Şunun şurasında seçimlere sayılı günler; tam 6 gün kaldı. İzmir’de ilk kez CHP, güçlü bir Ak Partili rakiple yarışıyor. Bu nedenle de 30 Mart’ta sandıktan çıkacak sonuç, kentte olduğu kadar ülke genelinde de merakla bekleniyor: Aziz Kocaoğlu mu, Binali Yıldırım mı?
Kocaoğlu’na göre, İzmir kendisini önümüzdeki 5 yıl yönetecek olan adayla ilgili kararını verdi. 30 Mart tarihi ise sadece malumun ilanı olacak. Aziz Bey, “Önemli olan sadece seçimi kazanmak değil” diyor ve ekliyor:
“Aradaki farkın büyüklüğü, iktidar partisine verilecek mesaj adına önem taşıyor. İzmirli 10 yıldır bizim neler yaptığımızı, kente nasıl canla başla hizmet ettiğimizi görüyor. AKP iktidarının 12 yıldır ülkeyi ne duruma getirdiğini de görüyor. Onlara gereken yanıtın en güçlü, en net bir şekilde verileceği kentimiz ise İzmir olacak. İzmir yine Türkiye’ye önderlik yapacak...”
CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu sorularımızı şöyle yanıtladı:
İktidar partisi İzmir’i çok istiyor. Kabinenin en etkili bakanını Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak İzmir’e göndermeleri, sizce şanslarını artırmıyor mu?
İzmir’i gerçekten isteyen bir iktidar sadece seçim döneminde bir takım projeleri ortaya koyup, oy isteme yoluna gitmez. Önce hizmet eder, sonra oy ister. Hatırlarsanız, 2011 seçimleri öncesi ‘35 Proje’ dediler. Ne oldu? Şimdi 1414 proje söylemleriyle oy avcılığı yapıyorlar. Sen 12 yıldır, sana oy vermediği için İzmirliyi cezalandırmışsın. Bu kente hizmet etmek isteyen Büyükşehir Belediyesi’ne, sadece ve sadece senin partine mensup olmadığı için her türlü engellemeyi yapmış, elindeki devlet erkini bu kentin belediyesini köşeye sıkıştırmak için kullanmışsın. İzmir’e ve bu kentin insanına her türlü hakareti yapmışsın.
‘Gâvur’ demişsin, ‘sümüklü’ demişsin, ‘faşist’ demişsin, ‘irfanı eksik’ diyerek küçümsemişsin, ‘bu kentin vekili olmaktan hicap duyuyorum’ demişsin, şimdi de kalkıp ‘hadi bana oy verin, size hizmet getireyim’ diyorsun. Sen hâlâ bu İzmir’i anlamamakta ısrar ediyor, bu tek taraflı bakış açını değiştirmiyorsun. 12 yıldır İzmir’e karşı takındıkları saldırgan üslubu unutturup, seçim zamanlarında şirin görünme taktiklerini İzmirli yemez.
Hükümetin İzmir’e yatırım yapmadığı yönündeki iddialarınıza, Binali Bey farklı rakamlarla karşılık verdi. Hangi değerlendirmeyi doğru kabul etmemiz gerekiyor?
Biz Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nin rakamlarıyla konuşuyoruz. Verdiğimiz tüm rakamlar devletin resmi kayıtlarından alındı. Hep söylüyorum, bizim sadece belediye imkânlarıyla son 10 yılda yaptığımız yatırım 6.4 milyar TL. Hükümetin İzmir’e aynı dönemde yaptığı yatırım miktarı ise 5.3 milyar TL. Sayın aday son olarak ‘İzmir’e 12 yılda 24 milyar dolarlık yatırım yaptık’ dedi. Biz de merakla bekliyoruz; listeyi açıklasalar da öğreniriz diye.. İzmir’de yapılmış 24 milyar dolarlık devlet yatırımını göremiyoruz da..
Sayın Başbakan İstanbul mitinginde açıkladı, İstanbul’a 77 milyar TL yatırım yapmışlar. Rakamlar her şeyi açıklıyor. İzmir’e 5.3 milyar, İstanbul’a 77 milyar. Hadi İstanbul’u bir kenara bırakalım. İzmir, 2013 yılında kişi başına düşen kamu yatırımı sıralamasında Türkiye’de 37. sırada. Türkiye ortalaması kişi başı 215 TL, İzmir’e düşen ise kişi başı 179 TL. Bu mu sizin İzmir’e olan sevginiz?
‘Körfez yıllardır kokmuyor’
Sayın Binali Yıldırım’ın son günlerdeki ‘rakı’ üzerine vurgular içeren söylemleri de dikkat çekici. “Kordon’da rakı içenler burnunu tutmayacak” gibi. AKP İzmir’de diğer illerde olmayan bir söylem geliştirerek, farklı bir algı mı oluşturmaya çalışıyor?
