara Denizi'nin kıyılarını etkileyebilir. Bu etki Kuzey sahillerinde, yani Tekirdağ, Silivri, İstanbul ve İzmit civarlarında daha fazla olacaktır. Ayrıca tsunamide sığ bir deniz dalganın etkisini daha da arttırıyor. Marmara Denizi'nde de Tekirdağ ve İstanbul önlerinde sığ bir deniz var. Örneğin, İstanbul'da adaların olduğu kesimin önünde çok dik bir yar var. O yarda biriken çökeller zaman içinde kendi kendine akabiliyor veya depremle akabiliyor aşağıya doğru. O kayan kütle deniz suyunu aşağıya doğru çekecektir ve denizde biran için çukurluk oluşacak. İşte o çukurluğa yan taraftan sular akıyor ve tsunami dalgası bu şekilde oluşuyor. Deniz kıyısında önce bir çekilme oluşuyor, ardından kara yönünde dalga ilerliyor. Birinci dalga çok güçlü olmuyor. İkinci ve üçüncü dalgalar çok daha tehlikeli.ö

ERKEN UYARI SİSTEMİ GELİŞTİRİLMELİ

Prof. Dr. Perinçek, bu yüzden deprem dışında tsunami için de uyarı sisteminin geliştirilmesi gerektiğine işaret ederken, "Tsunami dalgaları karaya çıkıyor ve denizden kazıyarak getirdiği bir çok malzeme var. Karada da önünde ne bulduysa, araba, gemi ev evleri sürüklüyor. O kadar güçlü bir akıntı ki bu, o büyüklükteki malzemeyi taşıyabiliyor. Dalgaların yarattığı tahribat çok fazla. Tabi Japonya'da teknoloji çok gelişmiş ve binaları çok sağlam yapıyorlar. Depreme karşı tedbir almış durumdalar. Fakat tsunamiye karşı Japonlar da dahil olmak üzere hepimiz aciz durumdayız. Türkiye olarak olası bir deprem sonrasında yapmamız gereken ilk iş, hızlı bir şekilde depremin duyurularak sahillerin boşaltılması olmalıdır. Oysa biz de insanlarımız deprem olduğunda sokağa ve sahile iniyor. İstanbul'daki son depremi biliyoruz. Bütün insanlar daha emniyetli diye sahile indiler. Halbuki deprem sonrası 5-10 dakika içinde tsunami dalgası geldiğinde o sahildeki insanların hepsinin büyük bir tehlike içinde olduğu gerçeği var. Yine Akdeniz'de yaz aylarında binlerce insan sahillerde, plajlarda oluyor. Bir deprem sonrası eğer erken uyarı sisteminiz yoksa deprem sonrası oluşacak tsunaminin yaratacağı dalgaların o insanlara vereceği zarar bir düşünülmeli. Yani biz binalarımızı sağlam yapacağız ve depreme karşı tedbir alacağız. Ama o deprem sonrası Marmara, Ege veya Akdeniz'de meydana gelebilecek tsunaminin zararını azaltmak için yapılması gereken erken uyarı sisteminin geliştirilmesidir. Örneğin plajlara 'deprem olduğunda plajları terk edin' diye yazı bile konması bile önemli. İstanbul'da insanların sahile inmesi değil de, sahilden uzakta bir yeri seçmeleri, ya da sahildeki yüksek yerleri tercih etmeleri önemli. İşte Japonya'da örneğini gördük. İnsanlar çatılara çıkmış. Çünkü binanın yıkılmayacağına güveniyor. Tsunamiden korunmak için de çatıya çıkıyorlar"dedi.

Kaynak : Mynet