info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
34.2757
Dolar Satış
:
34.3374
Euro Alış
:
37.3528
Euro Satış
:
37.4201
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

Chp Genel Başkan Yardımcısı Sn Faik Öztrakın Basın Toplantısı

Chp Genel Başkan Yardımcısı Sn Faik Öztrakın Basın Toplantısından notlar

1.            Haftanın önemli ekonomik gelişmeleri 
2.            Türkiye’de 16 milyon 602 bin kişi yoksulluk sınırında yaşıyor. Türkiye’de her 100 kişiden 23’ü yoksul. Ama aynı Türkiye’de 2013 itibariyle 43 dolar milyarderi ve 900 ultra zengin var. Türkiye’deki dolar milyarderi sayısı Japonya’nın iki katı. Buna karşılık kişibaşına gelirimiz onların neredeyse beşte biri. 
3.            Yine bugün Türkiye’de 2 milyon 686 bin kişi işsiz, iş bulsam çalışırım diyenlerle gerçek işsiz sayısı 4 milyon 855 bin kişi. Genç işsizlerimizin sayısı 889 bin kişi. Yani Türkiye’de her beş gençten birisi işsiz. 
4.            Kadınlar ekonomik hayatta yok. Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılımı % 31,6. Tüm OECD içinde en düşük oran. Kadınlar sadece çalışma hayatında değil, eğitimde de, siyasette de yok.
5.            Dünya Ekonomik Forumu’nun 2013 yılı Küresel Cinsiyet Eşitlik Raporunda Türkiye 133 ülke içinde 120. sırada. Oysa Azerbaycan aynı sıralamada 99. ; Kazakistan ise 47. sırada. Başbakan’ın kardeş ülkesi Katar bile 115. sırada.
6.            Yine kendi ekonomik ligimizdeki 37 ülke içinde Türkiye kadın erkek eşitliği bakımından sondan dördüncü durumda.  Aynı ligde bizden daha kötü olan üç ülkeyi sayıyorum: İran, Nijerya, Lübnan.
7.            Dış açıklarımız ise dünya liginin en üst sıralarında. Kısa vadeli dış borçlar başını almış gidiyor. Döviz rezervlerimiz cari açık ve kısa vadeli borçlar karşısında yetersiz. Vatandaşının borcu en hızlı artan ekonomi biziz. Sanayi üretiminde yüksek teknolojili ürünlerin payı geriliyor. Tasarruflarımız yetersiz olduğu için büyüyemiyoruz. Bu nedenlerle Dünyada rüzgar esiyor bizde fırtına oluyor. Bu nedenle şimdilerde eloğlu bizi en kırılgan ekonomi ilan ediyor. Bu nedenlerle Cumhuriyetin yüzüncü yılında dünyada en büyük ilk on ekonomiden biri olma hedefinden hızla uzaklaşıyoruz.
8.            Türkiye’deki sorunların sadece küçük bir kısmını saydım. 
9.            Bu ülkeyi 11 yıldır yöneten Hükümetin başı da bu sorunların altından kalkamayacağını kabul etmiş olsa gerek ki bu sorunları ülke gündeminden kaçırmak için büyük çaba harcıyor. Şimdi de “öğrenci evleri”ni ülkenin en önemli meselesi yaptı. 
10.          Sebebi ne olursa olsun. Başbakan üstüne vazife olmayacak şekilde insanlarımızın yaşam tarzına ve özel alanlarına müdahil olmaktadır. Bunu benimsediği siyasi ideolojinin bir gereği olarak ifade etmektedir. Valilere talimatlar vermektedir. 
11.          Sonra da biz kimsenin özel yaşamına karışmıyoruz, halkımızın özel yaşamı, özel hayatı bizim teminatımız altındadır demektedir. 
12.          Demokrasilerde, hukuk devletlerinde temel hak ve hürriyetler kişilerin veya makamların güvencesinde değil; doğrudan doğruya toplum sözleşmesi olan Anayasaların teminatındadır. 
13.            Nitekim bizim Anayasamızın 20. Maddesi Özel Hayatın gizliliği ve korunmasını, 21. Maddesi ise  konut dokunulmazlığını güvence ve teminat altına almıştır. Bu durumda Başbakan’a düşen tek bir şey vardır o da: Bu teminat ve güvencelere saygı duymaktır. 
