info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Plastiğin Zararları

Hayatımıza 1900`lü yılların başlarında giren plastikler 1970`li yıllardaki plastik sektöründeki gelişmelerin ardından 1977 yılında tam olarak hayatımıza girdi.

Alışveriş noktalarında herkesin rahatlıkla bulabileceği, ortalama kullanım ömrü 15 dakika olan, suda, toprakta, hatta havada uçuşurken gördüğümüz, çok ince olan ve doğadaki varlıkları maalesef de insanlar için giderek normal bir durum olarak kabullenilen olayların baş aktörü; plastik poşetler.

1950'li yıllarda 1,5 milyon ton civarında üretim değerleri bulunan plastik malzemelerin üretimi giderek artmış ve günümüzde yıllık bazda üretimi 335 milyon tonu aşmıştır.

Üretimin bu hızla seyretmesi halinde 2050’li yıllarda bu değerin yıllık bazda 1,2 milyar tona ulaşması öngörülüyor.

Bununla birlikte, bugüne kadar üretildiği düşünülen 8 milyar ton plastik malzemenin en az yarısının atık halinde doğaya atıldığı düşünülüyor.

PLASTİK POŞETLERİN YALNIZCA YÜZDE 1'İ GERİ DÖNÜŞÜYOR

Büyük-küçük hemen her türlü mağaza çalışanının alışveriş sonrasında sorgusuz sualsiz uzandığı plastik poşetler, petrol bazlı polietilen maddesinden üretiliyor.

Polietilen maddeler atık haline geldiğinde ekosistemdeki canlılar için olduğu kadar doğaya da zararlı, zehirli bir madde. Plastikler dış ortam koşulları ve neme karşı iyi direnç gösteriyor, esneklik ve üstün kimyasal dayanıklılık genel özellikleri arasında sayılabilir.

Maalesef plastik (naylon) poşetlerin sadece %1’i geri dönüştürülebilir, %99’u ise doğada kalır.

HER YIL DÜNYADA 5 TRİLYON TANE PLASTİK POŞET ÜRETİLİYOR

Bir plastik poşetin geri dönüşümü, yeni bir tane üretmekten daha pahalı. Bir ton plastik poşeti geri dönüştürmek 4000 dolardan fazla paraya mal olurken, aynı miktarda yeni plastik poşet ise 35 dolar gibi bir ücret karşılığında satın alınabiliyor.

Her yıl dünyada 5 trilyon adet plastik poşet üretiliyor. Bu kadar poşeti yan yana eklersek 280.000 km bir uzunluk oluşuyor, bu da dünyayı tam 7 kez turlamak demek.

Türkiye’de plastik poşet üretim miktarı 30-35 milyar adet civarında. Ülkemizde de yıllık ortalama ağırlık olarak 200.000 ton üretiliyor. 1 saat içerisinde kullanılan plastik poşetleri uç uca eklediğimizde, ülkemizin en doğusu ile en batısını birleştiren bir uzunluğa (1565 km) ulaşabiliyoruz.

İstatistiksel verilere göre, Türkiye’de bir kişi, yılda ortalama 380-440 adet plastik (naylon) poşet kullanıyor.

PLASTİK POŞETLERİ BU KADAR TEHLİKELİ YAPAN NE?

Ortalama olarak 15 dakika kullandığımız plastik poşetler, çöplerle birlikte doğaya atılıyor ve yok olma süresi 1000 yılı bulabiliyor. 

Bazı plastik poşetlerin kısa sürede fiziksel olarak yok olmuş gibi görünseler de, plastik poşetler mikro parçacıklara bölünürler ve yüzyıllar boyunca çevreye zarar verirler.

Plastik poşetler hafif olmaları dolayısıyla, çöpe atsak bile rüzgarın etkisiyle alıcı ortamlara ve canlılara ulaşıyorlar. Bir gün şehir merkezinde olan bir plastik poşet, diğer bir gün kilometrelerce uzağa uçabiliyor.
 
Rüzgarın etkisiyle ağaçların dallarına, elektrik direklerine takılabilen plastik poşetler su kaynaklarına ulaştığında akıntılar sebebiyle denizlerde ve daha sonra okyanuslarda son bulurlar. Okyanuslarda yaşayan canlılara ve balıklara kalıcı zararlar verebilirler, su giderlerini tıkayarak sel ve diğer doğal afetlere neden olurlar.

İnsanlığın doğayı hunharca kirlettiği plastik atıklar, deniz ve okyanuslara karıştıktan sonra yemek masalarına geri dönüyor.

Her yıl insanlar milyonlarca ton plastiği deniz ve okyanuslara atıyor. Parçalanarak mikroplastiklere dönüşebilen bu malzemeleri çoğu deniz canlısı besin zannederek yiyor.

PLASTİKLER YEMEK MASALARIMIZA KADAR ULAŞABİLİYOR

İnsanlar için en kritik noktalardan birisi de bu. Bu mikroplastiklerin bize en kolay şekilde ulaştığı nokta besin zinciri. Kriller gibi minik deniz canlılarının yuttuğu plastikler, en üst noktadaki somon gibi avcı balıklara kadar ulaşıyor. Ama şimdi yeni bir çalışma deniz mahsülleri haricinde de bu plastiklerin yemek masamıza geldiğini gösteriyor.

Nature bilimsel araştırma dergisinde yayınlanan çalışma, 8 ülkeden 16 deniz tuzu markasını incelemiş. Bu deniz tuzlarının suda çözündükten sonra geriye kalan parçacıkları inceleyen araştırma, geride kalan 72 maddeden 30’unun plastik, 17’sinin daha önceden plastiğe ait olan pigment, 4’ünün ise toz parçacığı olduğunu gösteriyor.

Analizler plastiklerin neredeyse hepsinin denizden geldiğini gösteriyor. Avustralya, Japonya, Malezya, Portekiz ve Güney Amerika’dan seçilen çok sayıda üründe plastik kirliliği bulunmuş durumda.

Araştırmayı yapan uzmanlar, deniz mahsüllerinde ve deniz tuzunda bulunan plastiklerin sağlığa zararının şimdilik sınırlı olduğunu belirtse de, giderek artan plastik kirliliği göz önünde bulundurulduğunda bu mikroplastiklerin insan sağlığa zararının daha büyük boyutlara ulaşacağını belirtiyorlar.