Bülent Arınç, Gazze'de yaşananları değerlendirerek; "Bakanlar Kurulu'muzda 3 günlük yas ilan edilmesi kararı alındı. Yarın Sabah itibariyle uygulamanın başlamasını, Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerinde Türkiye'de Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu göstermek bakımından yas ilan edilmesi kararı verilmiştir" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Arınç, Ramazan Bayramı dolayısıyla 31 Temmuz Perşembe ve 1 Ağustos Cuma günlerinin idari izin sayılması yönünde bir beklenti oluştuğunu hatırlatarak, bu günlerin idari izinli sayılmayacağını söyledi. Arınç, Gazze'de yaşananları değerlendirerek, 3 gün yas ilan edildiğini kaydetti. Büyük bir üzüntü içinde olduklarını dile getiren Arınç şunları söyledi; "İsrail'in Filistin halkında karşı uyguladığı katliamı lanetliyoruz. Şu ana kadar hayatını kaybeden Filistinli sayısı 500'ü geçmiştir. Binlerce yaralı vardır. Bununla ilgili olarak Bakanlar Kurulu'muzda 3 günlük yas ilan edilmesi kararı alındı. Yarın sabah itibariyle uygulamanın başlamasını, Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerinde Türkiye'de Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu göstermek bakımından yas ilan edilmesi kararı verilmiştir. İsrail hükümeti, Gazze'ye yönelik acımasız saldırılarını bir an önce durdurmalıdır. Bu Türkiye hükümetinin görüşüdür. Ateşkes sağlanması konusundaki çabaları desteklenmekteyiz. Başbakanımız ve Dışişleri Bakanımız muhataplarıyla sürekli irtibat halindeler. İsrail, Filistin halkına toplu cezalandırma mertebesine varan keyfi uygulamalarına son vermelidir. Türkiye bu saldırganlık karşısında ilkeli bir tutum izlemiştir. Güçlünün değil haklının yanında yer almıştır."
Türkiye'nin Filistin'e yardım için harekete geçtiğini dile getiren Arınç; "TİKA, Filistin Program Koordinasyon Ofisi ilk etapta 1 milyon dolarlık yardım malzemesinin ihtiyaç sahiplerine dağıtılması için çalışmalara başlamıştır. AFAD da Dünya Sağlık Örgütü'nün Filistin ofisine 1,5 milyon dolarlık bir yardımda bulunmuştur. Türk Kızılayı'da 2 bin aileye gıda yardımı ulaştırmak için harekete geçmiştir" diye konuştu.
"BU KONU GÜNDEME GELMEDİ"
Arınç, Başbakan Erdoğan'ın 'TİB'in yetkileri MİT'e devredilecek' şeklindeki açıklamasının Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelmediği ifade ederek şunları söyledi; "Böyle bir husus görüşülmedi. Sayın Başbakanımız, TİB'in yaptığı çalışmaların, kısmen MİT'in de görev alanı içinde olduğunu söyleyerek, bir taslaktan bahsetmiş olabilir. Ancak bu konu gündeme gelmedi."
"BU KONULARDA DEZENFORMASYONUN SÖZKONUSU OLDUĞUNU SÖYLEYEBİLİRİZ"
Arınç, Türkiye-İsrail ilişkilerine ilişkin bazı iddiaların gerçek olmadığını söyleyerek; "Bunlar konusunda kamuoyunu aydınlatmamız gerekelebilir. Türkiye bunların hiçbirinin içinde yer almamıştır. Yani jet yakıtlarının ihraç kalemlerinin içinde sayıldığını bile duyduk. Bunlar kesinlikle doğru değildir. Bizim ne İsrail'in OECD'yle olan üyeliği konusunda, ne de diğer konularda tek başımıza bir tasavvurumuz olmamıştır. OECD Bakanlar Konseyi'nin 15-16 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleşen toplantısında İsrail, Rusya, Slovenya, Estonya ve Şili'yle üyelik müzakerelerini başlatma kararını almış. Bunun üzerine görüşmeler tamamlanmış. OECD Konseyi, 10 mayıs 2010 tarihli toplantısında Estonya ve Slovenya'yla birlikte İsrail'i üyeliğe davet etmişler. Bizim İsrail'le ilişkilerimizin en son 31 Mayıs 2010'da, yani Mavi Marmara gemisine saldırının tam 4 yıl öncesinden bahsediyoruz. 2010'dan sonra bizim bu konularda ne bir askeri tatbikatımız, ne jetlere yakıt olabilecek ürünlerin ihracı sözkonusudur, ne uluslararası kurumlarda Türkiye'nin vetosuyla temin edilemeyecek bazı hakların alınması sözkonusu değildir. Bunun gibi, Uluslararası Atom Enerjisi Nükleer Kapasitesi'ne Dair oylamada Türk delegasyonunun çekimser kaldığı iddiası. Bu da kesinlikle doğru değil. Ülkemi olumlu oy kullanmış yani İsrail aleyhine olan tasarıyı desteklemiştir. Bütün bu konularda dezenformasyonun sözkonusu olduğunu söyleyebiliriz. Mavi Marmara'dan sonra askeri anlamda Türkiye ile İsrail arasında herhangi bir resmi anlaşma yapılmamıştır. İsrail'le ticari ilişkilerimiz de evet, bir miktar bulunmaktadır. Ama bunun bir kısmı Filistin'le olan ticareti de içeriyor. Eğer mümkün olabilse, bu ticari ilişkilerden tamamen kesilse, bu kez Filistin'le yaptığımız ticaretin de sonlandırılması gerekecektir" ifadelerini kullandı.
"İNSANIN RUH SAĞLIĞININ ETKİLENMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL"
Meclis'in hiç kapanmadan çalışmalarına devam edebileceği yönündeki iddiaların sorulması üzerine Arınç şunları kaydetti; "Çok maddeli kanun tasarısı, muhalefetin engellemeleriyle komisyondan bir ayda geçebildi. Eğer 25 Temmuz'dan önce bu kanunların görüşülmesi bitseydi, Meclis tatile girecekti. Ben bir gün nöbetçiydim, o nöbette bulunduğum süre içersinde insanın ruh sağlığının etkilenmemesi mümkün değil. Hiçbir yasal zemini olmayan gereksiz tartışmalar, önergeler, görüşmeye devam kararı alınması, her madde üzerinde bir karar yeter sayısı istenmesiyle bir sinir harbi yaşanıyor. Buna rağmen AK Parti, bu kanunun çıkması için sabırla yoluna devam ediyor. Alınan kararla Meclis'in tatile girmesi. Ancak devam etmesi gerekecekse, bayram için ara verilecek, ardından devam edilecektir."
"İSRAİL TARAFIYLA BÖYLE BİR TAZMİNAT ANLAŞMASINI İMZALAMAMIZ ŞU AN İÇİN MÜMKÜN DEĞİL"
Arınç, Mavi Marmara ile ilgili tazminat görüşmelerin neredeyse bitme aşamasına geldiği hatırlatarak; "Ancak bugünler yaşanan olaylar üzerine bunu imzalamamız sözkonusu değil. Bu şartlar altında, bu katliam karşısında bizim İsrail tarafıyla böyle bir tazminat anlaşmasını imzalamamız şu an için mümkün değil"
Bu arada Arınç, Musul'da kaçırılan konsolosluk çalışanlarıyla ilgili olumlu yada olumsuz bir gelişmenin yaşanmadığını belirtti.