info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Prof. Karataya Şeker Tepkisi

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nden yapılan açıklamada; Kardiyolog Prof. Dr. Canan Karatay’ın ‘gebelikte yapılan şeker yükleme testi bebeğe zarar verir’ şeklindeki değerlendirmelerinin gerçeği yansıtmadığı belirtildi, “Gestasyonel diyabet taramasının bilinen bir sağlık problemi yoktur” ifadesi kullanıldı.

Hamilelere uygulanan şeker yükleme testiyle ilgili tartışma devam ediyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, medyada yer alan demeçlerinde bu testin, bebeğe ciddi derecede zarar verdiğini söyledi, “Şeker yükleme testi bebeği zehirliyor” dedi. Prof. Karatay’ın sözlerine tepki Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nden geldi. TJOD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir imzasıyla yapılan açıklamada, Prof. Karatay’ın hamilelerde şeker yükleme testiyle ilgili değerlendirmelerinin kabul edilemez olduğu belirtildi.
 
“Son dönemde takip ettiğimiz hamilelerden bize ulaşan geri bildirimler son derece hayati bir konu olan "gebelik şekeri" ile ilgili bu açıklamamızı zorunlu hale getirmiştir” denilen TJOD açıklamasında şu ifadelere yer verildi: 
 
“Çeşitli televizyonlarda açıklamalarda bulunan ve aslında kardiyoloji uzmanı olan Sn. Prof. Dr. Canan Karatay, gebelikte yapılan "şeker yükleme testi"nin bebeğe zarar verdiği iddialarında bulunmaktadır. Bu yayınları izleyen anne adaylarımızın bir kısmı kendilerini takip eden kadın doğum uzmanlarının "şeker yükleme testi" taleplerine şüphe ile yaklaşabilmekte hatta kimi zaman bu testi yaptırmaktan çekinmektedirler. 
 
Şeker yükleme testi uzun yıllardan bu yana güvenle yapılan ve hem anne adayı hem de bebek için hayati önem taşıyan bir testtir. Hamile bir kadın bir dilim pasta ya da tatlı yediği takdirde bile neredeyse şeker yükleme testindeki ile aynı miktarda şeker vücuduna girmektedir. Uzmanlığı kardiyoloji olan saygıdeğer bir profesör hanımefendinin televizyonlarda bu asılsız iddialarda bulunurken "kadın doğumcuların neredeyse hepsi erkek, onlar için bu testi istemek kolay, anne olmadıkları için bebeğe verilebilecek zararı göz ardı ediyorlar, önemsemiyorlar " gibi cümleler sarf etmesi de abesle iştigaldir.
 
Kadın doğumcuya kadın ya da erkek değil hipokrat yemini etmiş hekim gözü ile bakmalıyız, bu tür ucuz kahramanlıklar gelip geçici olsa da anne ve bebek sağlığına dolayısı ile toplum sağlığına verdiği zararlar maalesef kalıcıdır. Başta Sn. Canan Karatay olmak üzere medyanın değerli çalışanlarını bu tür konularda sorumlu ve duyarlı davranmaya davet ediyoruz.”
 
 
GEBELİKTE ŞEKER YÜKLEME TESTİ NEDEN ÖNEMLİ? 
Hamilelikte şeker yükleme testinin neden gerekli olduğuna da değinen TJOD açıklamasında testin hayati önem taşıdığı belirtilerek şu bilgiler verildi:
 
“Gebelerde kan şekeri normale göre düşük düzeydedir. Gebelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücreleri gebeliğin ilerlemesiyle yeterli insülin salgılayamaz, bu nedenle daha önce diyabet belirtisi olmadığı halde gebelik boyunca kan şekeri yükselebilir. Bu duruma 'Gestasyonel Diyabet' veya gebelik şekeri adını veriyoruz. Bu tablo, gebelik bitiminde genellikle düzelir.
 
Genellikle ailesinde çok sayıda diyabetik kişiler bulunan, 30 yaşın üzerinde, fazla kilolu hamileler, önceki gebeliklerinde diyabet olan, iri fetus doğuran kişiler gestasyonel diyabet açısından risk taşırlar. Toplumda % 3-10 sıklığında görülür. Gestasyonel diyabeti olan hastalar tedavi edilmezse çocuklarının iri olması, zor doğum, yeni doğanda hipoglisemi, sarılık ve hatta ölü doğum riski vardır. Genellikle diyetle kolayca regüle olur. Ama bazen antidiyabetik ilaçlar veya insülin de gerekebilir.
 
Hasta ilk geldiğinde bir açlık şekeri, bakılır risk yoksa 24-28 haftada tarama testi önerilir. Riskli ise tarama daha önce yapılır. Tanı konulursa genellikle günlük 2000-2500 kcal diyet ile kan şekeri düzene girer. Girmezse insülin veya oral antidiyabetikler verilebilir. Bu hastalar doğum sonrasında tip 2 diyabet için yeniden değerlendirilmelidir. Gestasyonel diyabet taramasının bilinen bir sağlık problemi yoktur. Dünyada ACOG, ADA gibi kurumlar bu taramayı önermektedir.”