Muratlı ilçe tarım ve hayvancılık müdürlüğü,son dönemlerde anız yakmanın sıkça görülmesi sebebiyle köylüleri bilgilendirme yazısı hazırladı.Bu bilgilendirmede; “Buğday ve arpa gibi tahıllar hasat edildikten sonra tarlada geriye kalan köklü sap veya sürülmemiş tarlaya anız denilmektedir. Anız yangınlarında; maalesef çoğu kez konunun önemini yeterince bilmeyen bazı kişiler tarafından ikinci ürün ekmek, üst üste tahıl ekilişinde daha kolay sürüm yapmak gibi bahanelerle gizlice yakılmaktadır.
Bölgemizde tarım topraklarında organik madde oranı hızla düşmekte, C/N (karbon/azot) oranı olumsuz etkilenmekte, alınabilir potasyum, toprağın kireç muhteviyatı, suya doymuşluğu, toprak asitliği ve alınabilir toplam azot miktarı olumsuz etkilenmektedir. Anızı yakılan tarlalara ekilen ayçiçeği, buğday, mısır, kavun, karpuz gibi bitkilerde yetişme döneminde azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, kükürt, bor, demir gibi bitki besin maddelerinin noksanlığı daha sık olarak görülmekte ve bitkiler normallerine göre daha kısa, sarı ve cılız kalmakta, kolayca hastalıklara yakalanmakta ve verimleri çok düşmektedir.
Anızları sürekli yakılan tarlalarda organik madde miktarının düşmesi sonucu tarlalarda tohum yatağı hazırlığında topraktaki tav (rutubet) yetersizliği problemleri olmakta, ekilen bitkilerin çıkışlarında büyük noksanlıklar görülmektedir.
Çok değerli tarım topraklarının en değerli üst katmanları su ve rüzgar erozyonu sonucu taşınarak yok olmaktadır.
Topraktaki organik madde oranının aşırı düşmesi toprak canlılığının azalması demektir. Toprak verimliliği, toprağın 1 cm3 ünde bulunan mikroorganizma miktarı ile orantılıdır. Toprakta canlı mikroorganizma sayısı ne kadar fazla ise toprak verimliliği de o oranda yüksek olur. Bu canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek için organik maddeye ihtiyaç duyarlar. Organik maddeler bireysel toprak parçacıklarını birbirine bağlayarak iyi bir toprak yapısının oluşmasını sağlar. Örneğin kumlu toprakların aralıklı bir yapısı vardır. Bu tip topraklarda besin ve su aşağılara doğru kolayca ilerleyerek ekonomik kayıplara neden olur. Killi topraklar ise su geçirmeyen ağır bir yapıya sahiptirler. Bu tip topraklar soğuk ve nemli hava koşullarında suyu tutar; sıcak havalarda ise büzülür ve küçülür. Toprak kurumaya başladığında su molekülleri kil parçacıklarının arasından uzaklaşır. Suyun bu hareketi kil parçacıklarının birbirlerine çok yakınlaşmasına, hacimlerinin küçülmesine ve yüzeyde çatlamalara neden olur. Organik maddeler killi topraklardaki bu sıkışıklığı azaltarak toprakların gevşek bir yapı kazanmasını ve kaymak tabakası oluşumunu azaltır. Böylece her iki toprak yapısında da su ve bitki besin maddelerinin daha iyi tutunması, toprakların istenilen zamanda tava gelmesi, sürümün kolaylıkla yapılması sağlanır. Organik madde içeriği iyi olan topraklarda bitki kök bölgesinde havalanma iyi olduğundan bitki gelişimi daha iyidir.
Anız yangınları biyolojik mücadelede büyük önem taşıyan yararlı böceklerin yok olmasına neden olmaktadır. Bölgemizde buğday ürününün kalitesini önemli ölçüde düşüren süne yumurtalarından çıkan nimflerin yumurtadan çıkmadan önce, kendi yumurtalarını süne yumurtalarına bırakarak nimflerin çıkışını önleyen parazitoitler, anız yangınlarından büyük zarar görmektedir. Biyolojik mücadelede çok faydalı olan yumurta parazitoitlerin yanı sıra afidlerle beslenen uğur böceği ve fare yiyen yılanlar gibi birçok faydalı canlı da zarar görmektedir.
SONUÇ
• Anızları yakmayarak topraklarımızda yetersiz olan organik madde oranının arttırılması,
• Tarımsal zararlı böcekleri yiyen, yumurtalarına zarar veren doğal biyolojik mücadele ajanları korunmalı,
• Sürdürülebilir bir tarım için mutlak gerekli olan toprakların ıslahı,
• Topraklarımıza gereğinden fazla sentetik gübre ve ilaç atılmasının önlenmesi
Sonuç bölümünde belirtilen önemli hususların yerine getirilmesinde üreticilerimizin anızı yakmayarak, anızları gölge tavında veya sonbahar yağışlarından sonra uygun bir aletle toprak altına karıştırarak üzerlerine düşen görevi yapmalıdırlar.”Denilmektedir.