14.          Sayın Başbakan, 18 yaşını aşmış, reşit olmuş, seçme hakkına sahip, hatta seçilme hakkını vermeyi taahhüt ettiği gençlerimizin özel yaşam alanlarına müdahaleyi alışkanlık haline getirmiştir. Başbakan bu alandan derhal çıkmalıdır.  Gözünü, elini, dilini gençlerimizin özel yaşamından çekmelidir. 
Değerli Basın Mensupları;
15.          Sayın başbakan anlaşılan gençleri hiç dinlemiyor. Gençler üniversiteye girememekten, girenler de yurt bulamamaktan, yurtlardaki koşulların, bursların yetersiz olmasından şikayetçi. Mezun olanlar iş bulamamaktan şikayetçi. İşe girebilen aldığı ücretin yetersizliğinden şikayetçi. Sayın Başbakan sizin göreviniz bunları çözmek. Bu gençleri zar zor buldukları evlerden etmek değil. Yurt imkanı sağladınız da kullanmadılar mı? 
16.          Ama siz millete hizmetkar olarak seçildiğinizi unutur ve vatandaşa, onun çocuklarına kendi ahlak ve dünya görüşünüzü dayatmaya çalışırsanız hiç kuşkunuz olmasın millet sizin iş akdinizi fesih eder. 
17.          Milletin kendi çocuğunu en iyi şekilde nasıl yetiştireceğini yine en iyi milletin kendisi bilir. Hiçbir başbakan kimsenin çocuğuna kendi ahlak ve dünya görüşünü dayatamaz. Hiç bir anne veya baba bunu hoş görmez. 
18.          Başbakanın giderek sertleşen tavırları, ahlak zabıtalığına soyunma çabaları, ülkede kutuplaşmayı, sosyal tansiyonu, siyasi istikrarsızlık riskini artırmakta; zaten ekonominin temellerindeki zayıflığın yol açtığı kırılganlığı ve benzer ekonomilerden negatif ayrışma sürecini hızlandırmaktadır. 
Değerli Basın Mensupları;
19.          TBMM’de 2014 Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı görüşmeleri devam ediyor. 
20.          Tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bütçe görüşmeleri sorunların gölgesinde yürüyor. 
21.          En büyük sorun TBMM’nin Hükümeti denetleme hakkını ve yetkilerini kullanmasını engelleyecek uygulamaların bu yıl da sürmesidir. 
22.          Hiç bir demokraside Meclisin bütçe yapma ve bütçeyi denetleme hakkı engellenemez. Böyle bir uygulama ve girişim makul ve mazur gösterilemez. Ancak AKP Hükümeti giderek bir parti devleti gibi davranmakta, keyfilikleri sıradanlaştırmaktadır. 
23.          Meclisin bütçeyi ve harcamaları denetleyebilmesi için gerekli Sayıştay Raporları Meclisten sürekli kaçırılmaktadır. 
24.          Bu son derece önemli bir olaydır. Biz bunu her fırsatta dile getireceğiz. Nitekim Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlarımızın yoğun muhalefeti üzerine Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan 6 Kasım 2013 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda şunları söylemiş “Sayıştay Kanunu'nun ilk uygulama yılı olması nedeniyle bazı konularda uygulama sorunu olmasını doğal karşılamak lazım". 
 
Değerli Basın Mensupları;
25.          6085 sayılı Sayıştay Kanunu 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bugün tarih nedir? 8 Kasım 2013. 
26.          Aradan üç yıl geçmiş. Bakan Kanunun ilk uygulama yılı olduğunu söylüyor. 
27.          Bakın 2011’de denetim raporları Sayıştay tarafından TBMM’ye sevk edilmedi. Bunun gerekçesi  kanunun ilk uygulama yılı olması nedeniyle denetmenlerin yeni mevzuata uyum sağlaması amacıyla eğitilmesi idi. 
28.          2012’ye geldiğimizde yeni mevzuata göre  Denetmenler denetim raporlarını yazdı. Ancak bu sefer de raporların Sayıştay tarafından TBMM’ye sevk edilmesi engellendi. Biz geçen yıl TBMM’de bu duruma da  olağanüstü tepki gösterdik. 
29.          Geldik bu yıla. Denetmenler raporlarını yine hazırladı. Bu raporların TBMM’ye gönderilmesini engellemek için bu sefer farklı bir yol izlendi. Denetmenlerin yazdığı raporlar adeta iğdiş edildi. Denetmenlerin inceleme ve denetim bulgularını yazdığı ekler raporlardan ayıklandı. 