AKP adayı uzun süredir İzmir milletvekili. Maalesef İzmir körfezinin yıllardır kokmadığını bilmiyor. Bence bu gaf, rakı çıkışından çok daha önemli. Ben bu söylemin rakılı bölümüne hiç takılmadım. O Binali Bey’in kendi tercihidir. İzmir zaten binlerce yıldır hoşgörü ikliminin bir merkezi..
Gelelim sizin projelerinize... Beş yıl sonra nasıl bir İzmir göreceğiz?
Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen, bu 10 yıl içinde, Türkiye’nin en güçlü finans yapısına sahip kurumları arasına girmeyi başarıp İzmir için hayal bile edilemeyen projelere imza attık. Pek çok hayalimize ise çok yaklaştık. Tüm emek ve enerjimizi, bu kenti ayağa kaldırmak için kullandık, kullanıyoruz. Önemli mesafeler kat ettiğimiz bu büyük yürüyüşte emin adımlarla ilerliyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak 2014-2019 vizyonunu beş stratejik hedef doğrultusunda şekillendirdik:
Yeni dönemde raylı sistem yatırımlarına büyük ağırlık veriyoruz. 11 kilometre olarak devraldığımız ve 96 kilometreye çıkartığımız mevcut ağ, devam eden metro, banliyö, tramvay ve monoray hattı yatırımları ile 302.6 kilometreye çıkacak. Alsancak’ta Vahap Özaltay Meydanı ile Havagazı Fabrikası arasındaki trafik sıkışıklığını tünelle aşacağız. Deniz ulaşımı geliştireceğiz. Üretimi devam eden 15 yeni yolcu vapurunun tamamını 2017’ye kadar hizmete sunmuş olacağız. 3 yeni arabalı vapur da 2016 yılına kadar hizmete alınacak. Deniz ulaşımının toplu ulaşım içindeki payının artırılması için Güzelbahçe, Foça, Urla, Karaburun, Mavişehir, Karataş, Adliye ve Göztepe’de yeni iskeleler kurulacak. Yeni bağlanan 9 ilçenin ve köylerinin sorunlarını çözeceğiz. Arıtma ve diğer altyapı eksiklerini tamamlayacağız.
İzmir ekonomik gelişimini sürdürecek, büyümeye devam edecek. Yapımı devam eden ve 400 milyon liraya mal olacak yeni fuar kompleksi, bünyesindeki kongre merkezi ve otelle birlikte kentteki fuarcılık ekonomisi beş kat büyüyecek. Kültürpark’ta “Kongre ve sergi sarayı” kurulacak. İnciraltı’nda içinde tıp fakültesi, sağlık araştırma merkezi, hastaneler, sağlık yüksek okulu, geriatri merkezi ve termal oteller bulunan Sağlık Bölgesi ile 20 bin kişiye istihdam sağlanacak. Körfez’e Doğal Yaşam Adası kurulacak, kente yeni bir turistik merkez kazandırılacak. Güvenli konutlarla, yüksek standartlarda yaşam alanları oluşturmak amacıyla, kentsel dönüşüm projelerine hız verilecek.
‘Metro onayı için 8 ay bekletildik’
10 yıllık görev süresi boyunca onurlu yaşam hakkına saygılı olduklarını, katılımcı yönetim anlayışını gerçekleştirmeye; İzmir’in ve İzmirlilerin projeleriyle rant değil yaşam kalitesi üretmeye çalıştıklarını ifade eden Başkan Aziz Kocaoğlu, bu dev yatırımları yaparken pek çok engel ve çifte standartla karşılaştıklarını dile getirdi. Başkan Kocaoğlu, hükümet ve bağlı kurumlarının İzmir’e yönelik çifte standart uygulamalarını şu örneklerle anlattı: “Taksim’deki arsasını Kasımpaşaspor’a bedelsiz olarak tahsis eden Ziraat Bankası, üzerinden 23 yıldır yol geçen Konak’taki 2.9 dönümlük arazi için bize dava açıp İzmir’in tam 42 milyon lirasını aldı. Metro hattının yapımında İstanbul’a 3 günde çıkan keşif artışı onayı için İzmir tam 8 ay bekletilmişti. Kamu İhale Kurumu kararları nedeniyle metro, teleferik, yeni fuar merkezi, çamur çürütme ve kurutma tesisi gibi pek çok projemizin yapımı geciktirildi.”
‘Okul sütü projesini bile biz başlattık’
Peki, projeler üzerinden konuşmaya devam edersek, siz 1414 projenin hayali olduğunu mu iddia ediyorsunuz?
