CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,Lüleburgaz’da Trakya çiftçisine hitap etti.Trakya,istanbul ve daha birçok bölgeden milletvekilleri,parti yönetim kurmayları,Genel başkan yardımcıları,Faik Öztrak,Bihlun Tamaylıgil,Umut Oran,Gökhan Günaydın,Süheyl Batum,Gürsel Tekin, Ercan Karakaş,Tekirdağ milletvekilleri Candan Yüceer ve Emre Köprülü,ile çok sayıda belediye başkanı katıldı.Kemal kılıçdaroğlu,önce partisine yeni katılan birine rozet taktı,sonra bir muhtara sorunlarını anlatması için kürsüde yer verdi.Ardından son zamanlarda büyük tepkilere neden olan ayçiçeği fiyatları olmak üzere,tarım konularında geniş açıklamalarda bulunurken,hükümete yüklendi.Kılıçdaroğlu konuşmasında, “ Cumhuriyet Halk Partisi kürsüsü, halkın kürsüsüdür.O nedenle çiftçinin sorunlarını anlatmak için biz de önce halka söz verdik ve kürsüye çıkıp onun sorunlarını anlatmasını istedik.O size merhaba dedi,şimdi de ben size merhaba diyorum.Bir mücadelemiz var.Bir azmim var,bir kararlılığım var;Türkiye’yi çağdaş uygarlığa ulaştırmak.Bir amacım,hedefim,ilkem var;Alın terine değer vermek.Herkesin aşı,herkesin işi olsun.Bunun için yola çıktım,bunun için Lüleburgaz’a geldim.Bunun için adım adım Türkiye’yi geziyorum.
Arkadaşlar;Türkiye’de ayçiçeğinin % 60’ı Trakya’da oluyor.Türkiye’nin yıllık 3 milyon ton ayçiçeğine ihtiyacı var.Bunun 1.5 milyon tonu bu yıl üretildi.Fiyatı,gerçekten hepimizin üzerinde düşünmesi gereken bir rakam.Bir buçuk milyon ton ürteiyorsun.İktidarın üzülmesi gerekir.Bir çiftçinin alın teriyle,çabayla ürettiği,mücadele ettiği birbuçuk milyon ton ürünü almışsın,bununla gurur duyman gerekir.Ama verdikleri fiyatı 2012’nin altında.Şimdi ben Lüleburgaz meydanından Recep Beye sesleniyorum; 2012’de 1.lira fiyat verdin.2013’de önce bir lira, sonra bir lira otuz kuruş fiyat veriyorsun.Sen gübreye,mazota,ilaca,suya,her şeye zam yaptın,üreticiye dönüp “fiyatını geçen yılın fiyatından daha düşük tutuyorum,daha az veriyorum” diyorsun.Bunu siz kabul ediyor musunuz?Zaten kabul etmek akıl dışı bir şey.Her şeye zam yapacaksın,çiftçiye gelince, “bir dakika,senin ürünün fiyatını düşürüyorum.”diyorsun.Neye göre,hangi gerekçeyle,hangi ekonominin gereği olarak düşürüyorsun?
Ama ne yapıyor, “Çiftçi üretmesin,ben bunu yurt dışından getireyim.” Diyor.Yağlı tohum,küspe ve ham yağ tutarını toplam olarak düşündüğümüzde,mevcut iktidarın döneminde ithalat için ödenen tutar 27 milyar dolar.Yurt dışından getirirken ödenen milyar dolarları harcıyorsunuz,kendi çiftçinize gelince bunları görmüyor,destek vermiyorsunuz.Kendi çiftçinizi tarlaya,ürüne mahkum ediyorsunuz,doğru dürüst fiyatla ürününü almıyorsunuz ama başka ülkelerin çiftçilerine dünyanın fiyatını veriyorsunuz.Bunu CHP olarak kabul etmek mümkün değildir.Bunun hesabını TBMM’DE sormak benim ve partimin görevidir.Ayçiçeğinde tablomuz budur.Geçen yılın fiyatından daha düşük fiyata çiftçiye dayatıp, “satacaksın” diyorlar. Ne yapacak?depolama imkanı yok,düşük fiyattan satacak,bedelini birileri alacak.Alın terini emeğini birileri götürürken,fatura Trakya’nın Ege’nin,Doğudaki köylüye çıkacak.Siz zarar edin diyorlar ama bunu kabul etmek mümkün değildir.
