Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi’ne bağlı Topkapı Sarayı’nda Türk süsleme sanatının en eski örneklerinden ‘saz yolu’ üslubuna ait bezemeler bulundu.
Saray’ın 4. avlusunda devam eden restorasyonlar sırasında tesadüfen bulunan altın varak işlemeli duvar süslemesinin Kanun Sultan Süleyman döneminde baş nakkaş Şahkulu’na ait olduğu, üzeri kara beton sıva yapılarak kapatılan nadide bezemenin 500 yıllık olduğu düşünülüyor.
ŞAHKULU İZİ
Osmanlı Devleti 15 ve 16. yüzyıllarda askeri ve siyasi olarak dünyada büyük bir üstünlük sağlarken mimarlık ve sanat tarihi açısından da zirve dönemlerini yaşıyordu. Kendi üslubunu oluşturma ve bunu anıtsal eserlerde kullanma becerisi de hat safhadaydı. İşte Türk süsleme sanatının en önemli ekollerinden olan Şahkulu’nun eserleri de dünya literatürüne girmişti. Özellikle “saz yolu” üslubunun ilk temsilcisi olan Şahkulu, Kanuni Sultan Süleyman döneminde uzun yıllar Topkapı Sarayı’nın baş nakkaşlığı görevini yürütmüş ve bu üslubu kalem işleri ve çini motiflerinde sıkça kullanmıştı.
ÖRTÜSÜ KARA BETON
Topkapı Sarayı Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi’ne geçtikten sonra hem Kültür Bakanlığı’ndan devam eden hem de yeni belirlenen mekanlarda restorasyonlara hız kazandırıldı. Hırka-i Saadet Dairesi ile Revan Köşkü’nün arasında kalan avluyu örten tonozlu tavanda, geçtiğimiz temmuz ayında restorasyona başlanıldı. Sarayın ilk dönem yapılarından olan tonozlu yapıda 1950’li yıllarda uygulanan betonarme sıva raspalanınca altından inanılmaz bir süsleme çıktı.
500 SENELİK
Sanat tarihi açısından heyecan uyandıran kalem işi bezemenin 500 senelik olduğu düşünülüyor. Restorasyon sırasında sıva dökülmesi sonucu, kara sıva altından tesadüfen çıktı. Simurg, ejder, bulut ve bitkisel motif detaylı ve altın varaklı bezemenin; üslup, büyüklük ve renk çeşitliliği açısından ‘saz yolu’ tekniğinin günümüze ulaşan en etkili örneği olduğu varsayılıyor. Topkapı Sarayı’nda sernakkaşlık yapan Şahkulu, Osmanlı saray nakışhanesinde yeni bir bezeme üslubu şeklinde gelişme gösteren ‘saz yolu’nun ilk temsilcisi olarak biliniyor. İri, kıvrak ve sivri uçlu dilimli detaylar, yaprak ve çiçek motifleri, hayal mahsulü çeşitli orman hayvanları bu üslûbun konuları arasında sayılıyor. ‘Saz yolu’nda en çok kullanılan motifler arasında efsanevi hayvanlardan ejder ve simurg yer alıyor. Topkapı Sarayı’nda Hırka-i Saadet Odası, Bağdat Köşkü ve Revan Köşkü çinileri ile Sünnet Odası’nın dış cephesinde görülen ‘saz yolu’ örnekleri, XVI. yüzyılın ortalarından XVII. yüzyılın ortalarına kadar geçerliliğini koruyor. Bu üslupla yapılmış pek çok süsleme yasa dışı yollarla ülkemizden kaçırılarak Metropolitan, Louvre, British Museum gibi müzelerin koleksiyonlarında da yer alıyor.
MÜDAHALE PLANI
Milli Saraylar İdaresi Bilim Kurulu, Şahkulu’nun öncüsü olduğu ‘saz yolu’ üslubu, ejderha, zümrüd-ü anka gibi güç sembolü olan efsanevi yaratıkları içermesi bakımından dikkat çekici olduğunu, bu üslupta üretilmiş eserler, Türk mitolojisinin Osmanlı dünyasındaki süsleme amaçlı uzantısını, zengin tasvir gücünü, ihtişam ve yüksek estetik anlayışını gözler önüne sermesi açısından önemli görüyor. Bu nedenle Bilim Kurulu, ‘saz yolu’ bezemesine ilişkin bilimsel müdahale planı oluşturdu. Buna göre; “Uygulama kapsamında Horasan sıva üzerine işlenen bezeme, özgün haliyle korunacak. Milli Saraylar’ın 3 kalemkâr ustasının yürüttüğü çalışmalar kapsamında ‘saz yolu’ bezemesine sıva güçlendirmesi yapılacak ve iklim şartlarından etkilenmemesi için koruyucu katman uygulanacak. Bezeme, konservasyonu tamamlandıktan sonra hava ile teması kesilmeden cam veya benzeri bir malzeme ile korunarak sergilenecek.”