info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Tekirdağ Devlet Hastanesinin Acı Kaybı

Tekirdağ Devlet Hastanesinde Genel Cerrah olarak görev yapan Bulgaristan Varna Deliorman doğumlu Dr. Nuray Kurt yakalandığı amansız hastalığa yeni düşerek hayata gözlerini yumdu.

Tekirdağ Devlet Hastanesinde sevenleri ve arkadaşları tarafından gözyaşları içinde yapılan törenin ardından, yakınlarının cenaze törenine katılması için bugün (9 Kasım 2013) Cumartesi günü öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazından sonra Tekirdağ Yeni mezarlıkta defnedilecek.
 
Dr. Nuray Kurt kimdir?
 
Dr. Nuray Kurt, kıkırdak kanserine yakalandığını öğrendiğinde 2000 yılıydı. En çok 5 yıl ömrü kaldığını bir doktor olarak biliyordu. Pes etmek ve durumu kabullenmek yerine bir tekne alıp yaşama tutunarak savaşmayı tercih etti.
 
Dr. Nuray Kurt’un 11 yılı geride bıraktığı bu inanılmaz öyküsünü Naviga’dan Deniz Bora yazdı.
 
Kasım ayının ilk günlerinde, dünya gezginleri Naviga‘da buluştular. Önce Sadun-Oda Boro ve Amatör Denizciler Anıtı‘nı ziyaret eden yelkencilerimizin arasında yeni gezginlerimiz de vardı.
 
Ekipte, geçen sayı röportajlarını yayınladığımız ve önümüzdeki sene seyahate çıkmayı planlayan Sihirli Yelkenliler kitabının yazarları Nadire Berker-Selim Yalçın çiftinin yanı sıra, henüz denizcilik camiamızda pek kimsenin tanımadığı değerli bir isim daha bulunuyordu: Dr. Nuray Kurt
 
Dr. Nuray Kurt‘un pek sık rastlanmayan bir öyküsü var.
 
Bulgaristan‘dan 1998 yılında gelen Kurt, Urfa‘da doktorluk yapmaya başladı.
 
Yeni kurduğu yuvasıyla yepyeni bir ülkede, yepyeni bir maceraya başladıktan iki yıl sonra, kötü haberi aldı. Maalesef kıkırdak kanseriydi …
 
Bilimsel araştırmaları satır satır okudu ve kıkırdak kanserine yakalanan kişilerin en fazla beş sene yaşadığını öğrendi. Yine de çocukluğundan beri taşıdığı yelkenle dünya turu hayalinden vazgeçmemişti.
 
Hastalığının dördüncü yılında bu hayalini daha fazla ertelememek için bir tekne aldı. Bir yandan da tedavisi sürüyor, her geçen gün moralini daha da artırıyordu.
 
Evet, beş yılı, hatta 10 yılı devirmişti ve hala dimdik ayaktaydı. Sonunda Eylül 2011‘de Marmaris‘ten palamarları çözüp yedi denizlere açıldı.
 
Tekneye alışma, öğrenme dönemi oldu. Tekne dünya turu için uygun mu değil mi diye bakmak lazım. Açık denize çıkacaksan, teknenin her yerini bilmelisin.
 
Teknem şimdi gayet sağlam, elbette bazı sorunlar çıkabilir ama riski en aza indirmek lazım. Güvenliği sağladıktan sonra nasıl bir tekneyle gezdiğiniz mesele değil, önemli olan sizin kendinizi teknenizle nasıl hissettiğiniz.
 
Ben zaten lüks aramıyorum, huzuru, mutluluğumu arıyorum; onu da teknemde buluyorum.
 
Teknem benim için çok güzel ve ihtiyaçlarımı karşılıyor. Bir Spot takip sistemi kullanıyorum, hem ucuz hem de işlevsel. Aileniz nerede olduğunuzu internetten her an görebiliyor, 505 çağrısı da yapabiliyor.
 
Seyahate 2009‘da çıkmayı planlamıştım fakat ameliyatlar nedeniyle 2010‘a erteledim, o da olmadı. 2011‘de de çok büyük bir ameliyat geçirdim, karaciğerimin yarısı alındı. 11 sene içerisinde beş defa, toplam üç sene kemoterapi gördüm. Yine de vazgeçmedim ve 6 Eylül’de Marmaris‘ten yola çıktım.
 
