Prof. Dr. Arlıer ayrıca, ''Bahsettiğimiz beyin sisi denilen tablo ya da dengesizlik, baş ağrısı, koku ve tat alma kaybı gibi belirtiler zaman içerisinde sinirin kendini yenilemesi ve düzelmesine bağlı 6 aylık bir sürede genellikle kayboluyor.'' dedi.
Akciğerleri etkilemesiyle bilinen koronavirüsün, hastalarının 3'te 1'inde ciddi şekilde beyin ve sinir sistemi problemleri yarattığını bildiren Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülfikar Arlıer, geçen zamanda elde edilen verilerle bu hastalığın artık en az akciğer kadar beyini de etkilediğinin görüldüğünü vurguladı. Prof. Dr. Arlıer, baş ağrısı, beyinde iltihap, beyin zarlarında iltihap, sinir sisteminde koku- tat duyusunun kaybı, felçlerin tetiklenmesi, denge kaybı, görme kaybı, omurilik etkilenmesine bağlı felçler ve başka birçok nörolojik problemlerin de koronavirüsün kaynağı olduğuna işaret etti.
ALZHEİMERİ TETİKLİYOR
Beyin hücreleri ve sinir sistemi ile bağlantılı olan Alzheimer hastalığının da koronavirüsle birlikte şiddetlendiğine dikkati çeken Prof. Dr. Zülfikar Arlıer, "Alzheimeri tetikleyebiliyor. Alzheimer de bilindiği gibi beyin hücreleri ve sinir sistemi ile ilgili bir hastalık. Sağlıklı insanlarda unutkanlığı tetiklediği gibi Alzheimeri şiddetlendirme, hastalık şiddetine bağlı olarak ilaçları kullanmama ya da kan tablosunun bozulması, yeme- içmenin bozulması, beyine giden oksijenin bozulmasına bağlı da belirtiler çok şiddetleniyor. Bu şekilde koronavirüsün Alzheimeri de tetiklediği ve şiddetlendirdiği net olarak gösterilmiş" dedi.
YENİ BULGU BEYİN SİSİ
Koronavirüs geçiren hastalarda çok uzun süre unutkanlık, konsantrasyon ve denge kaybı gibi şikayetler oluşturan beyin sisinin son dönemde sık görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Arlıer, "Beyin sisine dair şu an elimizde yeterli veri yok ama şikayetleri 6 ay kadar devam eden hastalar var. Dengesizlik, konsantrasyon kaybı, unutkanlık, hafıza problemleri, kelime bulma güçlüğü, okuduğunu anlamak, günlük kelimeleri bulup konuşmakla ilgili sıkıntılar ve stres tetiklenmesine bağlı bir takım psikolojik durumlar, depresyonla ilişkili tablolar oluşturabiliyor. Koronavirüse bağlı ciddi derecede anksiyete dediğimiz kaygı, endişe, ölüm korkusu, hastalıktan sonra beslenme, iştahsızlık, kilo kaybı ve arkasından da depresyon süreçlerinin de tetiklendiği biliniyor" diye konuştu.
BAZI ETKİLER 6 AYDA KAYBOLUYOR
Beyinde bu hastalığın kalıcı hasar bırakmasıyla ilgili de değerlendirme yapan Prof. Dr. Arlıer, şöyle konuştu:
"Tetiklediği şey eğer felçse, elbette ciddi bir tedavi gerekir. Omurilik ya da beyin iltihabına sebep olmuşsa zamanla kalıcı bir hasar oluşturabilir. Ama bahsettiğimiz beyin sisi denilen tablo ya da dengesizlik, baş ağrısı, koku ve tat alma kaybı gibi belirtiler zaman içerisinde sinirin kendini yenilemesi ve düzelmesine bağlı 6 aylık bir sürede genellikle kayboluyor. Antiviral dediğimiz virüsün çoğalmasını önleyen ilaçların beyinde iltihabi süreçlerin ilerlemesini, sinir hücrelerinin tahribatını önlediği kabul ediliyor. Virüsün bünyeyi alt etmesinden önce vücut direnci gelişerek virüs alt edilebiliyor. Dolayısıyla o tedavilerin kullanılmasının bugün net olarak faydası gösterilmiş durumda. Pıhtılaşmayı tetiklediği için aspirin gibi ilaçların alınmasını da mutlaka öneriyoruz."