Ne Sayın AKP adayı, ne de ekibi İzmir’i tanımıyor. Bugüne kadar yapılanları da, yapılması gerekenleri de bilmiyorlar. Sadece sloganları var: Çok Kolay.
Evet, artık bence de ‘çok kolay’, çünkü zor olan tüm işleri biz hallettik. Daha önce de söyledim. Bunlar paralel devletten şikâyetçiler ama bir yandan da bizim 10 yıllık bilgi birikimimizi, stratejik planlarımızı, bilimsel çalışmalarımızı kopyalayıp ‘paralel projeler’ üretmişler.
Örneğin, üç bölgede imalat çalışmalarına başladığımız ‘İzmir Deniz Projesi’ kapsamındaki kıyı tasarım projesini almışlar, adını değiştirip seçim bildirgelerine vaat olarak koymuşlar. Kıyı tasarım projesi için 100’ü aşkın uzman, İzmir’le ilişkisi olan mimar ve tasarımcı iki sene çalıştı. Kulaktan duyma bilgilerle haritanın üzerine rastgele çizimler yapın, sonra bunun adı proje olsun. Böyle yaparsan çok kolay olur tabii ki.
Örneğin, ‘Yüzülebilir Körfez’ Projesi. Burada da bir isim değişikliğiyle bizim üniversitelerle yıllar süren bilimsel araştırmalara dayalı işbirliğimizin sonucu elde ettiğimiz projenin üzerine oturmaya çalışan bir anlayış söz konusu. Körfez’e açılacak sirkülasyon kanalının adını ekolojik yaşam koridoru yapmışlar. Yalnız bizim sirkülasyon kanalını yine haritaya bakıp biraz yukarı kaydırmışlar. Tabi kanal, 1. derece sit alanı ve Ramsar Sulak alanına girmiş, ama onlar için SİT falan pek önem taşımıyor sanırım.
İzmir’le o kadar ilgililer ki, bizim zaten yaptığımız işleri ve projeleri vaat olarak önümüze getiriyorlar. Yıllardır turizme hizmet eden Yassıcaada’yı günübirlik turizme kazandıracaklarını söylüyorlar, ‘köylerden merkez ilçelere ulaşım sağlanacak’ diyerek, 13 ilçenin adını sayıyorlar, şu anda zaten 14 ilçede 134 köye ulaşım hizmeti verdiğimizi bilmiyorlar.
‘Taklit konusunda gayretliler’
Siz hiçbir AKP’li belediyenin ova yollarını asfaltladığını gördünüz mü? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne dek 3 bin 500 kilometre ova yolunu asfaltladığından, sadece geçen yılki rakamın 640 kilometre olduğundan haberleri yok, o çok havalı seçim bildirgelerine ‘toplam 550 kilometre üretim ve köy ova yolları yapılacaktır’ yazmışlar. Bu kafayla İzmir’i yönetmeye kalkarlarsa vay kırsal kesimdeki vatandaşın haline!
Bakın, takdir etmeyi bilmiyorlar ama haklarını yemeyelim, taklit etme konusunda gayretliler. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni öyle yakından izliyorlar ki, aslında bu sayede kendilerini de geliştiriyor, belediyeciliği öğreniyorlar.
Yerli üreticiden sözleşmeli çiçek alımını biz başlattık, şimdi birçok AKP’li belediye İzmir’den çiçek alıyor.
‘Okul Sütü’ projesini biz başlattık, hükümet bizim projemizi 81 ilde uygulamaya karar verdi.Türkiye Cumhuriyeti’nde ova yollarını asfaltlayan ilk belediye biz olduk, şimdi AKP adayı seçim bildirgesine bununla ilgili vaatler koymuş.
90 dakika aktarmalı ulaşım sistemini Türkiye’deki başlatan ilk ve tek belediye olduk. AKP adayı bundan da öyle etkilenmiş ki, bu süreyi 120 dakikaya çıkaracağını iddia etmeye başladı. Bir de AKP adayı, belediye başkanlığına talip olan biri gibi değil, başbakan gibi konuşuyor.
Sürekli hükümet adına vaatlerde bulunuyor. Hastaneler, üniversiteler, limanlar vaat ediyor. Ulaştırma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı adına konuşuyor. Ben de diyorum ki:
“O zaman buyurun yapın kardeşim, elinizi tutan mı var?” 12 yıldır aklınız neredeydi? Siz zaten hükümettesiniz ve bunları yapmak göreviniz. Belediye başkanlığıyla ne ilgisi var bu yatırımların. Ama seçimden sonra hükümet adına verilen tüm vaatlerin takipçisi olacağız. ‘Hani nerede sözünü verdiğin üniversite, nerede hastane’ diyeceğiz.