Tekirdağ Ticaret ve Sanayi Odası restoranında il Başkanı Recep Nişancı ve Kurucu Başkan Ahmet Akçay ile basın mensuplarıyla bir araya gelen Ahmet Davutoğlu; “Öncelikle Cumhuriyetimizin yeni yüzyılı hayırlı olsun, Bereket, huzur ve adalet getirsin diyorum. Bu yıl çok önemli bir yıldır. Hem Cumhuriyetimizin yepyeni bir yüzyılı hem de çok önemli bir seçimin yapılacağı bir yıldır. Aynı şekilde Dünya’da da uluslararası bir sistemin değişimler yaşadığı bir süreçten geçiyoruz. Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte uluslararası dengelerde büyük sarsıntılar yaşadığı bir süreçle karşı karşıyayız. Türkiye bu uluslararası değişimin merkezindeki bir ülke olarak, Cumhuriyetin yeni yüzyılına istikrarlı bir siyasi yapı, demokratik değerlerle desteklenmiş hukuki dönem ve kamu düzeni, üretken bir ekonomi ve temiz bir siyaset ile girmesi lazım. Ancak bugün baktığımızda, bu konularda çok büyük bir zaaf vardır. Son yaşadığımız olay dâhil, Türkiye’de demokratik hukuk devletinin ne kadar zedelendiğini açıkça görüyoruz. Bugün Ankara’nın göbeğinde,38 yaşındaki bir siyasetçi bir akademisyen, Ülkü Ocakları eski genel başkanı Yasin Ateş’in öldürülmesinden bu yana tam iki hafta geçti. Ancak her konuda konuşan Cumhurbaşkanından bir ses var ne de Ülkü Ocaklarının başkanı sayılan Bahçeliden bir ses var ne de bütün bu sokakların kamu düzeninden sorumlu İçişleri Bakanı Süleyman Soyludan bir ses var. Bu ülkenin bir vatandaşı, Ankara’nın göbeğinde sokak çeteleri tarafından öldürülüyor ve bunun failleri bulunamıyorsa, kamu düzeni bozulmuş demektir. Bu mafyatik yapılanmaya, sokak eşkıyalarına karşı demokratik hukuk düzenini savunacağız, savunmaya devam edeceğiz. Yine 2023’e girerken, hukukun siyasallaşmasıyla karşı karşıya kaldık.
İstanbul Büyükşehir belediye başkanı sudan bir sebeple, siyasi liderlere baskı ve hakaretin yapıldığı bir ortamda yaptığı bir eleştiri sebebiyle siyasi yasaklara maruz kaldı ve demokrasinin kılıcı demokrasinin üzerinde sallanmaya başladı. Türkiye’de tek adam liderliği konuşuluyor ama aslında Erdoğan-Bahçeli-Perinçek koalisyonu vardır. Bu üçlü koalisyon içinde, altılı masa olarak Sayın İmamoğlu’nun yanında olduğumuzu bir kez daha dile getiriyorum. Öbür taraftan her gün skandallar ve siyasi yolsuzluklarla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Manipülasyonların, müdahalelerin, hukukun siyasallaşmasının yanında devlet memurunun bir trol çetesini yönettiğini görüyoruz. Seçime giderken, bize şu mesajı veriyorlar; Biz size trol çeteleriyle saldırırız biz sokak ortasında insanları öldürülmesine göz yumarız biz yargıyı siyasallaştırıp önünüzü keseriz demek istiyorlar. Ben Tekirdağ’dan, özgür düşünceli insanların yaşadığı yiğit insanların şehri Tekirdağ’dan, Trakya’mızdan şu mesajı vermek istiyorum; Siz ne yaparsanız yapın, otoriter düzeninizin bittiği yıl olacak ve ikinci yüzyılda bahar ayında ülkede bahar başlarken, sizin için kara kış başlayacak. Borsa manipülasyonlarını da yakından takip ediyoruz. Buradan Maliye Bakanlığındaki bürokratlara sesleniyorum; Yanlış işlere aracılık etmeyin. Eski Başbakanınız olarak sesleniyorum; Kim kamunun kaynaklarını yanlış işlerde tarumar ederse veya yukarıdan gelecek talimatlarla onlara kaynak aktarırsa, bunun hesabı sorulur. Borsa spekülasyonları ve arsa spekülasyonları üzerinden bir servet yapılıyor. Hiç bir emek sarf etmeden, ter dökmeden, kur koruması üzerinden bir yıldır 200 milyar lirayı aşan bir rakamı faiz baronlarına aktaranlar şimdi borsa üzerinden çıkar sağlayanların hepsini takip ediyoruz. Memleket sahipsiz değildir. Temiz siyasetin, demokratik hukuk devletinin, kamu düzeninin ve en önemlisi de adaletin hâkim olduğu bir yıl olması için yoğun bir şekilde bir çaba sarf ediyoruz. Altılı masa olarak, altı genel başkan bu konudaki kararlılığımızı açıkça vurguladık. Kamuoyu emin olsun ki altılı masa yoluna kararlılıkla devam edecek. Liderler omuz omuza devam etmektedirler. Kimse ileride bir yönetim sıkıntısı olacak kanaatine veya vehmine kapılmasın. Altılı masa güçlenerek yoluna devam ediyor. Altılı masanın cumhurbaşkanı Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak ve anayasayı değiştirerek yine parlamenter sisteme döneceğiz. Türkiye’nin üretken insanlarının olduğu, üretken topraklarının olduğu Tekirdağ’dan sesleniyorum; Tekirdağ özel bir şehirdir. İstanbul’un arka bahçesi gibi görünmesin. Kendi başına, başlı başına farklı bir kültüre sahip bir şehirdir ve Trakya’nın Rumeli’ye açılan kapımızın omurgasıdır. Onun için ilk ziyareti Tekirdağ’a yaparak bu mesajı vermek istedim. Dinamik bir sanayinin, üretken tarım alanı olan Tekirdağ, bereketimizin de sembolü olacaktır. Ergene başta olmak üzere iklim değişikliği sorunlarına da eğileceğiz. Tekirdağ’ı Türkiye’nin en büyük lojistik liman kaynaklarından biri haline getireceğiz. Tarım kaynaklarının yok olduğu bir dönemde, dijital dönüşümle sanayinin örnek şehri Tekirdağ olacak. Tekirdağ, teşkilatımızın şaha kalktığı lokomotif şehrimiz olacaktır ” Dedi.