30.          Üç yıldır yürürlükte olan bir yasaya dayanarak hazırlanması gereken denetim raporları, o ya da bu gerekçe ile Meclisten kaçırılıyor, ekonominin koordinasyonundan sorumlu Başbakan Yardımcısı yasanın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen hala da bu yasanın ilk uygulama yılı diyor. Bu Millet iradesi adına denetim yapan milletvekillerini yanıltmak değilmidir?
31.          Sayın Ali Babacan’ın özrü kabahatinden büyüktür. Bunu kabul etmek mümkün değildir Başbakan Yardımcısı yanıltıldıysa, yanıltanlar hakkında hemen gereğini yapmalıdır. Yok kendisi Meclise bilerek yanlış bilgi verdiyse TBMM’ye gelmeli ve milletvekillerinden teker, teker özür dilemelidir. 
Değerli Basın Mensupları;
32.          Bir Hükümet: 
-              Meclisteki Millet iradesinin denetiminden kaçıyorsa; 
-              Aynı hükümet kendi ideolojik anlayışına göre toplumu dizayn etmeye çalışıyor, insanların özel yaşam alanına, çağdaş demokratik normları yok sayarak müdahil olmaya başlıyorsa,
-              Tüm basın yayın organlarını kendine biat etmeye zorluyor, etmeyenleri ise cezalandırmaya uğraşıyorsa, 
-              Kamu ihaleleri tek kişinin dudağına bakıyor, devlet eliyle rant ve zengin yandaşlar yaratma her geçen gün hız kazanıyor ise, o ülkede demokrasiden söz etmek giderek zorlaşır. Türkiye’de bugün yaşanan budur.
Değerli Basın Mensupları;
33.          Bu bütçe görüşmeleri esnasında AKP nin yanlışları yapıp doğruları söyleyerek kusurlarını örtmeye çalıştıklarını görüyoruz. 
34.          Ekonominin koordinasyonundan sorumlu Sayın Bakan, bütçe sunuş konuşmasında kamu maliyesinde disipline verdikleri önemden bahsedip durmuş, mali disiplinin 2013’de de sürdürüldüğüne değinmiş. 
35.          Ancak Sayın Bakan ve Hükümetinin bir kaç ay önce getirdiği ve görüşülmekte olan bütçeye de temel teşkil eden 10. Kalkınma Planı’nın 84. Sayfasındaki Tablo kral çıplak diye bağırıyor.
36.          Buna göre; özelleştirme ve diğer bir defalık gelirlerden ve konjonktürel etkilerden arındırılmış yapısal genel devlet dengesi 2006’da milli gelirin % 4,2’si kadar fazla verirken, 2013’de bu % 1,6’ya kadar düşmüş.
37.          Özelleştirme ve diğer bir defalık gelirlerle bütçeyi makyajlayacaksın, sonra da mali disiplin diye övüneceksin.
38.            Bakın en son Başkent doğalgaz özelleştirmesinden elde edilen gelirler BOTAŞ’a aktarıldı. BOTAŞ’tan da geçmiş dönem vergi borcuna mahsuben söz konusu özelleştirme gelirleri bütçeye gelir kaydedildi. Geçtiğimiz ay getirilen OVP’ nin 8. Sayfasında da bu üstü kapalı anlatılıyor. 
39.          Yıllardır Ali’nin külahı Veli’ye; Veli’nin külahı Ali’ye diyerek işleri götürmeye çalışan bir iktidar var. Ancak küresel ekonomide likidite çekildikçe bu işlemleri sürdürmekte zorlanacaklar. 
40.          Nitekim son varlık barışından gelen imkanın beklentilerin çok altında kaldığını Maliye Bakanının açıklamalarından anlıyoruz.
41.          Sayın Maliye Bakanı, bu hayal kırıklığıyla olsa gerek, katıldığı bir televizyon programında verdiği demeçte mali aflara prensip olarak karşı olduğunu bu afların mali uyumu bozduğunu, toplumda adalet duygusunu zedelediğini söylemiş. 
42.          Maliye Bakanı son varlık barışında içerideki vergi borçlarının da yeniden yapılandırılmasına yönelik talepler olduğunu buna Sayın Babacan ile birlikte hararetle karşı çıktıklarını da aynı programda ifade etmiş.
