Ancak “Aşure çorbası” olarak anılmaktadır.Ana malzemesi dövülmüş buğday(yarma)dır. Yarma, ıslatılmış buğdayın dibek taşlarında ahşap tokmaklarla dövülerek kabuklarından ayrıştırılmasıyla elde edilir.Bu ana malzeme ve diğer malzemeler; fasulye, nohut, kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm vs. önceden hazırlanarak büyük bir aşure tenceresine, ya da aşure kazanına doldurulur ve kaynatılır. (Bazı bölgelerde aşure çorbasının içine, Kurban bayramında kesilen kurbanın kurutulmuş küçük bir parçası da atılır. Bunun dışında, aşureye hoş bir koku vermesi amacıyla, suyuna başka bir kapta kaynatılmış karanfil suyu da eklenir.)
Ülkemizde bazı yörelerde aşure kaynatmak tam bir tören havasında geçer. Eskilerde bu durum her yerde aynı idi. Ancak köyden kente göç ve şehirlileşme süreci içinde pek çok kültür değerimizin aşındığı gibi, Aşure törenlerimiz de aşınmıştır. Ancak, halkımızın belleğindeki yeri koruduğu için hangi şartlarda olursa olsun, yaşamaya devam etmektedir. Kentlerde de en azından apartman komşuları arasında, aynı sokaktaki komşular arasında yaşatılmaktadır. Aşure piştikten sonra, küçük kaplara bölünür. Üzerinde biraz kaymak tabakası oluştuktan sonra, üzerine tarçın serpilir. Ondan sonra da dövülmüş fındık, ceviz vs. serpilir. Eğer mevsimiyse, tıpkı güllaç tatlısında olduğu gibi üzerine kırmızı nar taneleri de serpiştirilerek süslenir. Bundan sonraki aşama ise konu-komşu ve hısım-akrabaya dağıtmaktır.
Anadolu’muzda ve Türk İslam coğrafyasının büyük bir bölümünde bilinir aşure. Ama öyle zannediyorum ki, ona en güzel anlamları Anadolu yüklemiştir. “Bereket çorbası”, “Bereket aşı”, “Bereket yemeği”, “Bereket tatlısı” gibi adlarla da anılır.
İLK AŞURE NE ZAMAN YAPILMIŞTIR?
Kaynaklarda ilk aşure çorbasının, Nuh Tufanının ardından geminin karaya oturmasıyla yapıldığı anlatılır. Gemi Cudi dağına oturduktan sonra karaya ayak basılmış ve elde kalan son malzemeler birleştirilerek aşure çorbası yapılmıştır. Yapılan aşure çorbası gemiden karaya inen insanlara dağıtılmıştır. Böylece ilk aşure çorbası ortaya çıkmış.
KERBELA VAK’ASI VE AŞURE
Bir başka inanış ise, aşure çorbasının, Kerbela çölünde Yezit’in askerleri tarafından abluka altına alınan, Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in ailesi tarafından yapıldığıdır. Bilindiği üzere, Hz. Hüseyin’in geri dönüp gitmesine izin verilmeyerek, çölde aç ve susuz bırakılmışlardır. Bu aşamada elde kalan son yiyeceklerin birleştirilmesiyle aşure çorbası yapılmış ve Hz. Hüseyin’in ailesine ve askerlerine dağıtılmıştır. Bundan sonrası ise zaten acıların en büyüğüdür. Kerbela katliamı yaşanmış,
Allah resulünün torunu şehit edilmiştir. Müslümanlar her yıl Muharrem ayının 10’uncu günü yaşanan bu büyük acıyı anar, orada aç ve susuz şehit edilen Hz. Hüseyin ve ailesinin anısını yaşatmak için Muharrem orucu tutarlar. On gün boyunca su içmezler. Onuncu gün yapılan aşure ile de oruçlarını açarlar. İslam dünyasının en acı günlerinden biridir 10 Muharrem. Bu nedenle İslam coğrafyasının her yerinde inananlar yasa bürünür, Hz. Hüseyin’in şahadeti için gözyaşı dökerler.
MUHARREM AYININ ÖZELLİKLERİ
Aşure gününün de içinde yer aldığı Muharrem ayı, İslam dünyasında başka nedenlerden dolayı da kutlu sayılan bir aydır. İnanışa göre Muharrem ayında Allah on peygamberine on ihsanda bulunmuştur. Muharrem ayına
Aşır ayı da denmektedir.
“Bugüne “Âşura” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah, Hz. Musa’ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem’in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud’un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub’un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.”
Malzemeler:
* 3 su bardağı aşurelik buğday (yarma)
* 2 su bardağı nohut (haşlanmış)
* 2 su bardağı kuru fasulye (haşlanmış)
* 1 su bardağı bakla (haşlanmış)
* 1 çay bardağı pirinç
* 1,5 kg toz şeker
* 250 gr kuru kayısı (dörde kesiyoruz)
* 250 gr kuru üzüm
* 250 gr kuru incir
* 250 gr fındık
* 250 gr ceviz
* 1 adet portakal kabuğu rendesi
Süslemek İçin:
* Kuş üzümü
* Yeşil fıstık
* Tarçın
* Ceviz
* Nar
Yapılışı:
* Aşurelik buğdayı tencereye koyuyoruz, iyice yıkayıp üzerine çıkacak kadar su koyup kaynamaya bırakıyoruz.
* Suyunu çektikçe soğuk su ilave ediyoruz.
* Yarmalar pişene kadar kısık ateşte pişiriyoruz.
* Biraz daha su ilave ediyoruz.
* Nohutu, kuru fasulyeyi, baklayı, pirinci, kuru üzümü, kuru kayısıyı, fındık, portakal rendesini katıp kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz.
* Kuru inciri ayrı bir tencerede dörde kesip 1 su bardağı su ilave edip 1 çay bardağı toz şekerle pişiriyoruz. (Aşurenin kararmaması için)
* Toz şekeri ilave edip içindeki malzemelerle şeker birbiriyle tatlanana kadar pişiriyoruz.
* Pişen aşureyi kaselere koyuyoruz.
* Arzuya göre üzerini nar tanesi, ceviz, yeşil fıstık , kuş üzümü, tarçın ile süslüyoruz.
* Soğuk olarak servis yapıyoruz.