info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.2820
Dolar Satış
:
34.3438
Euro Alış
:
37.3363
Euro Satış
:
37.4035
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

AB’de Türkiye-AB İlişkileri ve Sığınmacı Krizi Masaya Yatırıldı

AB’de Türkiye-AB İlişkileri ve Sığınmacı Krizi Masaya Yatırıldı

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Brüksel’de Foundation for ProgressiveEuropean Politics (FEPS) tarafından düzenlenen ve Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri’nin de konuşmacı olarak bulunduğu toplantıya katılarak, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri üzerine bir konuşma yaptı ve soruları cevaplandırdı. Kemal Kılıçdaroğlu Avrupa Birliği’nin güçlü bir birlik olmak için Türkiye’yi içine alması gerektiğini vurguladı. Konuşmasında Suriyeli sığınmacılar konusuna değinen Kılıçdaroğlu, bu konunun artık AB’nin de çözmesi gereken bir konu haline geldiğini söyledi ve AB’de karar alma sürecinin yeterince hızlı işlemediğine dikkat çekti.
Brüksel, Yunanistan krizini takiben sığınmacı krizi için yoğun bir toplantı trafiğine ev sahipliği yapıyor.
 
AB liderleri ulusal çıkarlarını korumaya çalışırken, sığınmacı akını ile yüzleşen ülkeler için AB’nin dayanışma ilkesine dayalı bir çözüm arayışı içindeler. Bu yönüyle sığınmacı krizi konunun insani boyutu kadar AB projesinin varoluşsal tartışmalarına da kaynak oluşturan bir konu. AB’de birlik, dayanışma ve temel evrensel değerler üzerine konumlandırılan AB projesinin temellerinin test edildiği ve Yunanistan krizinde netlik kazanan süreç, sığınmacı krizi ile pekişiyor. Etkinliği sorgulanan dış politika, sığınmacı krizine gecikmeli müdahale, AB’nin en büyük başarılarından biri olarak kabul edilen ve AB sınırları içerisinde serbest dolaşım ilkesini hayata geçiren Schengen sistemi ile kaldırılan sınırlar arası pasaport kontrollerinin Almanya ve Avusturya gibi üye ülkeler tarafından geçici olarak yeniden uygulamaya alınması, AB göç ve sığınmacı yasaları ihlalleri, dayanışma ve yük paylaşımı ilkesi temelinde sığınmacıların yeniden yerleştirilmesine yönelik tüm üye ülkelerin katılımıyla uzlaşı sağlanamaması… AB’nin ortak sorunlara ortak politikalar ile cevap oluşturma kabiliyeti sorgulanıyor.
 
Bu tartışmalar 2016 sonu, 2017 başında AB üyeliğini referanduma götürecek olan bir İngiltere, Avrupa Parlamentosu’nda (AP) sayıları önemli ölçüde artmış AB karşıtı parlamenterler, ulusal düzeyde zayıflamakta olan ana akım merkez partiler, dışta Rusya – Ukrayna krizi ve IŞİD terörü gibi unsurlar dolayısıyla zorlu bir ortamda gerçekleşiyor. Diğer yandan ise yavaş ve kırılgan ekonomik büyüme, yüksek işsizlik oranları, yenilikçilik faaliyetlerinde ABD ve Japonya gibi önemli rakiplerle artmakta olan fark gibi sorunları etkili olarak ele almak ve AB rekabetçiliğini güçlendirmek için ekonomik büyüme, istihdam, sanayide (dijital) dönüşüm, enerji verimliliği, siyasi yönetimin derinleştirildiği bir Ekonomik ve Parasal Birlik, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı başta olmak üzere yeni ticaret kurallarının belirlendiği ticaret anlaşması müzakereleri, politika ve yasa oluşum süreçlerinde paydaş katılımının artırıldığı etkili ve sade yasal düzenleme ortamının yaratılması, iş yapma ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik iddialı, sonuç odaklı bir AB gündemi… AB’nin yüzleştiği tüm fırsat ve zorluklar somut, etkili ve tüm üye ülkeler tarafından benimsenen ve uygulanan eylemler gerektiriyor. AB kurumları ve üye ülkeler sığınmacı krizini AB’nin ihtiyaç duyduğu dönüşüm için itici güç olarak kullanmayı hedefliyor; daha yakın, daha derin ve farklı entegrasyon seviyelerine izin veren esnekliğe sahip bir Birlik.
Nitekim AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker 9 Eylül’de AP’de gerçekleştirdiği ve sığınmacı krizine odaklandığı “State of the Union” (AB’nin Durumu) konuşmasında Avrupa için çözümün “daha fazla Avrupa” olduğunu vurguladı. AB’nin yapısal dönüşümü için belirleyici aktör Almanya ise AB sığınma yasaları kapsamında sığınmacıların AB’ye giriş yaptıkları üye ülkeye geri gönderilmesini öngören Dublin sistemini askıya aldığını duyurarak güçlü bir dayanışma mesajı verdi. Uzun süren tartışmalı toplantıları takiben AB liderleri 23 Eylül Çarşamba günü gerçekleştirilen Liderler Zirvesi acil durum toplantısında üye ülkeler arasında görüş ayrılıklarına rağmen daha yapıcı bir yaklaşımın benimsendiğini dile getirdiler. Ancak krizin boyutları ve sığınmacı sayısında beklenen artış göz önünde bulundurulduğunda sağlanan uzlaşının kapsamının yetersiz olduğu değerlendiriliyor. AB’nin önümüzdeki dönemde üye ülkelerin yaklaşımında önemli farklılıkların bulunduğu zorlu alanlarda hızlı kararlar alması ve göç politikası üzerinde kapsamlı bir reform uygulaması gerekecek.
Kaynak : Murat Ürtekin