Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde son günlerde tıp alanında peş peşe çok önemli gelişmeler yaşandı. Hastanenin Karaciğer Nakli Merkezi'nde yedi yıllık emeğin sonucu olan ilk kadavradan karaciğer naklinin gerçekleştirilmesinin ardından; çok nadir görülen, 13 santimlik ana atardamar anevrizması ile başka komplikasyonları da bulunan bir hastaya yapılan 10 saatlik ameliyat dünya tıp literatürüne girdi. Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği'nden Uzm. Dr. Macit Bitargil ve Karaciğer Nakli Sorumlu Cerrahı Op. Dr. Gültekin Hoş, hastanelerinde yaşanan bu gelişmeleri HABERTURK.COM’a anlattı.
KOMPLİKE DEV ANEVRİZMAYA MÜDAHALE DÜNYA LİTERATÜRÜNE GİRDİ!
Karın ağrısı şikayetiyle Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvuran ve 13 santimlik ana atardamar anevrizması (ana atardamarda balonlaşma) tespit edilen 63 yaşındaki İhsan Özkaya, doğum gününde ölümün eşiğinden döndü.
EN DEĞERLİ DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği'nden Uzm. Dr. Macit Bitargil, normalde 2.3-3 santim genişliğinde olması gereken aortun Özkaya’da 13 santime ulaştığını söyledi. Hastaneye geldiğinde ölüm riski çok yüksek olan bu hastaya başka bir sorunun daha eşlik ettiğini vurgulayan Dr. Bitargil, hastanın ana toplardamar ve atardamar sisteminin birbiriyle bağlantılı olduğunu, bu nedenle temiz kan ve kirli kanın birbirine karıştığını, bu durumun da müdahele edilmezse hastanın ölüm riskini katbekat artırdığını kaydetti. Uzm. Dr. Macit Bitargil ve ekip arkadaşlarının gerçekleştirdiği ameliyat, İhsan Özkaya’nın yaşama tutunmasıyla dünya literatürüne girdi.
Uzm. Dr. Bitargil ve ekip arkadaşları Doç. Dr. İsmail Koramaz, Uzm. Dr. Nilüfer Bektaş ile Dr. Sinan Ömeroğlu, 10 saat süren operasyonun ardından İhsan Özkaya'ya bu zamana kadar aldığı en değerli doğum günü hediyesi olarak hayatını verdiler.
YIRTILAN DAMARDA ÖLÜM RİSKİ YÜZDE 90
Uzm. Dr. Macit Bitargil, “Hasta hastaneye karın ağrısı şikayetiyle geldi. Gerekli değerlendirmelerin ardından çekilen tomografide, hastada 13 santimlik dev aort anevrizması (ana atardamarda balonlaşma) tespit ettik. Normal şartlarda aort genişliği 2.5-3 santim oluyor ve 5-6 santimi geçtiği zaman hasta için tehlike çanları çalmaya başlıyor ve damarın yırtılma riski söz konusu oluyor. Yırtılan damarda da yüzde 90 oranında ölüm gerçekleşiyor. Hastamızdaki 13 santime ulaşan anevrizma bugüne kadar görmediğimiz bir boyut ve büyüklükteydi. Ayrıca hastamızda bir başka büyük problem daha vardı; ana toplardamar (vena kava-aortokaval fistül) ve atardamar sistemi birbiriyle bağlantılıydı, bu da temiz kan ve kirli kanın karışmasına yol açıyordu. Bu nedenle bu vakanın özelliği hem aortakaval fistülü olması hem de büyük bir aort anevrizması olmasıydı. Aksi takdirde literatürde daha büyük anevrizmalara da rastlamak mümkün” dedi.
"BUGÜNE KADAR GÖRMEDİĞİMİZ BİR BOYUT"
Genelde 10 santimin üzerinde olan bir anevrizmayla karşılaşmadıklarını vurgulayan Uzm. Dr. Macit Bitargil, “Onlar genellikle kendi kendine patlar ve hastalar yaşamını yitirirler. Literatürde, dünya genelinde toplardamar ve atardamar arasında aortokaval fistülü olan ve 13 santim boyutuna sahip anevrizmalara iki-üç kez müdahale edilmeye çalışıldı ancak bu hastalar hayatını kaybetti. Bu ameliyatın en büyük özelliği bu kadar büyük olup hastanın hayatta kalmasıdır” açıklamasında bulundu.
