Barışa en fazla ihtiyaç duyduğumuz 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü maalesef dünyanın çeşitli bölgelerinde süren acı, kan, gözyaşı ve katliamların gölgesinde karşılıyor, barışa olan derin özlemimizi bir kez daha hatırlıyoruz.
Bugün dünyada silahlanma harcamaları, uluslararası askeri tehditler, nükleer silah denemeleri devam etmekte, yaşamı tehdit eden silahlar, dünya ülkelerinin bütçelerin en önemli kalemini oluşturmaktadır.
Bugün kan ve gözyaşıyla sabıkalı Ortadoğu coğrafyası, AKP iktidarının mimarlığında maalesef yeni acılara gebedir…
İktidarın izlediği tarafgir, maceracı, hayalperest, çarpık dış politikalar yüzünden Cumhuriyet’in temel dış politikası “Yurtta barış dünyada barış” ilkesi terk edilmiş, “barış” kelimesi sadece kağıt üzerinde kalmış, sorun yaşamadığımız bir tek komşu ülke kalmamıştır.
Gelinen süreçte iktidarın ‘komşularla sıfır sorun’ politikasının iflas ettiği bir kez daha ortaya çıkmış; en acısı da bazı komşularımızla Türkiye’nin adı artık savaş ile birlikte anılır olmuştur.
Ortadoğu’da yanan ateşin üzerine odun atan siyasi iktidar, kardeş Suriye’ye müdahale edilmesi için savaş naraları atmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; barış, en az hava ve su kadar ihtiyacımız olan en yüce evrensel değerdir ve en kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir…
Savaş, coğrafyamıza daha fazla ölümden ve yıkımdan başka bir şey getirmeyecektir.
Türk halkı savaş değil, sorunların barışçıl yollarla çözülmesini istemektedir. Siyasi iktidar batılı ülkelerin değil, Türk halkının sesine kulak vermelidir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir zaman savaştan yana olmadık ve hiçbir zaman da olmayacağız. İktidar saldırgan dış politikadan bir an önce vazgeçmeli, Ortadoğu’da bir an önce barış tesis edilmeli, daha fazla kanın akmasına izin verilmemelidir.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde barışın egemen, sevgi ve hoşgörünün hakim olduğu, kan ve gözyaşının akmadığı, ölümlerin ve acıların yaşanmadığı, ayrımcılığın olmadığı, herkesin birbirinin yaşam hakkına, düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı duyduğu, insan hakları ihlallerinin çiğnenmediği, adalet duygusunun zedelenmediği, demokratik ve çağdaş bir ülke ve dünya özlemimizi daha yüksek sesle bir kez daha haykırıyoruz.dedi.
