info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

AB - Türkiye Raporunda Son Dönemeç

15 Temmuz KHK, AİHM, LGBT Hakları, OHAL, G:KIBRIS, Ekonomi

Rapor Özeti

• 15 Temmuz darbe girişiminde 241 kişi hayatını kaybetmiş, 2.196 kişi yaralanmıştır.

• Türk Hükümeti, tüm Türk toplumu ve siyasi yelpazenin desteği ile bu girişimin başarısızlıkla sonuçlanmasını sağlamıştır.

• TBMM 16 Haziran’da özel bir oturum gerçekleştirerek, Parlamento’da temsil edilen partilerin tümünün katılımıyla bir ortak bildiri yayınlamıştır.

• Hükümet darbe girişiminin Gülen hareketi tarafından düzenlendiğini saptamıştır.

• 20 Temmuz’da Türkiye genelinde üç ay süreyle OHAL ilan edilmiş, 3 Ekim tarihinde üç aylık süresiyle uzatılmıştır.

• Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile önemli yasal düzenleme değişiklikleri gerçekleştirilmiştir.

• Türkiye Avrupa Konseyi’ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında korunan bazı temel hakları güvence altına alma yükümlülüğünü geçici olarak askıya aldığını bildirmiştir.

• Darbe girişimi sonrasında Gülen hareketine muhtemel bağlantılar ve darbe girişimine dâhil olma iddiası temelinde çok geniş kapsamlı açığa alma, işten çıkarma, gözaltı ve tutukluluk kararları alınmıştır. Tedbirler toplumun tüm kesimlerini etkilemiştir. Birçok kurum ve şirket kapatılmış, varlıklarına el konulmuş veya kamu kurumlarına aktarılmıştır.

• AB darbe girişimi sonrasında alınan önlemlere ilişkin olarak resmi makamlara hukukun üstünlüğü ve temel haklarda en yüksek standardın gözetilmesi çağrısında bulunmuştur.

• Devlet memurları ve devlet arasında güven ve liyakat ilişkisi olması gerekmektedir. Tüm suiistimal iddiaları saydam prosedürlerle ve bireysel temelde ele alınmalıdır.

• Suçun bireyselliği ancak güçler ayrılığı, yargının tam bağımsızlığı ve avukata etkili erişim hakkı dâhil olmak üzere her bireyin adil yargılanma hakkına tam olarak saygı gösterilmesi ile sağlanır.

• Türkiye tüm önlemlerin oransallık ve gerekliliğini gözetmelidir.

• OHAL kapsamında alınan tedbirler Avrupa Konseyi’nin denetimine tabidir. Türkiye Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin Ekim 2016 tarihli önerilerini acil olarak ele almalıdır.

• Siyasi kriterlere ilişkin olarak, darbe girişimi öncesi TBMM, Hükümet tarafından 2016 yılı için belirlenmiş olan iddialı reform eylem planı ve Vize Serbestleştirilmesi Yol Haritasına ilişkin yasal düzenlemeleri hayata geçirmek üzere yoğun bir yasama gündemi yürütmüştür. Öte yandan veri koruma kanunu gibi kabul edilen bazı yasal düzenlemeler, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda Avrupa standartları ile uyum teşkil etmemektedir.

• TBMM’deki siyasi çatışmalar, Mayıs ayında yüksek sayıda milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması ve Kasım ayında eşbaşkanlar dâhil birçok HDP milletvekilinin gözaltına alınması ve tutuklanması derin bir endişe yaratmaktadır.

• Ülkenin Güneydoğu bölgesinde güvenlik Temmuz 2015’de Kürt sorununun çözüm sürecinin çöküşü sonrasında kötüye gitmiş, PKK ve Daeş tarafından ölümcül saldırılar düzenlenmiştir.

• PKK, AB’nin terör örgütleri listesindedir.

• Ülkenin Güneydoğu bölgesinde güvenlik güçleri tarafından orantısız güç kullanımı ve ciddi insan hakları ihlalleri olduğuna ilişkin iddialar artmıştır.

- 3 -

• Birçok seçilmiş temsilci ve belediye yöneticileri görevlerinden alınmış veya terörle ilgili suçlamalarla tutuklanmıştır. Bunların bir kısmı OHAL kararnameleri temelinde gerçekleşmiştir.

• Terörle mücadele uygulamaları orantılı ve insan haklarına saygılı olmalıdır.

• Kürt sorunu için tek çözüm yolu siyasi bir süreçtir. Yeniden uzlaşı ve yapılanma devlet için dikkate alınması gereken ana konulardır.