“HASTAMIZIN DOĞUM GÜNÜYDÜ, BİZ ONDAN HEDİYE ALDIK”
Ameliyatı başarılı bir şekilde tamamlanan hastanın 15 gün hastanede kaldığını, ardından hastayı sağlıklı bir şekilde taburcu ettiklerini vurgulayan Uzm. Dr. Bitargil, "Bu bir kişinin başarısı değil. Kalp damar cerrahisi ekibi, kalp damar cerrahisi hemşireleri ve personelleri, servis çalışanları, teknikerler, anestezi bölümü, genel cerrahi bölümü başta olmak üzere Etfal ailesinin başarısı. Şişli Etfal olarak kocaman bir aileyiz. Canla başla çalışıyor ve hastalarımıza sağlık dağıtmaya çalışıyoruz. Bu bizim en büyük motivasyon ve mutluluğumuz. Hastamızın doğum günüydü, biz ondan hediye aldık çünkü onun canını kurtardık. Bundan daha büyük bir mutluluk olamaz. Bu çok büyük bir ekibin emeği... "
TIP LİTERATÜRÜNE GİRDİ
Dr. Macit Bitargil, "Aortokaval fistülü ve 13 cm’lik aort anevrizması olan bu hastamızın başarılı şekilde yapılan ameliyatı, Amerika’nın en saygın bilim dergilerinden biri olan Texas Heart Institute Journal şubat 2019 sayısında belki de bugüne kadar dünyada açık cerrahi metot ile ameliyat edilmiş vena kava fistülü olan en büyük aort anevrizması olarak, hastamız ise belki de bugüne kadar bu büyüklükte ameliyat edilip hayatta kalan tek olgu olarak tıp literatürüne girdi. Hastamızı hayata bağladığımız için çok mutluyuz. Teknik olarak zor bir ameliyat ve oradaki aort ile kava arasındaki bağlantı, teknik olarak işimizi daha da zorlaştırdı, o yüzden bu kadar ölümcüldü” dedi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
“Aort anevrizmaları meydana geldiği zaman öldürücü olabiliyor. 5.5-6 santimlik bir sınırımız var ve bunun üzerine çıkıldığında tehlike başlıyor” diyen Dr. Macit Bitargil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Daha küçük boyutlarda olduğu zaman hastanın bunu hissetmesi çok kolay değil ama anevrizma büyüdükçe karında ele gelen, nabzı atan bir kitle algılanabilir. Karın ağrısı şeklinde de ortaya çıkabilir. Kendisinde bu bulguları bulan hastaların acilen hastaneye başvurması gerekir çünkü altı santimin üzerine çıkıldıkça ölüm oranları yüzde 90'lara varıyor.”
“HİÇBİR MADDİ KARŞILIK BİR HASTAYI HAYATA BAĞLAMAK KADAR DEĞERLİ OLAMAZ”
Cerrahi branşların doktor adayı öğrenciler tarafından artık tercih edilmemesinin tartışıldığı şu günlerde mesleğe yeni başlayan meslektaşlarına önerilerde bulunan Uzm. Dr. Macit Bitargil, sözlerine şöyle devam etti: “Söylemek istediğim şey şudur; yol çok zor olabilir, uykusuzluk ve yorucu nöbetler gardınızı düşürebilir, umutsuzluğa kapılabilirsiniz ama bence kolay olan yol mutluluğa çıkacak olan yol değildir ve zamanı geldiğinde anlayacaklar ki hiçbir maddi karşılık hayati tehlikesi olan bir hastayı ameliyat ederek hayata tekrar bağlamak kadar değerli olamaz ve o anda her türlü yorgunluğa binlerce kez değdiğini anlayacaksınız, o yüzden yılmasınlar, mücadeleye devam etsinler ve cerrahi branşlarda eğitim almaktan vazgeçmesinler."
YEDİ YILLIK EMEĞİN SONUCU:
ŞİŞLİ ETFAL’DE İLK KADAVRADAN KARACİĞER NAKLİ AMELİYATI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Karaciğer Nakli Merkezi'nde yedi yıllık emeğin sonucu olarak ilk kadavradan (kadaverik) karaciğer nakli de gerçekleştirildi.
Karaciğer kanseri hastalığı nedeniyle nakil bekleyen 50 yaşındaki Serdal Taşkaya’ya kadavradan karaciğer nakli yapıldı.
SAĞLIK BAKANLIĞI HASTANELERİ İÇİNDE AVRUPA KITASINDAKİ İLK VE TEK MERKEZ
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Karaciğer Nakli Merkezi'nin, Sağlık Bakanlığı hastaneleri içinde Türkiye Avrupa kıtasının tarihteki ilk ve tek merkezi olduğunu, İstanbul genelinde ise ikinci merkez olduğunu vurgulayan Op. Dr. Gültekin, “İlk karaciğer naklini 8 Şubat’ta kendi hastanemizde gerçekleştirdik” dedi.
Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki ilk kadavradan karaciğer nakli ameliyatı, Karaciğer Nakli Sorumlu Cerrahı Op. Dr. Gültekin Hoş ve Doç. Dr. Muharrem Battal, Doç. Dr. Özgür Bostancı, Doç. Dr. Melih Akın ile Op. Dr. Umut Tüysüz’den oluşan ekip tarafından başarıyla gerçekleştirildi.
