1999 Marmara depremiyle adını hafızalarımıza kazıdığımız, küçük bir sarsıntıda gözlerimizin çevrildiği Kandilli Rasathanesi 150 yaşında. Osmanlı döneminde ‘Rasathane-i Amire’ adıyla meteorolojik gözlemler için kurulan Kandilli Rasathanesi’nin gelişimini ve beklenen Marmara depremini Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener’le konuştuk. “Depremi vatandaş değil, bilim insanları konuşmalı” görüşünü savunan, basına çok sık demeç vermeyen Prof. Dr. Özener’e kulak veriyoruz...
‘7’NİN ÜZERİNDE ENERJİ BİRİKMİŞ DURUMDA’
Prof. Dr. Haluk Özener, Kandilli Rasathanesi’nde 30 yıllık maziye sahip. Kurumun dünden bugüne geldiği noktayı en iyi bilen isimlerden biri olan Prof. Dr. Özener, beklenen Marmara depremi için “Göstere göstere geliyor” yorumunda bulunarak, “Depremin nerede olacağı yüzde 99.9 oranında belli. Bu yer de Marmara Denizi’nin içi. Yani sismometrelerin bulunduğu yerler. İzmit Körfezi ucuna kadar geldi. Kuzey Anadolu Fayı’nda 1939, 1942, 1944, 1957, 1967, 1999 Marmara ve 12 Kasım depremlerinin kırdığı yerlere bakacak olursak, bir tek geriye kırılmayan Marmara Denizi kalıyor. Nasıl ve kaç parça kırılacağını bilmiyoruz; birçok senaryo var. Şu an en iyi ihtimal 7.2 büyüklüğünde deprem olacak. 7’nin üzerinde bir enerji birikmiş durumda. Bu fay tek parça kırılırsa deprem daha büyük olabilir. Gittikçe sona yaklaşıyoruz” dedi.
‘DEPREM 20 YIL DAHA GEÇ OLURSA: 7.4’
Prof. Dr. Özener’e göre Marmara depremi ne kadar gecikirse büyüklüğü o kadar artacak: “Bugün 7.2 büyüklüğünde bir deprem olacaksa, 20 sene daha geçtiği zaman 7.4, 40 yıl geçtiği zaman da 7.5 büyüklüğüne çıkacak, yani enerji daha da büyüyecek. Fay Marmara Denizi’nden geçtiği için faya yakın yerler daha fazla etkilenecek. Ancak burada zemin koşulları önemli. Faya yakın da olsanız binanın zemini çok sağlamsa depremi az hissedersiniz. Marmara depreminde olduğu gibi. Avcılar depremin merkez üssüne uzak olmasına rağmen zemin nedeniyle depremi daha fazla hissetti.”
‘ERKEN UYARIMIZ 5-7 SANİYE’
Erken uyarı sistemi teknolojisinin dünya teknolojisiyle aynı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özener, meslektaşlarına bu konuyla ilgili sitem etti: “Erken uyarı sistemi hâlâ Kandilli tarafından işletiliyor ve Marmara Denizi kıyısında kurulu istasyonlar var. Deprem olduğunda depremin yerini biliyoruz. Erken uyarı Marmara için 5 ile 7 saniye arasında. Çünkü fay karaya çok yakın. Erken uyarı konusunda ABD’nin ve Japonya’nın gerisinde değiliz. Basına bu yönde açıklama yapan hocalarımız var. Bu ülkelerde depremin olduğu yer karaya 150 kilometre uzaklıkta. Bu uzaklıktaki depremin erken uyarısı tabii ki 1.5 dakika olur. Marmara’da depremin karaya uzaklığı 15 kilometre.”
‘MARMARA DEPREMİ KANDİLLİ’NİN DE MİLADI’
Prof. Dr. Özener’e göre, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yıkıcı etkisi büyük oldu ama Kandilli Rasathanesi depremi avantaja çevirip teknik imkânlarını hibe programları ve devlet destekleriyle ciddi ölçüde geliştirdi. Prof. Dr. Özener, 1999 sonrasının Kandilli’sindeki değişim zincirini şöyle anlattı: “Bölgesel Deprem Tsunami İzleme Merkezi, Türkiye’nin tamamını çevreleyen bir birim. Türkiye genelinde 225 istasyonumuz var. İstasyonlardan online ve anlık olarak gelen sismik veriler bu merkeze düşüyor. Verilerin bir kısmı uydu, bir kısmı GSM modemlerden geliyor. Türkiye ve çevresinde yaşanan bir depremi süratle çözüp web üzerinden bilgi paylaşımının yapıldığı bir birim. Ege, Akdeniz, Karadeniz ve bağlantılı denizlerin herhangi birinde 5.5’in üzerinde deprem olduğunda ve tsunami tehlikesi yaratacağı zaman Kandilli Rasathanesi tsunami servis sağlayıcısı durumunda. Bir deprem olduğunda çok hızlı çözüyoruz. Depremin büyüklüğü ve faylarına bakıp 7 dakika içerisinde bir mesaj vermemiz gerekiyor. Bu mesajı çevre ülkelere ve AFAD’a iletiyoruz.”