• Sivil toplum etkili olmak için çaba içerisindedir; fakat bağımsız sivil toplum kuruluşları yasa ve politika oluşum süreçlerine ender olarak dâhil olmaktadır. Bazı STK temsilcileri ve insan hakları savunucuları gözaltına alınmıştır ve bu kişilerin baskı gördüğüne dair geçerli iddialar vardır.

• Darbe girişimi sonrasında uygulamaya konulan önlemler kapsamında çok sayıda kurum Gülen hareketi ile bağlantı gerekçeleri temelinde kapatılmıştır.

• Türkiye’nin kamu yönetimi reformu alanındaki hazırlıkları orta derecededir. Özellikle darbe girişimi sonrasında kamu hizmetleri ve insan kaynakları açısından geriye gidiş olmuştur. Darbe girişimine karşı önlemlerin bürokrasinin işleyişine olan yapısal etkisi henüz belirginlik kazanmamıştır.

• Türk yargı sisteminin hazırlık düzeyi düşüktür. Özellikle bağımsız yargı konusunda son yıllarda gerileme vardır. Yüksek mahkemelerin yapı ve üyeliklerinde yapılan geniş çaplı değişiklikler Avrupa standartları ile uyumsuzdur. Yargıç ve savcılar Gülen hareketiyle işbirliği iddiaları ile görevden alınmış, bazı durumlarda tutuklanmıştır. Bu durum Temmuz darbe girişimi sonrasında kötüleşmiş, yargıç ve savcıların beşte biri görevden alınmış ve malvarlıklarına el konulmuştur. Yargı erki görevini bağımsız ve tarafsız bir şekilde yapabilmeli, icra ve yasama erkleri güçler ayrılığına tam saygı duymalıdır. OHAL çerçevesinde bazı suçlamalarda gözaltı süresi otuz güne çıkarılmıştır. Bu durum Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ile uyumsuzdur.

• Yolsuzlukla mücadele alanındaki hazırlıklar belirli bir düzeydedir.

• Yolsuzluk birçok alanda yaygın ve ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Yolsuzlukla mücadeleye ilişkin yeni strateji ileri yönde atılmış olmakla birlikte kapsam açısından sınırlı bir adımdır. Yasal çerçevede önemli boşluklar vardır. İcra erkinin kamuoyunda bilinirliği yüksek yolsuzluk vakalarına yönelik soruşturmalar üzerindeki etkisi çok önemli bir kaygı kaynağıdır.

• Türkiye’nin örgütlü suçlarla mücadelede belirli düzeyde bir hazırlığı vardır. Kurumsal kapasite artmış, yeni strateji ve eylem planları kabul edilmiştir. Bununla birlikte nihai hüküm verileri ve diğer göstergeler hakkındaki istatistikler mevcut değildir. Mali soruşturmalara başvuru yetersizdir. Malvarlıklarına tedbir konulması ender uygulanmaktadır ve el konulan varlık miktarı düşüktür.

• Terörün finansmanıyla mücadele konusunda kapsamlı bir yasal çerçeve vardır. Terörle mücadele yasasının kapsam ve tanımlamaları AB müktesebatıyla uyumsuzdur ve uygulamalar ciddi temel hak kaygıları yaratmaktadır. Terörle mücadele kapasitesi düşürülmeden, terörle mücadele ve ceza mevzuatı AİHM içtihadıyla uyumlu hale getirilmelidir. Yasanın uygulanmasında oransallık ilkesi gözetilmelidir.

• Türkiye’nin yasal çerçevesi insan hakları ve temel haklar konusunda temel güvenceler içermektedir; fakat gelişmelidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM içtihadı ile uyumluluk henüz sağlanmamıştır. Darbe girişiminin ertesinde işkence, kötü muamele ve usul hakları konusunda ihlaller raporlanmıştır. Tüm önlemler insan hakları ve orantılılık ilkesi ile uyumlu olmalıdır. Yeni İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu doğru yönde bir adımdır. Birçok ayrımcılık türüne yönelik düzenlemeler içermekle birlikte cinsel yönelimler konusunu kapsamamaktadır. Bu konuda özel bir yasal düzenleme gerekmektedir. Söz konusu yasanın öngördüğü kurum henüz hayata geçirilmemiştir. Yardıma en muhtaç grup ve kişilerin ait olduğu azınlıkların hakları korunmalıdır. Cinsiyet temelli şiddet, ayrımcılık,

- 4 -

azınlıklara karşı nefret dili, nefret suçları ve lezbiyen, gay, biseksüel, transgender ve interseks (LGBTI) bireylerin haklarının ihlali ciddi bir kaygı kaynağı olmaya devam etmektedir.