Gelelim ÇELTİK’E;Türkiye’deki Çeltik üretiminin %55’i tek başına Trakya’da.Müthiş bir rakam.Bu aynı zamanda Trakya köylüsünün ne kadar çalışkan olduğunu gösteriyor.Gündöndü üretiminin %60’ı Çeltik üretiminin %55’i bu topraklarda üretiliyor.2009’da çeltik fiyatı 1.5 liraydı.2010-2011-2012’de bir liranın altına düştü.2013’de hasat başladı,fiyat bir lira 30 kuruş civarında.Maliyet 1.5 lira.Fatura kime çıkıyor? Çeltik üreticisine çıkıyor. “Üretmeyin,dışarıdan GDO’LU pirinç getireceğim,onu millete yedireceğim,siz üretmeyin,siz oturun yerinize” diyor.Buna izin vermeyeceğiz.Bizmi topraklarımız bereketli,bizim insanımız çalışkandır.İzin vermemenin bir tek yolu var,sandığa gideceğiz ve iktidarı sandığa gömeceğiz.
Gelelim buğdaya;Buğdayın anavatanı Anadolu’dur.Bütün dünyaya buğday Anadolu’dan gitmiştir.Bu yüzden Anadolu tahıl ambarı olarak bilinir.Bu iktidar döneminde 2002-2013 tarihlerinde ithal edilen buğday miktarı,24 milyon tondur.7 milyar dolar para verildi.Şimdi sizin vicdanınıza sesleniyorum;7 milyar doları Türk köylüsüne verseydin,bu bedel Türk köylüsüne teşvik olarak verilseydi,değil Anadolu,değil Ortadoğu,bütün dünyayı buğday ambarı yapmaz mıydık?Ama vermediler. “Köylü ekmesin,üretmesin,bir kilo makarnaya mahkum olsun,ben onun iradesini satın alayım” diyor.Buna izin vermeyeceğiz ve mücadelesini yapacağız.10 yıl önce Türkiye’de 93 milyon hektara buğday ekiliyordu.Şimdi 93 milyonluk hektar 75 milyona düştü.Köylü artık buğday ekmiyor.Çünkü zarar ediyor.Önümüzdeki yıllarda köylü giderek topraktan uzaklaşacak.10 yıl önce çiftçi 3.5 kilo buğday sattığında bir litre mazot alıyordu.Şimdi ise bir litre mazot için 9 kilo buğday satıyorlar.Köylünün içinde bulunduğu durumu görüyorsunuz.Anadolu’yu buğday ambarı olarak düşünüyoruz,39 hektar alan düşüyor,mazota her gün her saat zam yapılıyor.Çifttçiye mazotu vergisiz verin dediğimizde , “ben bunu nereden karşılayacağım” deniliyor.Yata,gemiciklere bedava verilirken,köylü sabahın köründe tarlaya gidiyor,alın teri döküyor,üretiyor,dünyayı besleyecek, “üretme,zam yaptım, katlanacaksın” diyor.Fiyatı da vermiyor,açlığa mahkum ediyor.
