Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği mart ayında Türkiye’nin de içinde olduğu bölge ülkelerdeki mülteci sayısının 5 milyonu geçtiğini açıkladı. Türkiye 2011'den itibaren uyguladığı açık kapı politikası nedeniyle dünyada en fazla Suriyeliyi ağırlayan ülke. Son resmi rakam 2 milyon 992 bin 567.
TÜİK'in 2016 verilerine göre bu sayının 17 ilin nüfusuna eşit olduğu görülüyor. İşte bu yüzden Türkiye'de "mülteci" başlığı açılan her konu doğrudan Suriyelileri ilgilendiriyor.
Avrupa Birliği ülkelerinin tamamının kabul ettiği Suriyeli sığınmacı başvurusu sayısı ise 866 bin 811.
Türkiye ise başvuru bir yana, fiilen bu sayının yaklaşık 3 buçuk katı düzeyinde Suriyeliyi barındırıyor. Bunların yüzde 10 kadarı yaşamlarını mülteci kamplarında sürdürüyorlar. Geri kalanlar ise çoğunlukla şehirlerde yeni bir yaşam kurmuş haldeler.
Suriyeli mülteciler İçişleri Bakanlığı'na ait 33 mobil kayıt aracı ve 150 başvuru merkezi yardımı ile de resmi kayıt ve takip altında.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı AFAD verilerine göre, Türkiye'nin Suriye krizinde mülteciler için kamu kurumu, sivil toplum kuruluşları ve halk tarafından yapılan toplam harcaması 25 milyar dolar civarında.
Türkiye'nin en fazla sıkıntı yaşadığı bir başka konu başlığı da "düzensiz göç". Yani Türkiye üzerinden yasadışı yollarla üçüncü ülkelere geçiş yapmak isteyen kişilerin yol açtığı kitlesel hareket.
İçişleri Bakanlığı'na göre, Türkiye 2005- 2014 yılları arasında yılda ortalama 50 bin civarında "kaçak göçmen"i yakalıyor ve bunlarla ilgili yasal işlem yürütüyordu.
Bu rakam 2015'te roket hızıyla arttı ve 150 bine ulaştı. 2016'da ise yakalanan ya da yasadışı geçiş yaptığı anlaşılan kaçak göçmen sayısı 175 bine ulaştı.
Bu nedenle Avrupa Birliği ile bu konuya ilişkin bir ortak eylem anlaşması imzalanıp uygulamaya konuldu.
Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle kaçak göçmen sayısı hızla düştü ve 2017'nin ilk üç ayında 10 bin civarında oldu.
Peki ülkesindeki savaştan kaçan bir Suriyeli, Türkiye'de mülteci statüsü alabilir mi?
İçinde bulunduğu coğrafya bakımından her zaman nüfus hareketlerine sahne olan Türkiye 1951 tarihli Mülteci Sözleşmesi’ne taraf. Ancak coğrafi sınırlamayı esas alıyor. Yani Türkiye’de Avrupa dışından gelenlere mültecilik hakkı verilmiyor.
Avrupa dışından gelenler üçüncü ülkeye yerleştirilene kadarsa, "şartlı mülteci" statüsünde geçici olarak Türkiye’de kalabiliyor. Türkiye hukuk sisteminde sığınmacı kavramı da bulunmuyor.