info@ellidokuz.com
Dolar Alış
:
35.0619
Dolar Satış
:
35.1251
Euro Alış
:
36.4162
Euro Satış
:
36.4818
Aranıyor, lütfen bekleyiniz...

50 Yıllık Tohumlar Umut Işığı Oldu

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ), Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Korkut, İstanbul Ticaret Borsası’nın, (İTB) laboratuvarında saklanan ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) döneminden öncesine ait oldukları sanılan tohumların canlılık testine alınmaları gerektiğini söyledi.

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ), Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Korkut, İstanbul Ticaret Borsası’nın, (İTB) laboratuvarında saklanan ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) döneminden öncesine ait oldukları sanılan tohumların canlılık testine alınmaları gerektiğini söyledi.

Korkut, yaptığı açıklamada, İTB'nin tohumların araştırılması ile ilgili NKÜ'ye geldiğini belirterek, gerekli çalışmaları yapacaklarını ifade etti.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın tohumların araştırılmasına destek vermesi gerektiğine de değinen Korkut, 'İTB'nin elindeki listede, yaklaşık 200'ün üzerinde şişeden bahsediliyor. Bunların 50 yıl gibi bir süredir muhafaza altında olduğu söyleniyor. Bu kavanozlarda, içindeki materyalin adı ve toplandığı ilçe ve şehir isimleri yazıyor. İsmi bilinmeyen tohumlarda ise 'isimleri bilinmiyor' yazıyor' şeklinde konuştu. Öncelikle, bu materyallerin canlılık testine tabi tutulması gerektiğini ifade eden Korkut, Canlı olanları, biyoteknolojik ve diğer yöntemlerle araştırdıktan sonra bugün veya geçmişte Türkiye'de tarımsal üretime alınmış çeşitlerle eşleştirmek gerektiğini kaydetti. Prof. Dr. Korkut, tohumlarda eşleşenler varsa onlara da bir çare bulmak zorunda olduklarını ancak bu konudaki yasal mevzuat nedeniyle, eşleşen çeşitlerin sahiplerinden gerekli yasal izni almadan kullanma şansı olmadığını, eşleşmeyen tohumlar üzerinde ise genetik değerlendirmeler yapabileceklerini ifade etti.

'TOHUMLAR CANLI OLMALI'

Saklanan tohumların canlı olması gerektiğini aksi takdirde bu tohumların hiç bir işe yaramayacağını ifade eden Korkut, şöyle devam etti: 'Tohumları, ya organik üretim amaçlı verebiliriz ya da bunlardan yapılacak genetik değerlendirmeler sonucu tohumlardaki genleri diğer çeşitlerin ıslahında kullanabiliriz. Listede, Trakya bölgesinde yetiştirilemeyen bir çok bitki var. Bu nedenle Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ilgili birimlerinin bu değerlendirmelere katılması doğru olacak. Eğer tohumlar canlı değilse yapılacak hiçbir şey yok. Tohumlar gerçekten yöresel çeşitler ise ülkemizin ulusal genetik kaynağıdır. Kendi öz malımızdır. Yine de İTB başkanının bunları çöpe attırmak yerine, gereken incelemelerin yapılması yolunu seçmesi takdirle karşılanmalı.'

Bulunan kavanozların yerinde açılmasının doğru olacağını bildiren Korkut, kavanozlarda 50 yıldır oksijen olmadığını ve yanlış bir teknikle açılmasının tohuma zarar verebileceğini söyledi.

Tohumların, köylü popülasyonu olması halinde, Türkiye'nin tohumda dışa bağımlı hale gelmesinin azalacağını kaydeden Korkut, şöyle konuştu:

'Tohumlar, o bölgelerin yerel çeşitleri, köylü popülasyonu çıkabilir. Çünkü tohumculuk o yıllarda bu kadar iyi değildi. Kimse oralara tescilli tohum götürmüyordu. Bizim ıslah yöntemimiz çok zor ve 15 yıl sürüyor. Islah çalışmalarında bu tohumların genlerini kullanabiliriz. Köylü popülasyonu için biz 10 bin yıl öncesini düşünüyoruz. İlk insanlarda, erkekler avlanıyor, kadınlar ise topluyordu. Toplarken herşeyin iyisini topluyorlardı. Bir süre sonra insanlar, yerleşik düzene geçiyor ve ekme dikme işlerine başlıyor. İyisini seçip iyisini dikiyorlar. İlk ıslah çalışmaları böyle başlıyor. Zamanla bunlar tüm dünyaya yayılıyor. 100 yıl önce de Türkiye'ye böyle bir tohum geldiyse, çiftçi yıllarca onu ekmiş demektir. Bunlar, hastalığa karşı dayanıklı, doğal tohumlardı. Tohumlar, bu yüzden değerli.'

Türkiye'nin, ayçiçeği tohumunda yüzde 100, mısır tohumunda ise yüzde 95 dışa bağımlı olduğunu belirten Korkut, çalışmaların en kısa zamanda başlaması gerektiğini sözlerine ekledi.

Kaynak : Tekirdağ Yeni Haber