IŞID,PKK ve FETÖ terörü dört bir yanımızı kuşattı.
Ülkemiz kan deryasına döndü. Kanlı Ortadoğu cağrafyasına çekiliyoruz. Şehit cenazelerini artık kurumuş gözyaşlarımızla takip ediyoruz.
Dolar-Euro almış başını gidiyor. İflaslar,icralar kapıda.
Toplumsal huzursuzluk had safhada. Herkes kendini köşeye sıkıştırılmış hissediyor.
Herkes mutsuz. Herkes Karamsar. Böylesine zorlu siyasal atmosferde insanlar kendini çaresiz hissediyor.
Güç birliği yapmamız...
İş birliği yapmamız...
Uzlaşmamız...
Ve Ortak akılla sorunlarımızı giderme yollarını bulmamız gerekirken, kendini daha güçlü yapmak isteyen "Biri" ısrarla buna karşı çıkıyor. " Hayır" diyor.
"Anayasa değişikliği mutlaka yapılacak!" Sanki sorunların kaynağı, Anayasa! Alakası yok. "Biri" olmadık bir zamanda, gereksiz,anlamsız dayatmayla toplumu yine ayrıştırıyor; İnsanları yine ikiye bölüyor; çatıştırıyor.
Haklı olarak soruyor insanlar; "bunca derdin/sorunun arasında bu Anayasa dayatmasına ne gerek var?"
Üstelik...
Bu dayatma siyasal belirsizliğe yol açıyor; ve oda ekonomiyi felç ediyor.
Türkiye'yi dünyaya "hasta adam" olarak gösteriyor.