info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin Anlam ve Önemi

18 Mart Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal Atatürk`ün askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler gelir, başka komutanlar hâkim olabilir." dediği unutulmaz zaferdir.

18 Mart Çanakkale Zaferi büyük bir kahramanlık destanı…

18 Mart’ta Gelibolu'da büyük bir kahramanlıkla kazanılan zafer, sadece Türklerin değil bütün dünyanın hayatını değiştirdi. İşte bu önemli güne özel şiirler, sözler ve detaylar. 18 Mart Çanakkale Zaferi kutlu olsun!

* Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlen­meden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım. (Mustafa Kemal Atatürk) *

Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muhare­belerini kazandıran bu yüksek ruhtur. (Mustafa Kemal Atatürk)

* Harpte iki meş'um (uğursuz) şey vardır. Bunlardan biri taş duva­ra körükörüne yüklenmek, diğeri kuvvetleri birtakım ayrı ve bağlan­tısız harekata dağıtıp körletmektir. Biz bu iki ahmaklığı yapmanın tehlikesiyle karşı karşıyayız. (İngiliz Başbakanı Asquith)

* Ordunun yardımı olmaksızın Filo'nun başarı sağlayabileceği ümidine kapılmıştım; fakat şimdi bu işte müşterek bir harekatın zo­runlu olduğunu anlıyorum. (Churchill)

* Türkler, Çanakkale'yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir. (Churchill)

* Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se'bat cihetiyle takdir ve senaya liyakati, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşman taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir. (Alman Generali Uman von Sanders)

* Avrupa'da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, * Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu'yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar. (General Tawshend)

* Çanakkale Boğazı'ndaki Türkler ve Almanlar da 18 Mart'ı aralık­sız takip eden sessiz günler, şaşkınlık ve sonra da, büyük bir sevinç uyandırdı. Moral, son derece yüksekti. Kaleler ve tabyalardaki ha­sar da kolaylıkla giderilmiş olmakla beraber, ağır bataryaların cep­hane durumu-ciddiyetini koruyordu. (Robert Rhodes James)

* Çanakkale müdafaası, üç mucizeler muharebesidir. Hali kurtar­dı; maziye hamaset ve azametini iade etti; vatanımızı bir vatanı ebedi yaptı. (Sami Paşazade Sezai) * Zafer, “zafer benimdir” diyebilenindir, * Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez. * Zaferin büyüklüğü, savaşın çetinliği ile ölçülür.

* Zafer, barışın en kısa yoludur. 18 MART’TA NELER OLDU? İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u da alarak İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın kontrolünü ele geçirmek istemesi üzerine ilk hedef Çanakkale Boğazı olmuştur. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

1) Dünya tarihini değiştiren bir savunma

Çanakkale’de Türklerin kazandığı zafer, İngiliz ve Fransızların müttefikleri olan Rus Çarlığı’na yardım götürememisine neden olmuştur. Böylece Lenin önderliğindeki Bolşevikler devrim yapmış ve Rusya’daki monarşiyi yıkmışlardır. Kurulan Sovetler Birliği savaştan çıkmış ve 1991’e kadar süren bir soğuk savaşın da adımları atılmış oldu

2) Milli mücadeleye yardım etti

Zafer kazanılmış ama savaş kaybedilmişti. Başkent İstanbul’da İngiliz ve Fransız gemileri demirlemiş, Osmanlı topraklarını paylaşıyorlardı. Ama Çanakkale’de ünü her yere yayılan Mustafa Kemal, bu zaferdeki büyük payı sayesinde duyulmamış olsaydı, 1919 yılının 19 Mayıs’ında Samsun’a çıktığında sonradan Kurtuluş Savaşı’na dönüşecek milli mücadele için bu kadar insanı yanına çekemeyebilirdi.

3) Savaşın düşman yaratmayacağını gösterdi

İngiltere sömürgesi olan Avustralya ve Yeni Zelanda, ANZAC(Australian and New Zealand Army Corps) adındaki birlikleriyle Çanakkale’ye gelmişler, belki de hiç görmedikleri İngiltere ve onun kralı için canlarını vermişlerdi. Savaşların milletlerin değil kişilerin işi olduğunu bilen Atatürk ise, savaşta hayatını kaybeden Anzak askerlerine ve annelerine hitaben söylediği “Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim de evlatlarımız olmuşlardır.” sözleriyle dünyaya bir kere daha örnek olmuştur.

