info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.2757
Dolar Satış
:
34.3374
Euro Alış
:
37.3528
Euro Satış
:
37.4201
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Serbest Kıyafet Ve Gençlerin Giyim Tercihleri

ERÜ tarafından ergenlik çağındaki öğrenciler arasında yapılan araştırmada, kızların yüzde 51’inin, erkeklerin ise yüzde 60’ının markalı ürünleri tercih ettiği ortaya çıktı.

 

Erciyes Üniversitesi (ERÜ)  tarafından ergenlik çağındaki öğrenciler arasında yapılan araştırmada, kızların yüzde 51’inin, erkeklerin ise yüzde 60’ının markalı ürünleri tercih ettiği ortaya  çıktı.
 
ERÜ Develi Meslek Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlisi  Raziye Pekşen Akça,  ergenlerin giyim tercihleri  üzerinde etkili olan faktörleri belirlemek amacıyla alt ve üst sosyoekonomik  gruplar arasında araştırma yaptıkları söyledi.
 
Araştırmaya her iki gruptan da 160’şar kız ve erkek lise öğrencisinin  katıldığını ifade eden Akça, şunları anlattı: ”Örneklemin daha kesin bir sonuç vermesi adına yaş ve cinsiyetlerin eşit  olmasına dikkat ettik. Bu doğrultuda çeşitli sorular yönelttiğimiz kız  çocuklarının yüzde 51,2’si markalı ürünleri tercih ettiğini belirtti. Aslında biz  toplum olarak kızların daha gösterişe, süse meraklı olduğunu düşünüyoruz ama bu  süreçte ergenlerde de bir değişim olmuş. Çünkü, bu soruya erkek ergenlerin yüzde  60’ı ’marka benim için önemlidir ve markalı ürünleri tercih ederim’ demiş.  Biliyoruz ki tüketim toplumunda giysi önemli ve bu toplumlar ne yazık ki bir  hedef kitle belirliyor. Bunu reklamlarda da net görüyoruz; anne ve babayı  tüketime teşvik edecek gruplar hedef kitledir. Bu kitlelerden bir tanesi de  ergenlerdir. Ergenler gerek rol model aldığı sanatçıyla empati kurmaya çalışması,  gerekse de beğenilme isteğiyle giysiyi yaşamının merkez noktasına oturtuyor.  Kendi tarzlarını ve kendi imajlarını oluşturmaya başlıyorlar ama bu süreçte bir  takım külfetler de getiriyor. Bunların olabilmesi için ekonomik olgular gerekli.  Bu evrede kızlar daha şanslı. Çünkü, bir ürünü farklı şekilde kombine  edebiliyorlar.”
         
”Asla kıyafetimi başkasıyla paylaşmam”
Akça, üst sosyoekonomik gruptaki çocukların büyük çoğunluğunun lüks  alışveriş merkezlerini tercih ettiğini dile getirerek, ”Alt sosyo-ekonomik  gruptaki çocuk da ’Her zaman satın almam, annem bunu bana diker, örer,  kardeşiminkini kullanırım ya da pazardan almayı tercih ederim’ dedi. Ne yazık ki  sosyoekonomik durum bu seçim üzerinde etkili. Toplum olarak hep şunu ifade  ederiz, ’kendimizden daha kötü durumda olan insanlar var, falanın çocuğunda şu  yok, bu yok, onlar bize daha gariban... Bunlar soyuttur, eğer çocuğumuza bu  yokluğu ifade edeceksek, yaşayarak öğrenmesine izin vereceğiz” dedi.
 
Çocukların sosyal medyada gördükleri kişileri rol model olarak  alabildiklerine dikkati çeken Akça, şöyle devam etti: ”Araştırma kapsamında ergene ’giysi seçerken önceliğin nedir’ diye  sorduk. Dediler ki ’kişisel zevklerim, arkadaşlarımın zevkleri, ailemin zevkleri  ya da dini inanışlarım.’ Özellikle üst sosyoekonomik gruptaki gençler  ’arkadaşlarımın tercihi doğrultusunda ben markayı seçerim’ dedi. Gençlere şunu da  sorduk, ’Siz kıyafetlerinizi takas eder misiniz, ağabeyinizin, ablanızın giydiği  bir kıyafeti giyer misiniz’ dedik. Alt sosyoekonomik gruptaki çocuklar ’giyerim,  hatta arkadaşımın ihtiyacını gidermek için ona veririm, o mutlu olunca ben de  mutlu olurum’ dedi. Ancak, üst sosyoekonomik gruptaki çocuk ’Hayır, benim ergen  olarak bir kişiliğim var, bir tarzım var, asla kıyafetimi başkasıyla paylaşmam ve  marka benim için önemlidir, hep üst düzeydeki markaları almayı tercih ederim’ dedi. Aslında bu bizim tüketim kültürünü empoze etmemizden kaynaklanıyor.”
         
”Sosyal kimlik oluşumunda ekonomik durum önemli”
Ergenlik sürecindeki sosyal kimlik oluşumunda ekonomik durumun son derece  önemli olduğunu vurgulayan Raziye Pekşen Akça, şunları kaydetti:
 
”Burada alt sosyo-ekonomik düzeydeki çocuklar bu süreci daha geride  tamamlıyorlar ve çok fazla lüksleri olmuyor, çok fazla hırçınlaşma eğilimi  olmuyor. ’Ben, annem ve babam çok stresli bir süreçteyken onları bu kadar üzmeye  hakkım yok’ diyebiliyor ama üst sosyoekonomik düzeyde bunun çıtası daha  yükseklerde. Burada çocuğun benlik algısı da önemli. Ergen benlik algısını  tamamlamışsa, doyum sağlamışsa, üst sosyoekonomik düzeydeki çocuk da bu süreci  kolay atlatabiliyor.”