info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Erdoğan a Üst Düzey Ev Sahipliği

Obama ve diğer ABD yetkilileri, Erdoğan ve Türkiye ye görüşme boyunca övgü dolu sözler sarf etti.

 

ABD Başkanı Barack Obama, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Erdoğan'ın liderliğinden ailesine, Türkiye'nin ABD açısından kritik öneminden ikili ilişkilere, hep övgü dolu sözler kullanması dikkati çekti.
 
Başbakan Erdoğan'ın ziyareti "resmi çalışma ziyareti" olmasına rağmen, "devlet ziyareti" gibi ele alındı. Beyaz Saray'a askeri törenle gelen Erdoğan'ın geçeceği yol üzerinde ABD'nin 50 eyaletini ve 6 bölgesini temsil eden 56 bayrak askerler tarafından taşındı.
 
Erdoğan ve Obama'nın baş başa ve heyetler arası görüşmesi, planlanandan 30 dakika uzun sürerek, 2,5 saat olarak kaydedildi. Heyetler arası görüşmede kabine üyelerinden yüksek katılım dikkati çekti.
 
Obama'ya bir sürpriz de yapıldı. Başbakan Erdoğan, Obama'ya görüşme öncesinde hat sanatıyla Barack Hüseyin Obama yazan tablo hediye etti.
 
-ESPRİLİ BASIN TOPLANTI-
 
İki liderin ortak basın toplantısı da az sayıda devlet başkanını misafir eden Gül Bahçesi'nde düzenlendi. İkili görüşmenin uzun sürmesinden dolayı geç başlayan basın toplantısında, liderler hafif yağmur altında konuşmak zorunda kaldı. Bu da Erdoğan ve Obama'nın samimi espriler yapmasına neden oldu.
 
Erdoğan, konuşmasını kısa tuttuğunu dile getirerek, "Yağmurdan kaçtığım için değil, yağmuru bir bereket olarak görüyorum, kaçmak asla söz konusu değildir" esprisini yaptı. Obama da Erdoğan'a "Bu toplantımızda yağmurun bizimle iyi bir işbirliği yapmamasından dolayı üzgünüm" diye karşılık verdi ve Erdoğan'a şemsiye isteyip istemediğini sordu. Ardından iki deniz piyadesi, liderler konuşma yaparken şemsiye tuttu.
 
-SURİYE KONUSUNDA ORTAK MESAJLAR-
 
İki liderin konuşmasında, Suriye'nin odak noktası olması bekleniyor, serbest ticaret anlaşması konusunda da bazı somut adımların ortaya çıkıp çıkmayacağı merak ediliyordu.
 
İki lider, Suriye'de Esed'in iktidardan ayrılması, muhalefetin desteklenmesi ve halkın meşru taleplerini karşılayan yeni bir yönetimin inşası konusunda tam mutabakat içerisinde olduklarını vurgulama fırsatı buldu. Yapılan açıklamalardan, ABD yönetiminin Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate aldığının işaretleri görüldü.
 
Obama, Başbakan Erdoğan'ın "Beşşar Esed olmaksızın bir demokratik Suriye'ye dönüşümü desteklemeye yönelik uluslararası çabalarda ön safhalarda yer aldığını" ve "rejim ve muhalefet temsilcileri önümüzdeki haftalarda bir araya gelirken, Türkiye'nin önemli rol oynayacağını" söyleyerek, ABD'nin Suriye krizinin çözümünde Türkiye'ye verdiği önemin altını çizdi.
 
Obama, "sihirli çözüm" yok diyerek de Suriye konusunda yine somut gelişmeler ortaya koymadı. Obama'nın ilk defa ABD'nin Suriye'ye tek taraflı müdaheleye karşı olması ve bunun olumsuzluklarına yönelik bu kadar açık konuşması önemliydi: "(Suriye) Bu, uluslararası bir sorun. ABD'nin tek başına yapacağı bir şey değil ve Başbakan Erdoğan dahil bölgede kimsenin, ABD'nin tek taraflı eyleminin Suriye'de daha iyi sonuç getireceğini düşündüğünü sanmıyorum."
 
Obama, kimyasal silahlar konusunda da "Emin olmalıyım ki uluslararası topluma ek gerekçe sunayım" dedi.
 
Komite ve serbest ticaret anlaşmasına dair sürecin nasıl olacağının ayrıntısı ise ABD Ticaret Odası'nda konuşan Biden'dan geldi. Biden, Obama ve Erdoğan'ın ABD ile AB arasındaki görüşmeler sürerken, ABD ile Türkiye arasında serbest ticaret anlaşmasına doğru çalışma yönünde çabalara başlama kararı aldığını açıkladı.
 
Biden, "Türkiye'yi sadece AB ile görüşmelerin her aşamasında bilgilendirmekle kalmayıp, aynı zamanda serbest ticaret anlaşması bağlamında aramızdaki bazı bölünmelerin ve farklılıkların üstesinden gelebilmemiz halinde, o noktaya AB ile yeni ticaret anlaşmasını yapmadan gelebilmemiz halinde, bunun Türkiye için büyük bir fırsat olacağına inanıyoruz. Bu, onların zorlayabileceği bir açık kapı olur" diyerek, ABD ile Türkiye arasında ticari alandaki kanun ve uygulamalar ile iki tarafın eksik bulduğu konuların, ABD ile AB arasındaki bir anlaşmadan önce çözülmesi halinde, ABD'nin AB ile anlaşmayı imzalamasından hemen sonra Türkiye'nin de serbest ticaret anlaşması için adım atmaya hazır olabileceği mesajını verdi.
 
