info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.4642
Dolar Satış
:
34.5263
Euro Alış
:
35.9849
Euro Satış
:
36.0497
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Türkiye Nüfusu Yaşlanıyor

Türkiye nüfusu yaşlanıyor, yaşlıların aşıya ihtiyacı artıyor

Sadece çocukların değil, yetişkinlerin de aşıya ihtiyacı olduğunu belirten Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, Türkiye'nin yaşlanan nüfusuna dikkat çekti.

24-30 Nisan Dünya Aşı Haftası nedeniyle açıklama yapan Özer, aile hekimliği uygulamasının aşılama konusunda önemli bir yeri olduğunu ve erişkin aşılaması konusunun da toplumsal sağlık açısından elzem olduğunun altını çizdi.

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, Türkiye’de artık bütün çocukların doğar doğmaz aşı takvimine uygun bir şekilde aşılanmaya başladığını, ancak aşılara ihtiyacı olanların sadece çocuklar olmadığını belirtti. Özer konu ile ilgili olarak şunları söyledi: “Günümüzde halen birçok erişkin, aşıyla kolaylıkla önlenebilen hastalıklar nedeniyle sakat kalmakta ya da ölmektedir. Bu nedenle her genç, erişkin ve yaşlı, aşıyla önlenebilen tetanoz, difteri, grip, pnömokok gibi hastalıklara karşı bağışıklanma imkanından yararlanmalıdır.

Bu doğrultuda, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun 65 yaş üzerindeki herkese ve 18-64 yaş arasındaki KOAH, astım, diyabet, kronik kalp yetmezliği, kronik böbrek hastalığı, kanser gibi eşlik eden hastalığı olan risk gruplarına ücretsiz zatürre (pnömokok) aşısı sunulması konusundaki kararını son derece önemli ve olumlu buluyorum. Aşı takviminde yer alan aşıları kapsayan ücretsiz aşı uygulamaları, Aile Sağlığı Merkezleri ile üniversite ve kamu hastanelerinde yapılmaktadır. Risk grubundaki herkes bu imkan konusunda bilgilendirilmeli ve aşılanmalıdır.”

Birleşmiş Milletler’e göre bir ülkede yaşlı nüfusun, toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8 ila 10 arasındaysa, o ülke artık yaşlı bir ülke sayılıyor. 65 ve üzeri yaşta 6 milyon 651 bin 503 kişinin bulunduğu Türkiye’de, yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8,3’e yükseldi.

Yani Türkiye artık “yaşlı” bir ülke. 2023’e yaklaştıkça bu durumun “çok yaşlı ülke” olmaya doğru gideceği tahmin ediliyor, çünkü Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösteriyor. Bu durumun, gerek yaşlanma gerekse kronik hastalıklara bağlı olarak, bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla beraber bulaşıcı hastalıklara karşı duyarlılığı artırdığının altını çizen Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer, şöyle devam etti: “Son yıllarda başta risk grupları olmak üzere, erişkin bağışıklamasına verilen önemde iyileşme olmasına rağmen, erişkin ve yaşlılardaki aşılama programlarının etkinliği, erişkin aşılama bilincinin yaygınlığı ve aşıya erişebilirlik halen düşük.

Oysa çocuklarda başlanan aşılama şemalarının bir devamı olarak, erişkinlerde yapılacak düzenli aşılamalarla ve erişkin yaş gurubuna özgü aşılamalarla önemli birçok hastalıklardan korunmak ve ölümleri azaltmak mümkün olabilecektir. Erişkin dönemde de tıpkı çocukluk döneminde olduğu gibi aşılar bireyleri hastalıklardan korur, ekonomik kazanımlar sağlar.

