Adı “Company of Heroes 2” (Kahramanlar Bölüğü 2) olabilir ama Relic imzasını taşıyan bu gerçek zamanlı strateji oyununda biraz kahramanlık görmek için neredeyse 15 saat sabretmek gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı’nın buz tutmuş Doğu Cephesi’ni konu alan oyunun amacı kahramanlıktan çok, o kanlı savaşın korkunçluğunu gözler önüne sermek. Savaşın en yoğun çarpışmaları Doğu Cephesi’nde yaşanmıştı: Alman Kara Kuvvetleri, kayıplarının %80’ini Berlin’in doğusunda vermişti. Sovyetler ise 8,6 milyonu asker olmak üzere toplam 26 milyon insan kaybetmişti.
Bütün bunları öğrenmek rahatsız edici ve oynamak da öyle! Sovyet savaş çabasının temelinde ülkenin inanılmaz sayıda genç kadın ve erkeği anavatan uğruna ölmek üzere cepheye sürebilme yeteneği bulunuyordu. Bu “nüfus özelliği”nin oyuna yansıması, tek bir tıkla sonlarına gönderebileceğiniz sonu gelmez bir insan akışı olmuş. Pek çok görevde askerler bölükler halinde ana üssünüzde eğitilebiliyor veya haritaya acemi er olarak getirilebiliyor. Company of Heroes’a o Sovyet dokunuşunu veren şey işte bu ikinci tür askerler. Ancak bazen oyunu tatmin edici olmayan bir deneyime dönüştürebiliyorlar.
Bölükler çok daha eğitimli, dayanıklı ve çarpışma konusunda uzmanlar. Havan ekibi, keskin nişancı, sis ve parça tesirli el bombalarıyla donatılmış fırtına birlikleri gibi çeşitli askerlerden oluşan bölükler, kuvvetlerimin büyük kesimini oluşturan acemi erlerin üstüne yerleştiği bir iskele işlevi görüyor. Acemi askerler, haritanın köşelerinden her 30 saniyede bir çağrılabiliyor. En düşük rütbedeyken neredeyse oyundaki her şeye karşısında çaresizler ama çok hızlı bir şekilde üretilebiliyorlar. Üretimlerini sınırlayan sadece iki etken bulunuyor: Company of Heroes 2’de bulunan dört kaynaktan ikisi olan insan gücü (normal zorluk derecesinde biriktirmek komik derecede kolay) ve nüfus üst sınırı.
Nüfus üst sınırı son Company of Heroes’dan bu yana oldukça artırılmış: Pek çok görevde elinize delik deşik et torbalarına çevirmek üzere tam 135 ufak insan veriliyor. Tüm orduyu birden yönetmek bazen çok zor oluyor, özellikle de çoğu görevde bir yandan ana üssünüzü akın akın gelen Alman askerlerinden korurken bir yandan da iki farklı cephede birden savaşmanız gerektiğini düşünürsek. Acemi erlerin hazırda beklemesi, üs savunmasını kusursuz hale getirmekle uğraşmanıza gerek olmadığı anlamına geliyor. Benim uyguladığım en gelişmiş taktik; kum çuvallarının arkasına birkaç adam dizmek, bunlar kendilerinden üstün olan düşman tarafından ezilince yenilerini göndermek ve zayıflayan düşmanı temizlemekten ibaretti.
Tanrı keskin nişancıyı korusun
Tabii burada şan, şeref ve kahramanlık da var. Company of Heroes 2’nin en çok akılda kalan görevleri sakin olanlar. Polonya’da geçen bir görevde emrime bir süper keskin nişancı ve direnişteki ahbaplarından birkaçı verilmişti. Diğer pek çok birlikten farklı olarak keskin nişancılar, emir verilmedikçe ateş etmiyor. Bu nedenle Polonya ormanlarındaki gezintim tatmin edici bir askeri idmana dönüşüyor: Bir grup keskin nişancıyı, sıçrayarak ilerleyen gerideki ekibe destek olmaları için ağaç sınırına götürüyorum. Düşman birliğinin tamamı, altı silahtan aynı anda çıkan mermilerle, tek bir yaylım ateşinde yere yığılıyor.