‘2017’DE 34 BİN DEPREM MEYDANA GELDİ’
Prof. Dr. Özener, Kandilli Rasathanesi 1999 Marmara depreminden önce yılda 500 deprem çözerken şimdi bu rakamların binlerle ifade edildiğini vurguladı: “Devlet Planlama Teşkilatı’nın desteğiyle imkânlarımız ilerledi. 1985’lerde yıllık deprem sayısı 500-600’lerle ifade ediliyordu. O dönemlerde sadece 3 büyüklüğündeki depremleri çözebilirken, şimdi Marmara’daki 0.3 büyüklüğündeki depremleri de algılıyoruz. 2017’de 34 bin depremi çözdük. Marmara’daki sismometrelerimizle 0.2 büyüklüğündeki depremleri de çözüyoruz. 2012’den beri Marmara Denizi’nde yerin 1200 metre altında 15 sismometremiz var. Denizin tabanına kurduğumuz bu cihazlarla faydaki milimetrik hareketleri, fayda açılma olup olmadığını, nereye doğru hareket ettiğini görebiliyoruz. Sismometreler tam fayların üzerine kurulu. En küçük mikroaktiviteleri bile görüyoruz.
‘ANADOLU 2.5 SANTİMetre BATIYA HAREKET EDİYOR’
İstatistiki olarak Türkiye ve yakın çevresinde 6.5 yılda bir 7’nin üzerinde bir deprem oluyor. Dünyada tektonik yer kabuğu plakaları var. Afrika, Arabistan, Avrasya ve Anadolu plakası gibi. Türkiye Anadolu plakasının üzerinde. Tarihte Anadolu’da, Tetis Okyanusu diye bir okyanus var. Zamanında Afrika ve Arabistan plakası Anadolu plakasının üzerine bastığı için Tetis Okyanusu dağılmış. Anadolu’da sıra dağlar oluşmuş, Anadolu plakası bu nedenle batıya doğru kaçmış. Bu yüzden Anadolu plakası her yıl 2.5 santimetre batıya ilerliyor. 2.5 santimetrelik hareket nedeniyle biriken enerji doyuma ulaştığında fayı kırarak enerjiyi dışarı çıkarması söz konusu. Bu şekilde jeolojik olarak Avrupa Birliği’ne gireceğiz.
‘MARMARA’DA 3 METRELİK TSUNAMİ RİSKİ VAR’
Tsunami gerçeği Türkiye’de var. Ama hiçbir zaman Sumatra depreminin yol açtığı tsunami gibi olmayacak. Marmara’yı etkileyecek tsunami, olası bir depremden sonra, deniz tabanında olan heyelanlardan olabilir. Çünkü fay hattımız doğrultu atımlı olduğu için denizin altındaki tepeciği düşürünce bir heyelan meydana geliyor. Bu heyelan da tsunami yapıyor. Tahminlerimize göre 3 metreyi bulacak tsunamiler meydana gelebilir. Olası Marmara depreminde beklediğimiz tsunami, depremin yıkıcı etkisi kadar zarar vermez.
‘GÜVENLİ BİNALAR RİSKİ AZALTIR’
2003-2007 arasında TÜBİTAK’la yaptığımız projede 4 yıl Bingöl- Ovacık’ı gözlemledik. Bu bölgede de 7 büyüklüğünde deprem olabilir diye düşünüyoruz. Türkiye’de 500’ün üzerinde aktif fay var, yani her an bir deprem olabilir. Ege Bölgesi’nde sık deprem oluyor ancak bu depremlerin büyüklükleri çok değildir. Çünkü kırılan parçalar küçük parçalar. Kuzey Anadolu Fayı ile Doğu Anadolu Fayı daha ciddi. 1999 depreminin üzerinden 19 sene geçti. Kentsel dönüşümle riskli binaları yıkıp yerine yenilerini yapmamız gerekiyor. Ancak depremin önüne bununla da geçemeyiz, sadece güvenli binalarla etkisini azaltabiliriz.”
‘KANDİLLİ’NİN KISA TARİHİ
- 1868’de daha çok meteoroloji rasatları yapmak için ‘Rasathane-i Amire’ adıyla kuruldu. İlk yerleşkesi Beyoğlu Pera’ydı. 31 Mart Vakası sonrası rasathane tahrip edilince, yeni yerleşke Kandilli’deki İcadiye Tepesi oldu.
- Rasathane deprem bilimiyle 1894 İstanbul depremiyle tanıştı.
- 1885’te 2 adet sismograf alındı. Osmanlı, bu 2 sismografla ABD’den 3 yıl önce, İtalya’dan 5 yıl sonra sismolojiyle ilgilenmeye başlamış oldu.
- Metereoloji Genel Müdürlüğü 1929’da kuruluncaya kadar hava tahmini yapmakla Kandilli Rasathanesi görevlendirildi. Rasathaneye, 1930’larda dürbün binası yapıldı.
- 1983’te Kandilli Rasathanesi, Boğaziçi Üniversitesi’ne bağlandı. Rasathanede bugün jeodezi, jeofizik ve jeoloji olmak üzere 3 ana bilim dalı var. 3 bölümde de lisansüstü eğitimler veriliyor.
- Kandilli Rasathanesi’nin 2 farklı ilde farklı birimleri de var. Ankara’daki Nükleer Denemeleri İzleme Merkezi ile İznik’teki Deprem Zararları Azaltılması Merkezi, rasathaneye bağlı çalışıyor.