Ancak bu başarıların sağlanabilmesi için plan, program, liderlik, uygulamada eşgüdüm ve süreklilik çok büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizdeki yaşlı nüfusun oranı gittikçe artarken, aile hekimlerinin koruyucu hekimlik anlamında üstleneceği rolün de artacağını belirten Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gürsel Özer şunları söyledi: “Aile hekimliği uygulaması Türkiye’de 12. yılını geride bırakırken aile hekimleri artık, vatandaşımızın sağlığını emanet ettiği, danıştığı, adı üstünde aileden biri gibi gördüğü birer hekim oldu. Aile hekimlerimiz, koruyucu sağlık hizmetlerinde çok büyük başarı elde ettiler. Aile hekimlerinin katkılarıyla artık aşılama oranlarımızla, Avrupa ülkeleri içerisinde lideriz.

Aile hekimlerimizin desteğiyle aşılamada yukarı doğru giden ivmeyi daha da üst noktalara çıkardık ve çocuklarımızın yüzde 98’ini verem, kızamık gibi birçok hastalığa karşı aşıladık. Şimdi hedefimiz çocuk aşılarında yakaladığımız bu başarıyı erişkin aşılamasına da taşımaktır ve aile hekimlerinin bu noktada çok önemli bir rol üstleneceği açıktır. Aile hekimliği uygulaması ile koruyucu hekimlik uygulamalarındaki iyileşme çocukluk çağı bağışıklama çalışmaları ile sınırlı kalmamış, gelişmişlik ölçütlerinden olan anne bebek ölüm oranında ciddi iyileşmeler sağlanmıştır. Aile hekimliği uygulamasının ikinci fazında, kronik hastalık takipleri ve erişkin bağışıklama çalışmaları ön plana çıkmıştır.

Bu konuda devrim niteliğindeki kararlılığın sonuca ulaşması için; sağlık sisteminin tüm bileşenlerinin erişkin bağışıklama ve kronik hastalık takipleri konusunda sorumluluk alması ve aile hekimlerinin kayıtlı nüfusunun Avrupa’daki meslektaşlarımız gibi 2000’li sayılara çekilmesi, randevu sistemine geçilerek koruyucu hekimlik uygulamaları için çalışma saatlerinin oluşturulmasına olanak sağlanması, kayıtlı kişi sayılarında düşüş ile birlikte aile hekimlerinin özlük haklarında ve hak edişlerinde kayıp olmaması ve çalışma koşulların iyileştirilmesi, ilk adımlar olacaktır. İlgili düzenlemeler yapıldığı taktirde topyekün ve eşgüdümlü yapılan çalışmalar ile çocukluk çağında aşılamada elde edilen %98’ler seviyesindeki oranlara ulaşılacak ve maliyet etkin sağlık sistemi ve sağlıklı toplum hedefimize ulaşmanın onurunu hep beraber yaşayacağımıza inancımız tamdır.”

İstanbul Sağlıklı bir toplumun, sağlıklı bireylerle mümkün olacağı anlayışından hareketle, sağlıklı nesillerin yetişmesi için aşılamaya önem verdik. Aile hekimliğine geçilmesiyle birlikte, aşılamada ivme kazandık. 2002 yılında BCG, bilinen adıyla verem aşısının yapılma hızı yüzde 77’lerdeydi. Bugün yüzde 97’lik oranlardan söz edebiliyoruz. Aynı şekilde difteri, boğmaca, tetanos, çocuk felci ve menenjit aşılarının uygulanmasında yüzde 78’lerden yüzde 98’lere çıktık. 1970’lerde çokça can alan difteri, aşılama sonucu bugün ölümcül olmaktan çıktı.

1970’de 701 çocuk felci vakasından 39’u ölümle sonuçlanmıştı. Aşılamayla 1999’dan sonra hastalık görülmemeye başlandı. 1990 yılında doğumda gerçekleşen tetanoz vakası 67’ydi ve 26 bebek hayatını kaybetmişti. 2015’ten itibaren doğum sırasında oluşan tetanoz vakası görülmedi. Ve kızamık 1990’lı yıllarda 46 bin 761 kızamık vakasında 621 ölüm gerçekleşmişti.

Aşılama kızamığın da önüne geçti. 2015’te 300 kızamık vakasıyla karşılaşıldı ve ne mutlu ki kızamıktan ölüm oranı sıfırlandı. Uzun yıllar önce aşılanmayla çiçek hastalığı yeryüzünden tamamen silindi.