SUUDİ Arabistan’ın kurucusu Kral Abdulaziz’den bu yana, Harem’i Şerif’te, birçok gelişme ve genişletme oldu. Ancak, şu anki Kral Abdullah bin Abdulaziz tarafından onaylanan ve hac döneminin hemen ardından başlayacak proje ile Kâbe’deki Osmanlı izleri tamamen silinecek. Düğmeye basılacak tarih de çoktan belli. Yıkım, Müslümanların yılbaşı olan Muharrem ayının 1’inci günü, yani 5 Aralık’ta başlıyor.
Suudiler sır gibi sakladı
Umm-Al Qura Üniversitesi tarafından geliştirilen projeyi, Osmanlı’nın Kâbe’yi korumak için yaptırdığı Ecyad Kalesi’ni yıkıp, yerine Harem’in hemen yanı başından yükselen Al Baid Kuleleri’ni inşa eden Bin Ladin Grubu hayata geçirecek. Ancak, Suudi yetkililerin sır gibi saklayıp son ana kadar gizli tuttuğu plana göre Ladin Grubu, Osmanlı revaklarını Türklere yıktıracak. Revakları yıkacak Bin Ladin grubuna bağlı şirketin başında ve yönetiminde Türkler olacak, yıkımı gerçekleştirecek olan binlerce işçinin tamamı da Türklerden oluşacak. Şu anda inşaatının büyük bölümü devam eden ve hac nedeniyle bekleyen, Kâbe’yi çevreleyen iş makineleri, hac dönemi biter bitmez çalışmaya başlayacak. Kâbe dev bir şantiyeye dönüşecek.
Osmanlı’nın izlerini kutsal topraklardan silmeye çalışan Suudi yönetimi olası tepkileri böyle bertaraf edip “Osmanlı yaptı, siz yıktınız” diyerek işin içinden sıyrılacak. Yani, Osmanlı’nın yaptığı eserleri yine Türkler yıkmış olacak.
Kapasite artırmak için
Kral Abdullah tarafından onaylanan toplam 40 milyar liralık bu dev proje kapsamında, Suudilerin asıl korkusu, Arapların yaptığı ve revakların hemen gerisinde yer alan “Imran Assuudi” adı verilen sütunların da yıkılacak olması. Suudier, Arapların tepkisinden çekiniyor.
Yeni ana giriş kapısı Kral Abdullah’ın adını taşıyacak olan proje sayesinde, saatte tavaf eden kişi sayısı 150 bine çıkarılacak. Ana fikir olarak bu projede Osmanlı revakları hizasından içeriye doğru 20 metre revaklara paralel olarak, bodrum kattan çatıya kadar olmak üzere, yeni tavaf alanları yapılacak.
El arabası ile tavaf
Mevcut yapıdaki saatte 90 bin hacı kapasitesi, bu proje sayesinde yüzde 70 artacak. En alt kata ise temsili Osmanlı revaklarının benzerinden temsili parçalar yapılacak. Giriş katı, kolonsuz şekilde namaz alanı olarak tahsis edilecek. Bu sayede, hacıların giriş çıkışları daha kolaylaşacak. Sefa-Merve tepeleri arasındaki Say alanına paralel olarak yapılacak olan giriş katın hemen üzerindeki asma kat kadınlara ait namaz alanı olacak ve 2 bin kişinin, Kâbe’yi direk görerek namaz kılmasını sağlayacak.
Birinci katta ise tavaf alanı saatte 13 bin kişiyi alabilecek. Birinci katın üzerindeki asma katı ise saatte 9 bin yaşlı ve sakat, el arabası ile kolayca tavaf yapabilecek. Proje kapsamında ayrıca tavaf namazını kılmak için yerler tahsis edilecek. Bu alandan, say alanına bağlantı, karşılıklı gidiş-geliş köprülerle sağlanacak. İkinci kat, üzerindeki asma kat ve çatı katı toplamda saatte 40 bin kişilik yer imkânı sunacak. Yeni çatı dahil, bütün katlardaki tavaf alanlarından ‘say’a geçiş, merdiven ve asansörlerle sağlanacak. Çepeçevre dışarıdan köprülerle çatı kata giriş çıkış da kolaylaşacak. Dolayısıyla, direkt tavafa girmek isteyenler, mescit giriş-çıkışlarını etkilemeyecek.
Planlarını o hazırlamış
REVAK, kelime anlamıyla üstü örtülü, önü açık yer, sundurma, kubbe demektir. Mimarlıkta ise revak ön yüzü kemerlemeli, arkası körduvarlı, üstü tonoz, kubbe ya da damla örtülü geçit anlamındadır. Eski Yunan ve Roma’dan bu yana büyük ve önemli binaların bir bölümlerinde yahut tamamında revaklar vardır. Kâbe de böyledir. Habertürk yazarı, tarihçi Murat Bardakçı, dünkü köşesinde Osmanlı revakları hakkında özetle şu bilgileri verdi: “Mescid-i Haram’ın ortasındaki Kâbe’nin yüksekliğini aşmayan revakların planlarını Mimar Sinan hazırlamıştı. Hicretin 17’nci ve 26’ncı yıllarında etraftaki evler yıktırılarak Kâbe’nin avlusu genişletildi. Avlunun etrafı da duvarla çevrilip, duvarın iç kısmına da ağaç direklerin üstüne damlı revaklar yapıldı. Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Sinan’ın hazırladığı planlar, 1590’da Mimar Mehmed Ağa tarafından uygulanabildi. Avlusu genişletilmiş revaklardaki sütunlar yenilendi, yenileri eklendi. Tahta kemerler taş ve tuğlaya çevrilerek üzerlerine Türk üslubunda 500 küçük kubbe yapıldı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde tavaf alanı çevresine yaptırılan ve Kâbe’ye saygıdan alçak tutulan revak adı verilen 500 kadar küçük kubbe ile süslü bu bölüme, ‘Osmanlı revakları’ denir.”
Türk garnizonunun kullandığı Ecyad Kalesi’ni 10 yıl önce yerle bir eden Suudi yönetimi, kutsal topraklardaki son Osmanlı eserleri olan revakları yıkarak Kâbe’de böylelikle artık tek bir Türk eseri bırakmamış olacak.