-ÇÖZÜM SÜRECİ-
 
İki lider karşılıklı olarak ülkelerinde yaşanan terör eylemlerine ilişkin üzüntülerini ve terörle mücadele konusundaki kararlılıklarını yineleme fırsatı buldu. Obama, Reyhanlı'daki bombalı saldırı nedeniyle Erdoğan da Boston'taki terörist saldırı dolayısıyla başsağlığı dileklerinde bulundu.
 
Obama, toplantıyla ilk kez çözüm sürecine dair yorum yapmış oldu. Obama'nın "Türkiye'yi çok uzun süredir rahatsız eden PKK şiddetine yönelik tarihi ve barışçıl çözüm arayışları konusunda siz ve Türk halkının cesaretine yönelik takdirlerimi iletmek istiyorum. ABD, Türkiye'nin uzun süredir güvenliği sağlama noktasındaki arayışında yanında durmaktadır" diyerek, hem sorunun siyasi çözümü hem de Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki çabalarına destek vermiş oldu.
 
Amerikan medyası ise Erdoğan-Obama basın toplantısında daha çok iç meselelere odaklıydı. Amerikalılar, Obama'ya daha çok AP'nin telefonlarının dinlenmesi, Libya'daki ABD konsolosluğuna saldırı ve ABD gelir idaresindeki skandalla ilgili sorular yönelttiler.
 
-İLİŞKİLERİN ÖNEMİ VURGUSU-
 
ABD tarafının Türkiye ile ilişkilere ve dünyadaki gelişmelere dair Türkiye ile işbirliğine verdiği önemi vurgulaması ortak basın toplantısıyla da sınırlı kalmadı, gün boyu süren toplantılarda ABD yönetimi Türkiye'ye verdiği değerin altını çizdi.
 
Biden'ın, ABD yönetimi olarak iki ülkenin ilişkilerine verdikleri önemi "Değişen bir bölge ve değişen bir dünyanın taşıdığı zorlukların çıkarlarımızı bu denli kuvvetli biçimde bir araya getirdiği bir zamanın daha önce görüldüğünden emin değilim", "ABD ve Türkiye omuz omuza durduğunda hiçbir zorluk bizim için fazlasıyla büyük değil", "ABD-Türkiye ilişkileri son 60 yılda iki tarafa da olağanüstü faydalar sağladı. Şundan kesinlikle eminim ki önümüzdeki 60 yıl her iki ülkeye de daha büyük yararlar getirecek" ve "Kuzey Afrika, Suriye, Afganistan ve birçok yerde, dünyadaki olayların çok güçlü biçimde iki ülkeyi bir araya getirdiği başka bir dönem hatırlamıyorum" sözleri bu anlamda önemliydi.
 
Kerry'nin de Türkiye'yi "hayati bir partner" olarak nitelendirerek, "En zorlu sorunların mevcut olduğu durumlarda, hemen yanı başımızda, liderlik etmeye çalışan bir Türkiye'nin masada olduğunu bilmemiz bize güven veriyor", "Bugün (ilişkimizin), şiddet ile gözümüzü korkutmaya çalışanlardan daha güçlü, dünyanın her köşesinde yüz yüze kaldığımız testlerden daha kuvvetli ve kollarımızın da bizi ayıran sulardan daha uzun olduğunu teyit ediyoruz" gibi cümleler kullanması dikkat çekiciydi.
 
-BİDEN'DEN GÜN BOYU ÖVGÜ-
 
ABD yönetiminin sıcak misafirperverliği, övgülere de yansıdı. Biden, Başbakan Erdoğan'a, katıldıkları her iki toplantıda da övgüler sıraladı.
 
Biden, Dışişleri Bakanlığında düzenlenen yemekte, "Sayın Başbakan, sizinle ilk tanıştığımızda da söylediğim gibi liderliğinize büyük bir inanç besliyorum" derken, ABD Ticaret Odası'ndaki toplantıda da "Erdoğan'a hayranım" ifadesini kullandı.
 
Biden, Erdoğan'ın Türkiye ziyaretinde kendisini hastaneden yeni çıktığı için İstanbul'da evinde ağırlamasından duyduğu mutluluğu hatırlatması dikkate değerdi. Hatta Biden, "Amerikalı dostlarıma şunu söylüyorum; bir Türk ailesi tarafından evlerinde ağırlanana kadar, misafirperverliğin gerçek anlamını bilemezsiniz" diyerek, Türkiye'nin ev sahipliğinin tanıtımını da yapmış oldu.
 
-KERRY'DEN TÜRKÇE SÜRPRİZİ-
 
ABD Dışişleri Bakanı Kerry'den de Türkçe atasözü sürprizi geldi.
 
Kerry, Dışişleri Bakanlığındaki öğle yemeğinde, Türkçe olarak "Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur" dedi ve aradaki Atlantik Okyanusu'nun iki ülkenin arasına giremeyeceğine dikkati çekti.
 
Kerry, ABD'de okuyan Türk öğrenci sayısına da dikkati çekerek, özellikle memleketi Boston'da çok fazla Türk öğrenci olduğunu söyledi. Kerry, İstanbul'u ima ederek, "Biz o nedenle Boston'a Boston-bul" diyoruz dedi.
 
Dolayısıyla ABD yönetimi dün Türkiye'yi olumsuzluklar ve gerginlikler değil, övgü dolu sözler, samimiyet ve en üst düzeyde organize edilen toplantılarla ağırladı.