KARACİĞER NAKLİYLE HAYATA DÖNDÜ
Karaciğer nakli yapılan hastayla ilgili açıklamalarda bulunan Op. Dr. Gültekin Hoş, “Hastamızda Hepatit B virüsü nedeniyle yıllar içerisinde hafif bir siroz başlangıcı olmuş. Bunun ötesinde maalesef karaciğer kanseri de gelişmiş. Kanser, diğer tedavi yöntemlerine cevap verecek durumu aşmıştı ve yalnızca karaciğer naklinden fayda görecek bir hal almıştı. Dolayısıyla akrabadan bağışçısı olmayan hastamız için kadavradan (kadaverik) bağış hayat kurtarıcı oldu. Özetle karaciğer kanseri yaşayan ve belki de ölümü bekleyen bir hasta, hayatını başka bir nedenle kaybetmiş merhumun organ bağışı ile hayata döndü diyebiliriz” diye konuştu.
Op. Dr. Hoş, “Tuzla Devlet Hastanesi'nden bir organ bağışının olduğunu öğrendik. Hastanede diğer organlarla beraber çıkarım ameliyatı yaptık. Özel şartlarda ve özel kutularda karaciğeri aldık ve hastanemize döndük. Sabaha karşı 04.00’te başlayan ameliyatımız 5 saat sürdü ve sorunsuz geçti. Çok dinamik bir süreçti, 2 hastane, 3 ameliyat ve 60-70 kişinin gece-gündüz süren bir emeği var.
Op. Dr. Gültekin Hoş ve Serdal Taşkaya (Şişli Etfal’in ilk karaciğer nakli hastası)
Op. Dr. Gültekin Hoş ve Serdal Taşkaya (Şişli Etfal’in ilk karaciğer nakli hastası)
Ameliyatın çok önemli bir parçası olan anestezi sürecini Doç. Dr. Ayşe Surhan Çınar, Uzm. Dr. Sultan Acar Sevinç ve Uzm. Dr. Nermin Baltabaşı başarıyla yönetti. Ayrıca bizim gibi genç merkezlerde, bizi yetiştiren hocalarımız ameliyata desteğe geliyorlar. Bu da nakil dünyasında kağıtlarda yazmayan çok güzel bir gelenektir. Bizim de böyle oldu. Yetişmemizde çok emeği olan Doç. Dr. Turan Kanmaz ekibiyle berabere bize destek oldu. Daha sonra 3 günlük bir yoğun bakım sürecinin ardından hastamızı servise aldık. Takibimiz ise devam ediyor” diye konuştu.
BİR HAFTA SONRA İKİNCİ KARACİĞER NAKLİ
Karaciğer Nakli Merkezi'ndeki ilk nakilden bir hafta sonra ikinci nakli de yaptıklarını vurgulayan Op. Dr. Hoş, “Şu an iki tane karaciğer nakli hastamız servisimizde yatıyor, takipleri yapılıyor. Bu süreçte Organ Nakli Koordinatörümüz Hanife Yavuz ve Karaciğer Nakli Klinik Koordinatörümüz Dilay Güngör’ün bu başarıda çok büyük katkıları olmuştur” açıklamasında bulundu.
NAKİLE HAZIRLIK YEDİ YIL SÜRDÜ
“Bizler, karaciğer nakliyle ilgili başarımıza giden yolda önce kurumumuzun mazisinden güç aldık” diyen Op. Dr. Hoş, sözlerine şöyle devam etti: “Genel Cerrahi kliniğimiz çok güçlü bir klinik, bundan da güç aldık. Yedi yıl önce kurulan ileri karaciğer cerrahisi birimimiz ki karaciğer nakline giden yolda en olmazsa olmazdır. Bu noktada çok ciddi bir hazırlık içindeydik. Karaciğer cerrahisinin kurucuları Doç. Dr. Muharrem Battal, Doç. Dr. Özgür Bostancı hocalarımızla bu iş başlatılmıştı, biz bu süreci karaciğer nakliyle taçlandırdık. Nakli gerçekleştirmek için yaptığımız hazırlık yedi yıl sürdü.”
“ÇÜRÜMEYE ADAY BİR BEDEN 8 KİŞİYE CAN OLABİLİR”
Organ bağışı konusunda insanları duyarlı olmaya davet eden Op. Dr. Gültekin Hoş, “Karaciğer, böbrekler, akciğerler, kalp, ince bağırsak, pankreas, kornea bağışlanabiliyor. Karaciğer bazen ikiye bölünebiliyor ve bir yetişkin ile bir çocuğa nakledilebiliyor. İki böbrek, iki kişiye hayat verebiliyor ve onları diyalizden kurtarabiliyor. Dolayısıyla bağışlanabilecek organların hepsi bağışlandığında çürümeye aday bir bedenden 3-4'ü çocuk olmak üzere 8 kişiye can gittiğini söylüyoruz. Çürümesi kesin bir bedenden, 8 kişiye can gitmesi ve beraberinde gelen asil bir fedakarlık... İşte biz buna organ bağışı diyoruz ve herkesi organ bağışlamaya davet ediyoruz. Hayatımızdayken bunu yakınlarımıza bir bilgilendirme olarak yapabiliriz. Organ bağış kartı alabiliriz. Çünkü bu da bir vasiyet ve nasihattır, aynı zamanda önemli bir mirastır” dedi.