Tabii kontroller ve ameliyatlar için üç ayda bir Türkiye’ye gelmem gerekecek. Başta daha farklı rotalar da düşünüyordum ama şimdi klasik rotayı takip ediyorum ki gerektiğinde rahatça Türkiye’ye dönebileyim.
 
Nerelere gittiniz?
 
Simi, Tinos, Anafi, Santorini ve Girit adalarına uğrayarak Sicilya Marzamemi Limanı‘na gittim. Siracusa şehrini görmek istiyordum, tarihi yerleri gezmeyi çok severim. Catania‘yı da gördüm. Güney kıyılarından Sardinya‘ya geçtim. Cagliari‘de bir gün kalıp ispanya‘ya, Alicante Limanı‘na gittim. Volvo Ocean Race‘in startına kalmak istiyordum ama Türkiye’ye dönmem gerektiğinden planımı esnetmedim.
 
Dört gün seyirle Cartagena, Estepona ve Cebelitarık‘a gittim. Oradan da Fas‘a geçtim. Teknem Rabat‘ta bekliyor.
 
Eşiniz sizinle gelmiyor mu?
 
Eşim denizden küçüklüğünden beri korkar. Gezinin Yunan Adaları bölümüne eşim, bir başka arkadaşımız da eşiyle beraber katıldı. Bundan sonra da kimi yerlerde bana eşlik edecek. Yavaş yavaş sever belki, zorlamaya gerek yok.
 
Okyanus geçişine gelmek isteyen bir arkadaşım var. Onunla güzel olabilir ama tanımadığım birini teknede istemem çünkü büyük sorumluluk. Okyanusta tanımadığınız birinin sorumluluğunu almak pek de doğru değil.
 
Ailenizve doktorunuz, sizin bu seyahatinize sağlık durumunuz nedeniyle itiraz etmediler mi?
 
Başta eşim, annem ve babam karşı çıktı. Ama sonradan hepsi çok destek oldular, onlara teşekkür borçluyum. Herkes ailesinin sağlıklı olmasını ister ama denizde olsam da olmasam da bu hastalık benimle. Ne olursa olsun çıkmaya karar verdim çünkü kendimi denizde iyi hissediyorum.
 
Onkoloğum da karşıydı ama sonunda, “Dünya turu yapmadan ölürsen çok üzülürüm, yaparken başına bir şey gelirse de öyle. Git o halde” dedi.
 
Denizde olmanın muhakkak iyileştirici bir yanı vardır sizin için…
 
Kemoterapiden çıkıp tekneme gidiyordum, bir saat da olsa teknede durmak bana hep iyi gelmiştir.
 
Çocukluğumdan beri en büyük hayalim buydu. Peşinden gitmek lazım. Tabii herkesin bir bilgi ve kabiliyet seviyesi vardır, bunu keşfetmek, sınırlarınızı bilmek çok önemlidir, yapılamayacak şeyleri hayal etmenin bir anlamı yoktur. İsteseniz de gerçekleşmez çünkü.
 
Bazı kişiler hayattan çok fazla şey ister, gerçekleşmemesi mutsuzluk verir. Ancak peşinden koştuğunuz bir hayaliniz varsa, o sizi gerçekten mutlu eder. Hedefinize doğru attığınız her adımda değerinizi anlarsınız…
 
Dünyayı gezme hayalinizin kaynağında ne var?
 
Yaşınız büyük de olsa görmediğiniz bilmediğiniz, öğreneceğiniz şeyler çoğalır, azalmaz. Dünyayı dolaşırken doğanın güzelliğini, farklı kültürleri görür, insanların ne şartlarda nasıl değiştiği ve tabii kendinizin nerede olduğunuzu görürsünüz.
 
Hayattan ne istediğinize kendiniz karar verme kabiliyetine varabilirsiniz hayatın size ne verebileceğini de görürsünüz. Yaşanacak daha pek çok güzel şey olduğuna inanıyorum…