• Geçtiğimiz yıl içerisinde ifade özgürlüğü konusunda ciddi bir gerileme olmuştur. Özellikle milli güvenlik ve terörle mücadele düzenlemeleri olmak üzere hukukun keyfi ve seçici uygulanması ifade özgürlüğüne olumsuz etkide bulunmaktadır. Gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya kullanıcılarına karşı sürmekte olan ve yeni ceza davaları, akreditasyonların geri çekilmesi, çok sayıda gazetecinin tutuklanması ve de medya kuruluşlarının kapatılması Temmuz darbe girişimi sonrasında ciddi kaygılara neden olmaktadır. Ayrıca toplanma özgürlüğü de yasal olarak ve uygulamada ileri derecede kısıtlanmaya devam edilmektedir.

• Türkiye, Kıbrıs’ta iki toplumun liderleri arasında barış görüşmeleri ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Özel Danışmanı’nın çabalarına desteğini ifade etmeye devam etmektedir.

• Türkiye, Aralık 2006 ve Aralık 2010 Konsey kararları uyarınca (sekiz başlığın müzakerelere açılmaması kararlar dâhilindedir) Ek Protokol’den doğan yükümlülüklerini yerine getirme konusunda hiçbir ilerleme kaydetmemiş ve doğrudan ulaşım hatlarındaki kısıtlamalar dâhil olmak üzere malların serbest dolaşımı önündeki engelleri kaldırmamıştır.

• Türkiye, G.Kıbrıs ile ikili ilişkilerini normalleştirme yönünde bir ilerleme kaydetmemiştir.

• Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Anlaşması ile uyum içerisinde kayıtsız şartsız iyi komşuluk ilişkileri ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı’na başvurulması da dâhil sorunların barışçıl çözümüne bağlılık göstermesi gerekmektedir. AB bu kapsamda AB üye ülkelerine yönelik olumsuz sonuçlar doğurabilecek her türlü tehdit ve eylemden kaçınılmasını teşvik etmektedir.

• Türk ekonomisi gelişmiştir ve işleyen bir piyasa ekonomisi durumundadır. Fakat yüksek dış açık Türk ekonomisini mali belirsizlik, küresel yatırımcıların algılarına ve siyasi risklere karşı zafiyet içinde bırakmaktadır.

• Merkez Bankası faiz oranlarını indirmiştir, fakat enflasyon resmi hedefin çok üzerinde kalmıştır.

• Önde gelen medya, iş insanları ve siyasi muhaliflere karşı vergi ve finansal suçlar otoriteleri ve mahkemelerin devreye sokulması nedeniyle iş ortamı bozulmaya devam etmiştir. • Mallar, hizmetler ve işgücü piyasalarının etkin işleyişi için yapısal reform uygulamalarında gerileme vardır.

• Türkiye’nin AB piyasa güçleri ve rekabet baskısıyla başa çıkabilme kapasitesi yönünde hazırlıkları iyi düzeydedir.

• Enerji sektöründe serbestleşme başta olmak üzere bazı ilerlemeler olmuştur. Diğer yandan eğitimin niteliği ve kız çocuklarının eğitime erişimi konusunda çok ciddi sorunlar vardır. Bir başka sorun Türk Lirası’nın reel değer artışının ekonominin fiyat rekabetini azaltmasıdır.

• AB üyeliğinin gerekliliklerini yerine getirme yeterliliğine ilişkin olarak, Türkiye AB müktesebatıyla uyumlaşmaya devam etmiştir. Vize serbestleştirilmesi ilgili çalışmalar dışında, diğer çabalar yavaş seyretmiştir.

• Şirketler hukuku, Trans-Avrupa Ağları, bilim ve araştırma alanlarında müktesebat uyumu ileri düzeydedir.

• Malların serbest dolaşımı, fikri mülkiyet hukuku, mali hizmetler, işletme ve sanayi politikası, tüketici hakları ve sağlık, gümrük birliği, dış ilişkiler ve mali denetim alanlarında iyi düzeyde ilerleme kaydedilmiştir.

• Kamu alımları alanında hazırlıklar orta düzeydedir ve müktesebat uyumunda önemli eksiklikler vardır.

• İstatistikler ve ulaşım politikası alanında hazırlıklar orta düzeydedir.

- 5 -

• Çevre ve iklim değişikliği alanlarında belirli bir hazırlık vardır; fakat daha iddialı ve eşgüdümlü politikalar uygulanmalıdır.

• Birçok alanda AB müktesebatıyla tam uyum için önemli ilerleme sağlanması gerekmektedir.

Kaynak : Murat Ürtekin