57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı kabul edilen Anzak Çıkarmasını durdurmak amacıyla 25 Nisan 1915 sabahı harekete geçen ve imha edilen Osmanlı alayıdır.
19. Fırka'ya bağlı üç alaydan (72, 77 ve 57) biri olarak Tekirdağ Yarkışla mevkiinde 1 Şubat 1915 tarihinde kurulan 57. Alay'ın alay komutanı, Hüseyin Avni Bey (Arıburun)'dir.
22 Şubat 1915 tarihinde 19. Fırka Komutanı Yarbay Mustafa Kemal tarafından törenle sancağı verilen 57. Alay, 23 Şubat 1915 tarihinde Çanakkale’ye doğru yola çıkarak, 25 Şubat 1915 tarihinde eski adı Maydos olan Eceabat’a vardı. 19. Fırka'nın bağlı olduğu 5. Ordu Komutanlığı'nın Enver Paşa tarafından kurulmasından sonra 57. Alay, genel ihtiyat (yedek) olarak 26 Mart 1915’te Bigalı Köyü’ne intikal etti. Bu tarihten, 24 Nisan 1915 tarihine kadar bizzat Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni tarafından sürekli eğitime tabi tutulan 57. Alay Bigalı Köyü ve Turşun bölgesinde tatbikatlar yaptı.
Bigalı Köyü’nde eğitim ve tatbikat faaliyetlerini yürüttüğü sırada 57. Alay’ın birkaç kez 5. Ordu tarafından yeri değiştirilmek istenmişse de Mustafa Kemal’in çıkartmanın yapılacağı yere en yakın noktalardan biri olmasından ötürü Bigalı Köyü’nde kalma yönünde ısrarcı olmuş ve bunda da başarılı olmuştur. Böylece 57. Alay, Bigalı Köyü'nde kalmış, 25 Nisan 1915 sabahı, kendisine bu yönde bir emir gelmemiş olmasına rağmen Mustafa Kemal'in kişisel inisiyatifiyle düşman çıkartmasını haber alır almaz Conkbayırı'na doğru hareket etmiştir. 57. Alay'ın, Conkbayırı'na hareket eden 3 taburu ve bir dağ bataryasını oluşturan yaklaşık 650 subay ve asker, Conkbayırı'na varıldığı anda bizzat Mustafa Kemal'in yönetiminde kendisinden yaklaşık 4-6 kat daha büyük bir düşman gücüne karşı taarruza geçmiştir.
57. Alay'ın sancağı şu anda Avustralya'da Melbourne müzesinde sergilenmektedir. Sergilenen bayrak Kurtuluş savaşında düşman eline geçen ve sergilenen Türk sancağıdır. Müzede bayrağın altında şunlar yazılıdır:
"Bu alay sancağı Gelibolu savaş alanından getirilmiş, ama esir edilmemiştir. Çünkü, Türk Ordusu'nun milli geleneklerine göre bir alayın sancağı, alayın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu sancak, sonuncu muhafızın da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık örneği olarak karşınızda duran bu Türk alay sancağını selamlamadan geçmeyin."