Başka bir görevde, emrim altındaki bir grup donanımsız acemi erle birlikte buz kesmiş bir kasabada, yok edilmesi neredeyse imkânsız bir Tiger tankını, zekâmı kullanıp alt etmekle görevlendiriliyorum. Bu görevde Company of Heroes 2’nin gerçek görüş hattından verimli bir şekilde faydalanılıyor: Gözümü tanktan ayırdığım anda soğukta sağa sola koşturmaya başlıyorum. Birliğimin bir kısmını 70 tonluk canavarın paletleri altında kaybettikten sonra, tetikleyici mekanizmalar ve tuzaklar kurmaya başlıyorum. Sonunda koca hergeleyi hareketsiz kılmayı başarıyorum. Ardından sürücüsünü vurup, ele geçirip tamir ettikten sonra eve götürmenin tadı bambaşka. Bu bölümler CoH2’nin gerçekten işleyen parçalarını oluşturuyor.
Savaş alanı
Ortak senaryolar da benzer bir şekilde oyuncuyu serbest bırakıyor. Komutanlar isterlerse benzer ordular kurarak ortak hedeflerine ulaşmaya çalışabiliyor veya isterlerse koordineli bir şekilde uzmanlaşabiliyor. Company of Heroes 2 tam bir oyuncak kutusunu andırıyor: İsterseniz kutudan en sevdiğiniz askerinizi çıkartıp kendi tarzınızda kazanabiliyor, isterseniz de asıl oyunun pek beceremediği bir şekilde imkânsız koşullara karşı zafer kazanmanın tadını çıkartabiliyorsunuz.
Oyunun tek oyunculu kısmında eksik olan karakter ve zekâyı bu savaş alanı görevlerinde buldum. Çok oyunculu görevleri çok daha fazlasını sunuyor: Sarsak yapay zekâ yerine gerçek insanlara karşı mücadele edince havan topu sağanağı gibi taktikler gereğinden fazla etkili de olsa inanılmaz gerilimli çarpışmalar yaşanabiliyor.
Savaş alanı görevleri ve çok oyunculu karşılaşmaların odağında merkezi bir karakter yer alıyor: Kendi çarpışma özelliklerini,özel birliklerini ve araç kamuflajını belirleyebilen kendi generaliniz…
Ben barikatları darmadağın edip ortalığı tutuşturan alev makineli tanklar kullanabilen şok uzmanını tercih ettim. Generallerin, bir kez kullanıma açtıktan sonra aktif hale gelen ek özellikleri var.
Örneğin benim Sovyet muhafız birliğimin 40 Panzer Grenadier öldürdükten sonra aktif olan %5 sağlık artışı özelliği bulunuyor.
Her şeye rağmen bu soğuk cepheyi tekrar ve tekrar ziyaret etmek istiyorum. CoH2 tarihin verdiği dersi ciddiye alıyor: Oyun, aynen betimlediği Kızıl Ordu gibi elinde ne varsa ortaya sererek çarpışıyor ve yine aynı Kızıl Ordu gibi pek çok parçasını yolda ölüme terk ediyor. İstikrarlı uyumu gölgeleyecek kadar çok hareketli parçaya sahip olan bir oyun ama bütün sorunlar bir yana, elde edilen sonuç yine de takdiri hak ediyor.
TEMEL BİLGİLER
Fiyat: 81 TL
Geliştirici: Relic Entertainment
Yayıncı: Sega
Web: www.companyofheroes.com
Çoklu oyuncu: 4’e karşı 4
DRM: Steam
Önerilen sistem: i5 CPU, 8 GB RAM, GeForce 560