Sevgili Lüleburgazlılar,ben iki yıl önce buraya gelip, “bu ekonomi politikası iyi bir politika değil.Böyle devam ederse,Türkiye,yakın gelecekte saman ithal etmek zorunda kalabilir.” Deseydim bana “ya şu genel başkana bak.Bu kadar zengin topraklarımız,güneşimiz,suyumuz,havamız var.Saman mı ithal edeceğim*” derdiniz.Şimdi ne yaptık? Cumhuriyet tarihinde ilk kez yurt dışından saman ithal etmek zorunda kaldık.Ovalarımız,sularımız,çalışkan insanımız,güneşimiz,güzel bir iklimimiz,güzel bir Türkiye’miz var.Ne oldu da bu Türkiye’ye saman ithal etmek zorunda kaldık? Kuraklık olduğu söyleniyor.90 yıllık Cumhuriyet tarihinde yalnız 2012’de mi kuraklık oldu? Kuraklık hikaye. Son 30 yılda,30 milyon insan nüfusumuz arttı.Nüfus arttı ama besicilerin derdinden bahsedeyim size,
Koyunlara bakıyoruz,10 yıl önce bu ülkede 50 milyon baş koyun vardı,şimdi bu 25 milyona düştü.Keçi sayımız 19 milyondan 6 milyona düştü. “Keçi beslemeyin ormanı yiyorlar.” Diyorlar.Ormanı yiyenler kravatlı keçiler.Manda sayısı bir milyondan 80 bine düştü.Hayvan sayısı azaldı.Kuraklık vardı diyordun,o da yok.Öyleyse bu samana ne oldu?Çünkü köylüyü üretimden ve topraktan kopardılar.EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞINI ELDE EDEMEYEN BİR ÜLKE,BAŞKALARININ KÖLESİ OLARAK KALIR.Biz onun için ekonomik bağımsızlığı savunuyor,çiftçinin hakkı teslim edilmeli, alın teri değer bulmalı diyoruz.Eğer bunu yaparsak başarıya ulaşırız.
Gelelim süt meselesine,bir ara sütün fiyatı 30 kuruşa düştü.Köylü bağırdı, “ben ne yapacaığm?” dedi. “Önemli değil” diyerek bütün hayvanları kesime gönderdiler.Sığır fiyatları arttı.Fiyatlar artınca yurt dışından sığır ithal ettiler.Hayvanlar geldi,sığırların fiyatı düştü.Siz hiç bir siyasal iktidarın kendi çiftçisiyle rekabet ettiğini duydunuz mu? Hükümet kendi çiftçisini rakip olarak görüp rekabet ediyor.Besici kilo başı etin maliyeti 16 lira,et-süt kurumu 15 lira 30 kuruştan zararına satın alıyor.Bununla da kalmıyor,yurt dışından kilosu 10-12 liradan kargas et getiriyor.Ama kasapta et ucuzlamadı,25 liradan satılıyor.Köylü zararda,kasap zararda, üretici zararda,kazanan kim? İthalatçı yandaşlar kazanıyor.Bütün köylü kardeşlerimin bu gerçeği bilmesini isterim.Madem kargas eti 8-9 liraya getiriyorsun,o zaman kasapta ucuza sat.11 yılda ithalata ödenen para,104 milyar dolar.Bu para sizin paranız.Ne için bu tarım ürünleri geliyor? Türk çiftçisini yok etmek için.Onlar kazanıyor,bizimki ağlıyor.Mustafa Kemal Atatürk, “köylü milletin efendisidir” diyordu.Köylü sabahın köründe çalışmaya başlar,alın teri döker.Onun Cumartesi-Pazarı yoktur.Her saat çalışır,ürününü elde yayar,harmanlar,bağ bozumu şenlikleri yapar.Sonbahara düğününü denk getirir,oturur eğlenir,keyfini çıkarır.Bütün bir yıl çalışmıştır,huzur içinde evine gitmek ister.Şimdi ekmiş,düşünüyor;Banka borcunu,kredi kartı borcunu,tüketici kredisini nasıl ödeyeceğini düşünüyor.Köylü milletin efendisiydi,şimdi hükümetin kölesi haline geldi.Zincirlerinizi kırın,iktidardan hesabını sorun.”Dedi.
Konuşmanın bitiminde Kılçdaroğlu’na Lüleburgaz forması hediye edildi ve kılıçdaroğlu halka kırmızı karanfiller atarak ilçeden ayrıldı.
Haber ve Fotoğraflar: Murat ÜRTEKİN