4) 3 büyükler tek yürek oldu

Türkiye’nin en köklü 3 spor klübü olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın sporcuları, Çanakkale’de kazanılan zaferde pay sahibidir. Resmi kayıtlara göre 3 büyüklerde o zamanlarda sporcu olan 30 oyuncu(Galatasaray 23, Fenerbahçe 5, Beşiktaş 2) farklı cephelerde şehit olmuştur. Cephede savaştıktan sonra saatlerce yol gidip İstanbul’da maç yapmaya gelip, maç sonunda tekrar cepheye dönen futbolcuların hikayeleri ise kitaplara konu olmuştur. “Çanakkale Kahramanı” Mustafa Kemal Atatürk “Çanakkale Kahramanı” Mustafa Kemal Atatürk

5) Yarım milyon insan hayatını kaybetti

Kocaman bir dünya savaşının sadece bir cephesi olsa da, Çanakkale hem kazanan hem de kaybeden için pahalıya mal oldu. 490.000’e yakın askerle gelen işgalci kuvvetler, 300.000’den fazla kayıp verdi. Buna karşılık Osmanlı tarafının 315.000 askerinin 250.000 tanesi ana yurdunu korurken şehit oldu. O tarihe kadar eşi görülmemiş bir cephe olan Çanakkale, sonucunda toplamda yarım milyondan fazla insan genç yaşta hayatını kaybetti.

6) Ateşkes zamanı

Aylarca süren savaşta, karşılıklı siperlerden birbirlerini yenmeye çalışan iki taraf, bazen ateşkes yapıyordu. Dakikalar önce birbirini öldürmek için karşılıklı ateş eden askerler, ateşkes olduğunda birlikte çalışıp hayatını kaybeden arkadaşlarını gömüyorlardı. Bu da, savaşın dramatik yönünü gözler önüne seren olaylardan birisidir.

7) Hayat o yıl durmuştu

1915 yılında mektepler mezun vermedi, kimse evlenmedi, kimse kendini düşünemedi. Bütün dünya birbirine karşı savaşıyordu ve bu savaşta herkese ihtiyaç vardı. Bunun en büyük örneklerinden birisi ise Tıbbiye’nin 1915 yılında eğitimine 1 yıllık ara vermesidir. Genç yaşlı dinlemeden insanlar savaşa giderken, 1915 yılında hayat durmuştu. Çanakkale, Türk ulusunun bağımsızlık ve hürriyetinin simgesi olmuştur. Her siperde ayrı destan yazan askerlerimiz, bu zaferin sonunda ‘Çanakkale Geçilmez!’ sözünü tarihe yazdırmıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasındaki Türk ordusu, canı pahasına savaşmış ve destan yazmıştır. ”Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.” (M.Kemal Atatürk)

KORKMA!

Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz,

Bu yol ki Allah yoludur, korku bilmeyiz, yürürüz!

Düşer mi tek taşı sandın namus ocağının?

Meğer ki savaşa giren son er şehid olsun.

Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa;

Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa;

Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar,

Taşıp da kaplasa afakı bir kızıl sarsar;

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir,

Değil mi cenge giden Çerkes'in, Laz'ın, Türkün,

Arab'la, Kürd ile bakidir ittihadı bugün;

Değil mi sinede birdir vuran yürek…

Yılmaz! Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!

Nasıl ki yarmadan afakı pare pare düşer,

Huda'yı boğmak için saldıran Cünun-i beşer;

Nasıl ki nur-i hakikatle çarpışan evham;

Olur şerare-i gayretle akibet güm-nam,

Şu karşımızdaki mahşer de öyle haşrolacak.

Yakında kurtulacaktır bu cephe…

Kurtulacak…

Demek yıkılmayacak kıble-gah-ı amalim…

Demek ki ölmüyoruz…

Haydi arkadaş gidelim!

Mehmet Akif Ersoy / Berlin 18 Mart 1915

ASKER DUASI

Elimde tüfenk, gönlümde iman,

Dileğim iki: Din ile vatan…

Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,

Sultan'a imdâd eyle Yârabbi!

Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!

Yolumuz gaza, sonu şehâdet,

Dinimiz ister sıdk ile hizmet,

Anamız vatan, babamız millet,

Vatanı ma'mur eyle Yârabbi!

Milleti mesrur eyle Yârabbi!

Sancağım tevhid, bayrağım hilâl,

Birisi yeşil, ötekisi al,

İslâm'a acı, düşmandan öc al,

İslâm'ı âbâd eyle Yârabbi!

Düşmanı berbâd eyle Yârabbi!

Kumandan, zabit, babalarımız.

Çavuş, onbaşı, ağalarımız.

Sıra ve saygı, yasalarımız.

Orduyu düzgün eyle Yârabbi!

Sancağı üstün eyle Yârabbi!

Cenk meydanında nice koç yiğid,

Din ve yurd için oldular şehid,

Ocağı tütsün, sönmesin ümid,

Şehidi mahzun etme Yârabbi!

Soyunu zebun etme Yârabbi!

Ziya Gökalp

 

BİR YOLCUYA

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda

İstiklal uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele,

Mehmed'in düşmanı boğduğu sele

Mübarek kanının akıttığı yerdir.

Düşün ki, haşr olan kan, kemik eti

Yaptığı bu tümsek, amansız çetin

Bir harbin sonunda bütün milletin

Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil ONAN

 

ÇANAKKALE DESTANI

Bir destan yazılmıştı, Çanakkale isminde,

Bin dokuz yüz on beşin, Mart’ın on sekizinde.

O bir destan değildi, masal sayılır destan,

Ölüm kalım savaşı, kurtuluştu kaostan.

Bu savaş milletimin, varlık yokluk savaşı,

Savaşan Mehmetçiğin, koltuğundaydı başı.

Üşüştü başımıza, dünyanın yabanisi,

Her birisi sanki de, cehennem zebanisi.

Mahşeri aratmıştı, o günde Çanakkale,

Kurdular her cephede, etten, yürekten kale.

Haçlı haçın altında, hedef almış hilali

Geldiyse de top yekun, yaşadı izmihlali.

Bir mühür basılmıştı, dünyanın tarihine

Kim ki şehit düşmezse, küserdi talihine.

Düğüne gider gibi, gittiler şahadete,

Koştular seve seve, en büyük ibadete.

Vatan uğrunda canlar, fedadır birer birer

Şehittir o yiğitler, ölmezler diridirler,

Cephedeydi neferi, duadaydı hastalar,

Kimi yetmiş den fazla, kimi çocuk yaştalar.

Semadan yağmur gibi, yağıyorken kurşunlar,

Sevindiler giderken, Allah’a kavuşanlar.

Nerde mal mülk sevdası, canlarından geçtiler

Kurşun kurşun, şehadet şerbetini içtiler.

Ne Yâr var akıllarda, nede çocuk hayali,

Hedef tek, canı verip, yüceltmekti hilali.

Birkaç gazisi kalan, tek savaştır cihanda,

Kanatlanıp uçtular, cennete hep bir anda.

Toprak kan kustu o gün, denizler demir yuttu,

Şehitleri O Nebi, kucağında uyuttu.

Ne gerek mezar taşı, ne gerek ona mezar

Bugün tarih onları, altın harflerle yazar.

Namazsız ve Kur’an sız, düşse de bir yanına,

Kefensiz, kanlı yelek, şahittir imanına.

Bir damla şehit kanı, bütün dünyaya değer,

Bir toprak parçasıdır, vatan değilse eğer.

Kurtarıp boğazları, şehadete erdiler,

Dünyaya yiğitliğin, bir dersini verdiler.

Gafiller ucuz sandı,oysa paha biçilmez

Sonunda anladılar, Çanakkale geçilmez.

Vatana göz dikenler, azdırdıkça azdılar,

Aslanlar savunmanın, destanını yazdılar.

Okusun bütün dünya, oturup ezberlesin,

Artık ininden çıkıp,yurduma göz dikmesin

Bu vatanın evladı, kurbandır toprağına,

Çakallar rüzgar olsa, değemez yaprağına.

Bir Hilal ki bağrında, yaşatır bu milleti,

Binlerce güneş feda, yaşasın

Türk Devleti.

Kasım Kaplan