Hititlerin Anadolu’da egemenlik kurduğu M.Ö 1400-1200 yılları arasında yapıldığı tahmin edilen granit aslan heykellerinin, kutsal bir su kaynağına adanmış anıtlar olabileceği düşünülüyor.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden araştırmacı Erol Özen ve Geoffrey Summers’ın Hitit döneminden kalma heykelleri konu alan çalışmaları, LiveScience sitesinde geniş yer buldu.
Summers, American Journal of Archaeology dergisinde yayımlanan makalede, heykelleri, “Aslanlar ileriye doğru hamle yapmış, başları biraz eğik; başlarının üst kısmı, enselerinden çok az daha yüksekte” ifadeleriyle tanımladı.
Birbirlerinden farklı bir heykeltıraş stili içeren ve farklı sanatçıların elinden çıkan iki aslan heykeli, aynı zamanda kıvrımlı kaslara ve oyuldukları kayanın arkasına dolanan kıvrık bir kuyruğa sahip.
LiveScience’a konuşan Summers, “Bu oymaları yapan heykeltıraşlar, kesinlikle aslanların neye benzediğini biliyordu” dedi. Summers, hem arkeolojik hem de yazılı kaynakların, Asya motiflerine sahip olan aslanın Hititler döneminde Anadolu’da yaşadığına ve çukurlarda tutulduklarına işaret ettiğini belirtti.
Summers ayrıca, aslan heykellerinin minerallerin oksidasyonu nedeniyle sarı renge büründüğünü, ancak orijinal renklerinin farklı olduğuna inandığını söyledi.
YILLAR ÖNCE KEŞFEDİLDİLER
Antik aslan heykelleri, 2001 yılında, Karakız’da yaşayan bir köylü ve Kültür Bakanlığı’ndan bir yetkilinin o dönem Yozgat Müzesi müdürü olan Özen’i uyarmasıyla ortaya çıktı. Özen, kendisine bahsedilen antik bir taş ocağının bulunduğu alandan haberdar oldu. Bölgede yapılan geniş çaplı aramalar sonunda tarihi eserlere rastlandı ama yetkililerden önce yağmacılar bölgeye varmıştı.
“Karakız aslanı” yağmacılar tarafından, içinde hazine olabileceği düşüncesiyle dinamitle parçalanmış. Bu konuda yorum yapan Summers, “Maalesef Türkiye’de böyle eserlerin saklı hazine barındırdığına dair bir inanış var” dedi.
Karakız köyünün kuzeydoğusunda bulunan ikinci bir aslan da, tıpkı ilki gibi ikiye ayrılmış. 2002’de hız kazanan arkeolojik çalışmalar, yağmacıların geride bıraktıkları izleri de ortaya çıkardı. 2008 yılında, antik taş ocağında hırsızlık yapıldığı anlaşılmış ve geride bırakılan yarım kalmış taş eserler bulunmuştu.
ASLANLAR NE İÇİN YAPILDI?
Dev aslan heykelleri ve taş ocağında bulunan, en büyüğü iki metre çapındaki kayalar, arkeologları bu oymaların ne için yapılmış olduğu konusunda meraka sürükledi. Karakız civarında yapılan araştırmalar, heykellerin yapıldığı düşünülen tarihte, bölgede bir Hitit yerleşimi olmadığını gösterdi. Öte yandan, heykellerin büyüklükleri, yapıldıktan sonra uzak mesafelere taşınmak gibi bir niyetin son derece az olduğuna işaret ediyor.
Summers, aslanların bir saray veya büyük bir şehir için yapılmış olmalarından çok, bir anıt görevi gördüklerine inanıyor. Anıt olarak kutsadıkları şey ise su olabilir. Summers, “Aslan heykellerinin, bölgedeki bereket işaretçisi bir kaynağı gösterme ihtimalleri çok yüksek... Hititlerin heykeltıraş gelenekleriyle su kaynaklarına olan ilgileri arasında bu heykellerin önemi birbirine paralel” dedi.
İkinci aslan heykeli.
Journal of Near Eastern Studies dergisinin en son sayısında antik Anadolu’daki su dinleri hakkında makaleleri yayımlanan Yiğit Erbil ve Alice Mouton, Summers’ın dedikleriyle bağlantılı olarak, “altındaki ruh tarafından beslenen kutsal Eflatun Pınarı”ndan bahsetti.
Makalede, “Hititlerin çiviyazısı metinlerinde, su, önemli bir saflık katan element olarak kabul ediliyordu... yıkama ve hatta su ile dolu banyoların yer aldığı ritüellerde, suyun temizleme gücü ortaya çıkıyordu” ifadesini kullandılar.
Hititler için doğal dünya, ruhların yer aldığı, dev aslan anıtlarıyla kutsanan dini önemi çok büyük bir yerdi. Summers, “Su kaynakları, tıpkı aslanları gibi Hititler için kutsaldı” dedi.