43.          Bunları söyleyen kim Allah aşkına? 11 yılda 8 adet mali af çıkaran AKP iktidarının Maliye Bakanı.
44.          Sayın Maliye Bakanı prensip olarak mali affa karşıyım derken; görev yaptığı iktidar 11 yılda 8 mali af çıkarıyor ise bu işte bir terslik olsa gerek. Ya Maliye Bakanının Prensiplere bağlılığında bir sıkıntı var, ya da görev yaptığı iktidarda bir sıkıntı var. 
Değerli Basın Mensupları;
45.          Son olarak AKP iktidarının yanlış ve taraf tutan dış politikası Türk iş adamlarının komşu ülkelerdeki yatırımlarını ve ihracatlarını tehdit etmektedir. 
46.          Biz bu sıkıntıları giderebilmek ve AKP’nin yanlış politikalarını dengeleyebilmek amacıyla bir süredir komşu ülkelere ziyaretler gerçekleştiriyoruz.
47.          Bu ziyaretlerimizin amaca hizmet etmeye başladığını, AKP iktidarının dış politikasında yeni ayar girişimlerinden de görüyoruz. 
48.          Örneğin daha dün Suriye’ye gönderilmek üzere iken Adana’da roket başlıklarının yakalanmasını yine  bu çerçevede AKP’nin Irak merkezi yönetimi ile yeniden diyalog kurma girişimlerini memnuniyetle müşahede ediyoruz. Olması gereken budur.
49.          Ancak AKP bölgedeki her meselede öyle bir taraf olmuş ki en küçük bir pozisyon değişikliği bu sefer diğer taraflarda rahatsızlık ve kuşku yaratıyor. 
50.          Nitekim AKP’nin Irak Merkezi Yönetimi ile diyalog girişimlerinin hemen ardından Kuzey Irak’taki yönetimde bir tavır değişikliği olduğu anlaşılıyor. Bu çerçevede söz konusu yönetimin Habur Sınır kapısından geçen TIR’larımıza çok ciddi tutarlarda keyfi cezalar yazmaya başladığı duyumları giderek artıyor. Her bir TIR başına 25 bin dolarlık cezalardan bahsediyoruz arkadaşlar.
51.          Ben buradan başta Gümrük Bakanını, Ekonomi Bakanını ve Dış İşleri Bakanını uyarıyorum. İhracatçılarımızın sorunları daha fazla büyümeden gerekli girişimlerde derhal bulunmakta yarar var. Aksi takdirde pek çok iş adamımız önemli mağduriyetlere muhatap olacak.
52.          Değerli basın mensupları, bu hafta önemli ekonomik veriler de açıklandı. Örneğin reel sektör şirketlerinin döviz açık pozisyonu Ağustos ayında da artmaya devam etti. Ağustos’ta reel sektör şirketlerinin döviz açık pozisyonu 802 milyon dolar artarak 166 milyar dolara çıktı. Bu dolar kurundaki her bir kuruşluk artışın reel sektör şirketlerinin kur farkından 1,7 milyar TL zarar yazdığı anlamına geliyor. 
53.          Doların daha az ve daha pahalı bulunacağı günler yaklaşırken, dış kırılganlığın arttığına ilişkin her gün  yeni bir veri ile karşılaşıyoruz. Ben Hükümeti uzunca bir süredir bu veriler ışığında uyarıyorum, uyarmaya da devam edeceğim.
54.          Yine bu hafta Ekim ayı enflasyon verisi açıklandı. Enflasyon beklentilerin oldukça üzerinde geldi. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki hızlı artış da tüketici enflasyonun önümüzdeki günlerde de artacağına işaret ediyor.
55.          Türkiye benzer ülkelerden daha yüksek bir enflasyonla yaşıyor. Bize benzer ekonomilerde ortalama enflasyon % 5 civarında bizde ise şimdilik % 7,7. 
56.          Enflasyon artarken bununla mücadele ile görevlendirilmiş Merkez Bankasının alışılmamış para politikasını sürdürmesi Türkiye’yi olumsuz anlamda diğer ülkelerden  ayrıştırmaya başladı. 
57.          Bu arada ECB’nin dün faizleri düşürdüğünü gördük. İç talep ve bir miktar enflasyon artsın diye Avrupa faizleri düşürürken; bizde Merkez Bankası artan enflasyon için faiz silahını çekemiyor. Bu arada bazı kesimler Avrupa faizleri düşürürken, Türkiye’de faiz artışı olur mu diyerek Türkiye’deki durumun da ne kadar farkında olduğunu gösteriyor. 
Kaynak : Murat Ürtekin