info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4495
Dolar Satış
:
34.5115
Euro Alış
:
36.2759
Euro Satış
:
36.3412
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Doğal Sisteme Müdahale Riskli

Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı “Kanal İstanbul Projesi”ne ilişkin olarak çevreciler doğal sisteme yapay müdahalelerin ne gibi değişimler getireceğini bilemeyeceğimiz konusunda uyardı. Bazı çevreciler de çıkan hafriyatın ne olacağı sorusunu sordu. İşte çevrecilerin görüşleri...

Su dengesi değişir
-  Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam: “Doğal olarak oluşmuş bir sistemi öyle yapay müdahaleler yaparsanız, ne olacağını kestiremezsiniz. Boğazlardaki su rejimini değiştirirseniz, İstanbul’un kanalizasyon deşarj sistemini mahvedebilirsiniz. İstanbul’un kanalizasyonu boğazın altına veriliyor ve bu su Karadeniz’e gidiyor. Daha açık bir ifadeyle Karadeniz Marmara’ya bir musluktan boşalıyordu, şimdi ikinci musluğu açarsanız Karadeniz’deki su dengesini değiştirirseniz, ne olacağı kestirilemez. Balık olsun, üst akıntısı olsun, su rejimi olsun. Marmara’nın su bütçesi ile oynamaya başlarsanız sistemin nasıl cevap vereceğini hiç kestiremezsiniz.”

Hafriyatı ne olacak?
-   TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Murat Taşdemir: “25 metre derinliğinde, 150 metre genişliğinde, 45 kilometre uzunluğunda bir kanal açmak demek, 168 milyon 750 bin metreküp toprak harfiyatı demek. Bu da yaklaşık 17 milyon kamyon harfiyat demek. Buradan çıkacak toprağı İstanbul’un üzerine sersen, İstanbul’un yüzölçümünü 10 santimetre yükseltirsin. Bu alanda çok ciddi ekolojik tahribat ve orman katliamı yapılacak, çok ciddi bir kentleşme problemi olacak. ”

Alternatif öneri lazım
-   Orman Mühendisleri Odası Başkanı Muhammet Saçma: “Bizim önerimiz, Büyükçekmece’den, Ormanlı köyü civarına uzanacak bir güzergah. Bu da kısmen coğrafi yapısı itibariyle de kanal geçirmeye uygun bir yer. Hem mesafe daha kısa, hem de ormandan geçecek bölümü 7-8 kilometre. Bu güzergahın hem maliyeti azaltacağını, hem doğaya daha az zarar vereceğini düşünüyoruz. Bu gibi şeyler ihtiyaçsa ‘karşıyız’ demek doğru değil, alternatif öneriler sunmak lazım. ”

Ormanlar için tehlike
-   Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Emine Girgin: “Proje kuzey ormanları için büyük tehdit. Zaten İstanbul şu anda yaşanılabilir sınırların çok çok üzerinde.  Bu şehre yeni ulaşım yerlerinin yapılmaması gerekiyor. Çünkü her yapılan beton yapıtlar şehir dokusuna zarar veriyor.”

Görüş alınmamış
-  İstanbul Çevre Federasyonu Konseyi Başkanı Tunay Gürsel: “Bazı kamu ve kurumlar buna gerek duymadan projeyi yapıyor ve uyguluyor. Bu kuruluşların dışında Şehir Plancıları Odası Türkiye Mimarlar Mühendisler Birliği’nin bu projeyi nasıl değerlendireceği de önemli. Ama anlaşılan o ki hiçbir kesimin görüşü alınmamış.”

Çevre bedelini ister
-   Prof. Dr. İlhan Talınlı (İTÜ Çevre Mühendisliği öğretim üyesi): “Çevre biliminde ekosistemler belirli bir taşıma kapasitesine sahip yaşanılan yerlerdir. ‘Ben yaptım oldu’ projeleriyle ortaya çıkarsanız, çevresel etkileri ne olacak diye sorma hakkı ne sizde ne de bendedir. Havada, oksijende, tuzdadır. Su olmayan bir yere ‘Ben buraya su getirip yaşayacağım’ derseniz çevre bedelini ister. Seçim arifesinde ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla söylenecek bir şey değil.

 Yıldırım: Güzergâhı açıklamıyoruz
Can Dündar’ın NTV’deki Canlı Ana Haber programına katılarak soruları yanıtlayan eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, proje kapsamında uygun bir yapılaşma ve büyük bir yaşam alanı inşa edileceğini belirtti. Güzergahı kendisinin de merak ettiğini söyleyen Yıldırım, “Yer ile ilgili bir açıklama yapmamaya karar verdik. Amaç, bundan vatandaşın haberinin olmaması değil. Sondaj yapılacak milyonlarca ton toprak ve kaya alınacak. Bölgede su kaynakları var. Yeraltı ve yerüstü suları var. Bu kanal yapıldıktan sonra oradaki ekolojik dengeyi bozmadan, devamını sağlamak lazım” dedi. Güzergah için bir kaç alternatifin olduğunu belirten Yıldırım, “Onu teke indirgediğimizde sorun kalmayacak. Diyelim, yer koordinatı verdik. İnsanlar gidip birşeyler yapacak. Sonra değiştiğinde ne olacak? İnsanlar büyük hayal kırıklığı yaşayacak” ifadelerini kullandı.
 
KANAL NASIL AÇILIR?
Türkiye’nin ilk kanal kenti “Port Alaçatı”yı yapan Ant Yapı Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Okay, kanalın nasıl açılacağını şöyle anlattı: “Biz bunun bir örneğini Port Alaçatı’da yaptık. Öncelikle zemin etütleri yapılması lazım. Denizin yükselmesi, alçalması, deprem koşulları göz önüne alınarak zeminin iyileştirilmesi gerekir. Deniz seviyesine gidilmesi lazım. Bunun için dağların, tepelerin indirilmesi lazım. Kenarlara rıhtımlar yapılabilir. Çevre, düzleştirilerek konut, işyeri gibi yeni yapı fonkisyonları oluşturulabilir. Biz Alaçatı’da denizden gemiyle tarayarak açtık kanalı ama İstanbul’da kanalın hafredilerek açılması gerekiyor. Denizden gemilerle açarak hafriyatın kıyıya atılması burada sert zemin olduğu için olmaz. Tarımda kullanılabilir verimli topraksa hafredilen toprağın da iyi değerlendirilmesi lazım. İş makineleriyle kanalın toprağı alınacaktır. Kanalın ortası açıldıktan sonra ağızlar açılarak suyun akışı sağlanabilir. Eğer ekili alan bırakılacaksa çevrede, su alttan tatlı suyla karışabileceğinden çevre koruma önlemleri alınmalı.”

Osmanlı’nın hedefi Karadeniz’i İzmit Körfezi’ne bağlamaktı
Karadeniz-Marmara kanal projesi Osmanlı döneminde 7 kez gündeme geldi. Sakarya Nehri’ni Sapanca Gölü ve İzmit Körfezi’ne bağlama fikri ilk kez Kanuni Sultan Süleyman döneminde ortaya atıldı. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Sakarya’yı Sapanca Gölü yoluyla İzmit Körfezi’ne bağlamak istedi. Proje için de Mimar Sinan’ı görevlendirdi. Kanal ve kazı yapılmaya başlandı, kazılar Körfez tarafından 15 kilometre ilerledikten sonra harplar dolayısıyla yarıda kaldı.